1- ‘Kobanê’nin IŞİD’in eline geçmemesi için bir avuç insanın gösterdiği direniş, elbette çok önemli, ama Ortadoğu’da ve özellikle PKK söz konusu olduğunda bu direniş bir ilk de değil. O halde bu şehrin IŞİD’in eline geçmesi halinde Ankara’nın düşeceği, otuz yıldır devam eden bir iç çatışmayı sona erdirmek için bunca emek ve fedakarlıkla yürütülen çözüm sürecinin sona ereceği yolunda giderek yaygınlaşan kanaatin sebebini Kobanê’deki direnişe ve istenmeyen bir düşüşe bağlamak, durumu izah etmeye yetmiyor. Kobanê’yi önemli kılan başka sebepler var..’
2- ‘PKK’nin mücadele tarihi iki paradigmaya işaret ediyor. Bu paradigmanın ilki Türkiye’yle ilgiliydi ve ‘Bağımsız Birleşik Demokratik Kürdistan’ kurulmasını öngörüyor, Türkiye’deki örnekten farklı olmayarak yeni bir “ulus inşası” anlayışına dayanıyordu. Türkiye herkes için demokrasi ve hukuk yolunda sağlam adımlar atınca ve AK Parti Kürtler’in tercih ettiği parti olmayı başarınca, bu paradigmayı ve onu teminat altına alan silahlı mücadeleyi savunmak zorlaştı. Ama zaten bundan çok daha önceleri ve AK Parti’nin henüz siyaset sahnesinde olmadığı bir zamanda Öcalan İmralı’da ve yargılanırken bu ilk paradigmanın ipini yaptığı savunmalarla kendi elleriyle çekmiş ve PKK’nin önüne hak temelli bir mücadele anlayışını koymuştu. O tarihten bu yana, PKK içinde yaşanan siyasi krizin, kararsızlıkların gerçek sebebinin bu olduğunu düşünüyorum. Çünkü PKK Öcalan’a itiraz etmemesine rağmen, hak temelli bir mücadeleyi de hiçbir zaman kabullenemedi. Yaklaşık 15 yıl sonra, aynı paradigma Suriye’de yaşanan kargaşa ortamında kantonlar adıyla yeniden gündeme geldi.. Ortada Güney Kürdistan gibi başarılı ve PKK’nin görünürde karşı çıkmasına rağmen ‘kıskançlıkla baktığı’ bir siyasi proje vardı ve Türkiye’de hayata geçirilemeyen paradigmanın Suriye’de hayata geçirilmesi bu bakımdan bir anda çözüm sürecinden bile öncelikli bir tercih haline geldi.
3- ‘Özcesi ve bu yüzden de Kantonlar Suriye’de çökerse, bu tam olarak kendini 15 yıl sonra tekrarlayan bir trajedi olacak ve PKK/PYD’yi siyasi manada olumlayan geniş kitlelerin yeni bir travma yaşamalarına yol açacak. İlk travma, Öcalan’ın İmralı savunmasıyla yaşanmıştı, çünkü o savunmalar ilk paradigmanın iflas ettiğini gözler önüne seriyor, Öcalan’ın mahkeme savunmaları duyulduğu andan itibaren, PKK’nin ilk kurucularına sigaralarını tersten yaktırıyordu. (Bakınız Aliza Markus-Kan ve İnanç-İletişim yayın.)
4- Kobanê, Kudüs değil elbette, ama şu yaşananlar insana, Dominique Lapierre ve Larry Colins’in kaleme aldığı unutulmaz eserlerden biri olan Kudüs Ey Kudüs’ü hatırlatmıyor da değil. Bana hatırlattı doğrusu ve yazının başlığını bu kitabın isminden esinlendim.