Kobani Davası kararlarının açıklanması, 31 Mart seçimlerinin taşıdığı gündemi birden değiştirdi.
İktidar-muhalefet arasındaki normalleşme ne olacak?
CHP-DEM arasındaki ilişki nasıl etkilenecek?
CHP, teröre karşı olmakla, terörün partisine destek arasında nereye kadar sıkışacak?
CHP'nin tutunduğu iki dal da kırıldı?
Özgür Özel'in selam gönderdiği Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala için selvi gibi ümitler döndü birer iğdeye...
Yeni üyeleriyle toplanan 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 6 buçuk yıldır cezaevinde olan Gezi Davası tutuklusu Osman Kavala'nın yeniden yargılanması talebini üç gün önce oy birliğiyle reddetti. Karara itiraz yolu açık.
Dönemin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yardım"dan suçlu bulundu. 47 suçtan toplam 42 yıl hapis cezası aldı.
Aradan yıllar geçtiği için Kobani olaylarının dehşeti, devlete isyan boyutu unutuldu/unutturuluyor.
Sanki demokratik kitle eylemleri/protestoları olmuş gibi meselenin ciddiyeti sulandırılıyor.
CHP ve şürekası bütün hayati konularda, sınır ötesi harekâtlarda, Gezi olaylarında, aynı şeyi yapıyor.
15 Temmuz FETÖ ihaneti bile, "kontrollü darbe" yaftasını, CHP'nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan yedi.
Kobani Olayları, 6-8 Ekim 2014'te tezgâhlandı. (15 Temmuz FETÖ hain darbe girişiminden 1,5 yıl önce)
HDP Merkez Yürütme Kurulu'nun 6 Ekim 2014'teki toplantısının ardından şu açıklama yapıldı: "Kobani'de yaşanan katliam girişimine karşı 7'den 70'e bütün halklarımızı sokağa, alan tutmaya ve harekete geçmeye çağırıyoruz. Bundan böyle her yer Kobani'dir..."
Olayların fitilini bu açıklama ateşledi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki iller olmak üzere birçok kentte terör örgütü yandaşları sokakları yangın yerine çevirdiler.
35 ilde bölücü terör örgütü PKK'nın gerçekleştirdiği olaylarda, 2 polis şehit oldu, 31 kişi hayatını kaybetti. 139 polis yaralandı.
Diyarbakır'da 3 arkadaşıyla yoksullara kurban eti dağıtan Yasin Börü, camdan atıldı, üzerinden araba ile geçildi ve annesi onu ayağındaki benden tanıyabildi... Devlet otoritesine isyan gösterilerinde, saldırıya uğrayan 25'i kaymakamlık binası, 67'si emniyet, 29'u siyasi parti olmak üzere bin 113 bina hasar gördü.
Bugün Selahattin Demirtaş'a ve HDP'ye sahip çıkanlar bunların hiçbirini hatırlatmıyorlar.
Mahkeme kararlarından sonra CHP'de, başta Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu'nda haliyle moraller bozuk. "Bu dava siyasî bir davadır" deyip duruyorlar.
DEM Parti yönetimi de CHP'ye bozuk.
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Kobani Davasında verilen kararların ardından yapılan MYK toplantısı sonrası yaptığı açıklamada şöyle sitem etti:
"Muhalefet daha bir arada, daha birleşik bir mücadele verseydi bugün HDP'li siyasetçiler içeride olur muydu diye düşünmeye bütün kamuoyunu davet ediyoruz."
Bölücü terör örgütü PKK'nın partileri HDP/DEM, siyasî mücadeleyi sadece Kandil'in talimatları ile yürütüyor. Barış, demokrasi, halkların kardeşliği sözlerinin hiçbirinin inandırıcılığı yok. Çünkü PKK'ya, bölücü teröre bugüne kadar tek itirazları olmadı. Tam tersine meydanlarda, "Apo'nun heykelini dikeceğiz", "Dağlardaki arkadaşlara selam gönderiyoruz" diyen hep bu partilerin yöneticileri oldu.
Şimdi şahsen ben, "Kobani Davası kararlarından sonra Anayasa Mahkemesi'ndeki HDP'nin kapatılması davası ne olacak?" diye merak ediyorum.
Son mahkeme kararı da mı, Anayasa Mahkemesi'ni etkilemeyecek?