1870 yılında, ilk defa II. Abdülhamit zamanında kızlara mahsus bir öğretmen yetiştirme okulu açılır. Adı Dâr'ul Muallimât, yani Kız Öğretmen Üniversitesidir. Dar'ul Muallim de Erkek Öğretmen Üniversitesidir. Zamanla Dâr'ul Muaallimâta öğrenci yetiştirmek amacıyla kız okullarının Sıbyan ve Rüştiyeleri de açılır. Kız Öğretmen Üniversitesi/ Okulu, İstanbul ile beraber İzmir, Bursa, Ankara, Konya, Halep ve Beyrut şehirlerinde de açılır. 1914 yılında öğrenci sayısı altı bine çıkar. 1924 yılında ise Kız Muallim Mektebi adıyla devam eder.
Sadece kızların okuduğu liseler Cumhuriyet döneminle daha da yaygınlaşır. Osmanlı modernleşmesi ile açılan bu kurumlar, Cumhuriyet döneminde de çoğalarak varlığını sürdürür. Mesela 1914 yılında açılan Çamlıca Leyli Numune-i İnas Mektebi, Cumhuriyet döneminde de Çamlıca Kız Lisesi olarak devam eder. İlginç bir şekilde bu konuda bir devamlılık ile karşılaşıyoruz.
Cumhuriyet döneminde yeni kız liseleri de açılır. İlk defa 1928 tarihinde Ankara'da açılan İsmet İnönü Kız Enstitüsü bu açıdan bir modeldir. Bu kız enstitüsünde hem modern fen ve sosyal bilimler okutulur hem de ev, aile, dikiş nakış, yemek, çocuk bakımı konuları ile ilgili dersler verilir. Aslında kızlara farklı bir seçenek sunulmaktadır. Türk kızının çağdaş bir anne olması beklenmektedir. Zamanla Adana, Manisa, Antalya, İsmet İnönü Kız Enstitüleri açılır.
Kız Liseleri bütün şehirlerimize yayılır. Eğitimin çoğulcu, çok seçenekli, alternatif boyutlarını temsil ederler. Kız liseleri, toplum kültürümüzün gerçekliğine uygun arayışın bir ürünü olarak gelişirler. Anne, ev, çocuk doğum ve bakımı açısından bu okullar büyük bir önem taşır. Feminizm, sol ve eşitlikçi modern anlayışı savunan çoğu araştırmacılar bu programları epeyce yadırgıyorlar. Oysa bu programlar modernlikle geleneğin buluştuğu ve uzlaştığı ender alanların başında yer alıyor. Toplumdaki ev, aile ve anne gerçekliğini algılayarak uygulanan bir programdır.
Kız Liseleri gibi Erkek Liseleri de bulunmaktadır. İstanbul Erkek Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi gibi meşhur birçok erkek lisesi yıllarca birçok insan yetiştirir. Hem kız liseleri hem de erkek liseleri ciddi bir miras ve tecrübedir. Karma eğitimin yanında bunların varlığı, millete alternatifler ve seçenekler sunmaktadır.
Kız Liseleri ki buna Atatürk zamanında açılanların hepsi de dâhil, 28 Şubat darbe döneminin olağanüstü eğitim projeleriyle kaldırıldı. Gerekçe olarak da eşitlik ileri sürülür. Eşitlik adı altında farklılık, çoğulculuk, yüzyılı aşan tecrübe ve miras bir kanunla ortadan kaldırılıyor! Ayrıca bu milletin kültürel ve sosyolojik gerçekliğine hitap eden eğitim modeli de imha edilmiş oluyor.
Şimdi Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, kız liselerini yeniden gündeme getirdi. Bazı insanlar tepki gösteriyor. Çağdaşlıktan kopuş diye başlayıp Atatürk yolundan çıkıştan çıkıyorlar. Hiçbir tarihi gerçekliğe, eğitimin çoğulcu ve alternatif demokratik boyutuna bakmadan sadece karşı çıkıyorlar. Bunlar aslında 28 Şubat darbeci eğitim programlarını savunuyorlar. Oysa Atatürk döneminde de kurularak çoğalan, yüzyıllık mirasıyla eğitim zenginliğini temsil eden ve belli ihtiyaçlara karşılık veren bu geleneği ihya etmek eğitim meselelerimize büyük bir katkı sağlayacaktır.