TSK içindeki bir grubun, kendisi gibi meşakkatli süreçlerden geçmiş, zor yerlerde görev yapmış, gerektiğinde PKK’ya gerektiğinde DAEŞ’e karşı omuz omuza mücadele vermiş meslektaşlarına silah doğrultabiliyor olmasına kızgınım. Demek ki canımızı malımızı emanet ettiğimiz bazı kişiler, bizleri ve ülkeyi korumak yerine yönetim derdine düşmüşler. Bu yolla TSK’nın bütününü de zan altında bıraktıkları için kızgınım.
Var olan iktidarı bertaraf etmek için silaha başvurmayı aklına getiren ordu mensupları olduğu için de kızgınım. Üstelik bir yandan cumhurbaşkanını, başbakanı öldürme hevesiyle yola çıkıp, korumakla yükümlü oldukları halkı korkutmayı, öldürmeyi göze alabilecek kadar kendilerinden geçmiş olmalarını da anlamakta zorlanıyorum. Ülkeyi AK Parti’den kurtaralım da, ne olursa olsun diye düşüldü herhalde.
Türkiye’nin ekonomisi, toplumsal yapısı, Kürt sorunu, terörle mücadele ne hale gelirdi diye hiç akıllarına gelmediği için kızgınım. Bizi kimin daha iyi yöneteceğine bir avuç eli silahlının karar verebiliyor olmasına kızgınım.
Toplum
Yasal ve meşru yollarla iktidara gelenleri, yasa dışı ve gayrı meşru yöntemlerle der dest edince, toplumun kuzu kuzu yeni yönetime razı olacağı mı sanıldı, yoksa başını kaldıranı öldürüp herkesi korkuturuz diye mi düşünüldü bilinmez. Ancak her darbe sonrasında darbecilerin en istemediği kişilerin iktidara geldiğini de mi hatırlamadılar acaba? Bu toplumun darbecileri değil darbe mağdurlarını desteklediklerini hiç mi bilmiyorlardı?
Bilmiyorlarsa, bu tür insanlara yıllarca maaş verildiği için kızgınım; biliyorlarsa ve yine de yapıyorlarsa, o zaman da onlara kamunun emanet edilmiş olmasına kızgınım.
Bu toplumda, “keşke, azıcık başarılı olsalardı” diye beklentiye giren insanlar olmasına, sokağa çıkanların sakalına bakarak darbeye dur diyenlerin aslında şeriatçı olduğunu iddia edenlerin, böylece darbe konusunu ciddiye almayanların bulunmasına kızgınım. Seçimle gelen ile silahla geleni karşılaştırıp “iki arada kalmışlık” hali yaratanlara da kızgınım. Bir de, cumhurbaşkanı söylemeden sokağa inip demokrasi mücadelesi vermeyi aklına getirmeyenlere kızgınım.
Devlet
Türkiye’nin dünyadaki imajının bu hükümet nedeniyle bozulduğunu iddia edenlere, bu girişimle daha mı iyi bir imaja sahip olduğumuzu sormak gerekir. Dünyaya, Türkiye’nin hala darbe yapılabilir bir ülke olduğunu düşündürttüler ve doğrusu Türkiye’ye bundan büyük bir kötülük yapılamazdı; buna da çok kızgınım.
Ancak kızılacak başka konular da var. Bunca jet kalktı, bunca yer bombalandı, bunca yer işgal edildi. Demek ki uzun bir hazırlık dönemi geçmiş ve çok sayıda insan da bunun içinde yer almış. Nasıl olur da önceden bilinemez, hiç sinyal alınamaz? Askerin her kesimine mi güvenildi? Hazırlığın bu denli gizli yapılabilmesine kızgınım; TSK’nın hala Savunma Bakanlığı’na bağlı olmamasına kızgınım, devletin tüm kurum ve kuruluşlarının hala hesap verebilir hale getirilmemiş olmasına, hala şeffaflaşmamalarına ve hala kişilere bağlı olarak “iyi ya da kötü” işleyeceğinin sanılmasına kızgınım.
Yaşanan vahim kazadan alınacak dersler varsa, o da bundan böyle demokrasiye dair atılacak adımlarda hiçbir boşluk bırakılmaması gereğidir. Sapla samanı birbirine karıştırmadan darbecilerin yargılanmasından başlamak üzere, toplumun talep ettiği demokrasinin hakkını verecek düzeyde ve usulde, kurumsal, idari ve zihinsel bir dönüşüme ihtiyaç olduğu ortada. Bunların gecikmiş olmasına da kızgınım.