1978 yılında Lice'nin Fis köyünde 21 kişinin katıldığı toplantıyla PKK kuruldu. A.Öcalan'ın çekirdek kadrosunun akıbeti ise başlı başına Kürt halkının yaşadığı felaketi bize özetler.
Soğuk Savaş döneminde kurulan örgütün Marksist-Leninist ideolojisi dönemin Baas rejimi altındaki Suriye'de varlık gösterdi.
Örgüt zamanla farklı Kürt hareketlerini ve düşünce akımlarını tasfiye eder. 12 Eylül darbecilerinin yarattığı ortamda daha da filizlenir.
Kürt halkının yıllarca huzurunu kaçıran ve bölgeyi kana bulayan örgütün farklı çözümler öneren aydınlara ve hareketlere asla tahammülü olmadı. Kurucu kadrodakilerin sonraki yıllarda yaşadıklarını Selim Çürükoğlu, PKK'nın Öteki Tarihi adlı yayınlarıyla anlatıyor. 12 Eylül sonrası yaşananlar bölgede emperyalizmin ayak oyunlarını ve kurulan tezgâhları bize gösteriyor.
Örgütün kurucu kadrosunun akıbetini, bu insanları bizzat tanıyan ve olayların tanıklarıyla yüzleşen bir açık kaynak yayın serisinden özetledim.
Ali Haydar Kaytan, Ankara'da üniversite öğrencisiydi. Örgütün kurucu kadrosunda yer aldı. Kuşkulu bir şekilde ortadan kayboldu. Örgüt içi infaz yapıldığı yıllar sonra anlaşıldı.
Kesire Yıldırım Öcalan, Karakoçan doğumlu. 1977'de Basın Yayın Yüksekokulu'nu bitirdi. Üniversiteyi bitirdi. Öcalan'la evlendi. Öcalan tarafından hain ilan edildi. İsveç'te gizlendiği tahmin edilmekte.
Mehmet Cahit Şener, Batman doğumlu, 12 Eylül'de tutuklandı. 1990'da örgütün 4. Kongresinde Öcalan'ı eleştirdiği için Kamışlı'da PKK tarafından öldürüldü.
Hüseyin Topgider, Elazığ'da doğdu. Öğretmen okulu mezunu. 12 Eylül sonrası örgütün kadrosunda aktif yer aldı. Öcalan'a itiraz ettiği için hain damgasını yedi. Uzun süre örgüt tarafından tutuklu kaldı. Halen Almanya'da yaşıyor.
Baki Karer, Ordu'da doğdu. Ankara'da üniversite öğrencisiydi. Örgüt içinde hain damgası yedi. Örgütün hapishanesinde uzun süre tutuklu kaldı. PKK hapishanesinden kaçtı halen İsveç'te gizlenerek yaşıyor.
Abdullah Kumral, Halfeti'de doğdu. Öğretmen okulunu bitirdi. Örgütün eylemlerine itiraz etti. Örgütün kampı olan Bekaa vadisinde uzun süre işkenceye maruz kaldı. PKK hapishanesinde tutukluyken "İsrail saldırısında öldü" diye bir açıklamayla geçiştirildi.
Resul Altınok, Bingöl Kiğı'da doğdu. Öcalan'a ve örgütün eylemlerine muhalefet ettiği için tutuklandı ve işkence edilerek öldürüldü.
Suphi Karakuş, Suruç'ta doğdu. PKK'nın Avrupa sorumlusuyken Kandil'e çağırıldı. Önce tutuklandı sonra işkence edildi. Kurşuna dizilerek öldürüldü.
Ali Çetiner, Maraş'ta doğdu. Örgütün Fransa'da faaliyetlerini yürütüyordu. PKK tarafından işkence yapıldı ve ev hapsine alındı. Buradan kaçarak Alman istihbaratına bildiklerini anlattı. Düsseldorf davasında örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan ifadeler verdi.
PKK'nın Avrupa sorumlusu Çetin Güngör (Semir) PKK merkez komitesi üyesiydi. Öcalan'a muhalefet ettiği için Stockholm'de yüzlerce kişinin önünde infaz edildi. Katil örgüt tarafından infaz emri aldığını itiraf etti.
Örgüt, DDKD ve Özgürlük Yolu gibi farklı hareketlere saldırılar düzenlemiş ve Almanya'da, Fransa'da, Hollanda'da, İsveç'te, Danimarka'da birçok infaz gerçekleştirmişti.
Türk Solu ve PKK İlişkisi
1968 gençlik hareketlerinde Bekaa Vadisi'nde başlayan buluşmada örgütler devrimci çizgide farklı eğilimleri barındırıyordu. Ancak 12 Mart sonrası Kürt Solu varlık göstermiş ve Birleşik Bağımsız Kürdistan söylemi öne çıkmıştı.
12 Eylül sonrası Dev-Yol üzerinden Türk Solu ve PKK'nın yolu Almanya'da kesişir.
Dev-Yol liderlerinden Taner Akçam PKK'yı diğer sol örgütlere refere eder. Hatta Mihri Belli'yi alıp bizzat Abdullah Öcalan'la tanıştırır.
1977'de Almanya'ya giden Taner Akçam, Almanya'da aldığı eğitim sayesinde Yeşiller Partisi ve Alman siyasi aktörleri ile ilişkilerini derinleştirir, 12 Eylül cuntacılarına karşı Anti-Faşist Cephe adıyla bir yapılanma oluşturur. Amacı soldaki parçalanmışlığı toparlamak ve topyekûn bir mücadele vermektir.
Birçok farklı fraksiyon Anti-Faşist Cephe'ye dâhil olur ve Öcalan'la işbirliği derinleşir. PKK'nın imkânlarıyla Türk Solu'nun aydınları güç birliği yaparlar. Almanya başta olmak üzere Avrupa Solu'nun etkisine girerler.
Batı Berlin, Hamburg, Köln, Frankfurt gibi ABD'nin kontrolündeki alanda yeşerecek sol elbette kızıl değil yeşil olacaktı. Yeşiller Partisi ve Sosyal Demokrat Parti'nin gölgesinde soluklanan Türk Solu ve PKK arasında bir müddet sonra sorunlar da baş gösterdi.
Sol içinde infazları ve örgüt içi çatışmaları durdurmak mümkün değildi. PKK örgüt içi infazları acımasızca gerçekleştirirken, buna itiraz eden Taner Akçam'ı da tehdit etmeye başladı.
Alman istihbaratı Taner Akçam'a yüz değiştirmeyi ve farklı bir kimlik vermeyi teklif etmişti. Üstelik babası ünlü devrimcilerimizden Dursun Akçam bile tehdit edilmişti PKK tarafından.
Aldığı tehdit karşısında duygulanan Dursun Akçam, bir Kürt olarak Kürt örgütünden tehdit almak zoruma gidiyor demişti.
Vecihi Timuroğlu'nun oğlu Kürşat Timuroğlu DDKO (Devrimci Doğu Kültür Ocakları) hareketinin içindeydi. Daha sonra Dev-Yol'a katıldı. ODTÜ ve YTÜ'de okudu. 12 Eylül sonrası Almanya'ya gitti. PKK'nın Çetin Güngör cinayetine tavır aldığı için örgüt tarafından Hamburg'ta öldürüldü.
12 Eylül sonrası Avrupa'da başlayan bu garip ilişki devam ediyor. Kızıl başlayan hareketlerin Yeşillenmeye başladığı bir döneme tanık oluyoruz.
Avrupa'da yeşeren Türk Solu, yerli sol hareketlere karşı epeyce desteklendi. Kimler nasıl destekledi bu Yeşil Sol'u?
Yeşil HDP ile Yeşil Sol'un nikâhını kimler kıydı dersiniz?