İnsanların, sözde bir Maya takviminden yola çıkarak yarını, bir kıyamet senaryosu içinde beklemelerini anlamam mümkün değil. Hele, en ciddi görünümleriyle ekranlara çıkıp, 21 Aralık 2012’de kıyamet kopmasa bile, insanlık açısından yeni bir dönemin başlayacağını, bilinç derinliklerimizde bir takım gizemli kapıların açılacağını falan söyleyen sözde uzmanları izlemek bir başka alem...
Neymiş... Yarın kainatta bir şeyler olacak ve bizler karanlıktan aydınlığa çıkacakmışız, ruhlarımızda bir takım oynamalar olacakmış...
Asıl kıyamet bütün bunlara inanıp, “kurtulan” olmak için evlerinde yiyecek-içecek biriktiren veya Şirince’deki otelleri dolduran insanların olmasında kuşkusuz...
Kıyamet kopacak... Şirince kurtulacak... Veya sen, evinde biriktirdiğin üç beş parça konserve ile başkaları ölürken bu gezegende yaşama şansı yakalayacaksın...
Vay canına!...
Bir devrimin orta çağı
Her devrimin bir ortaçağı var...
Sanayi Devrimi’nin ortaçağını kanlı küresel savaşların milyonlarca insanın yaşamına mal olduğu dönem oluşturdu...
Bilişim Devrimi’nin ortaçağını da şu anda yaşıyoruz...
Nasıl, Amerikan İç Savaşı, Kırım Harbi, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları, artık bizler için, Ortaçağ’ın Haçlı Seferleri döneminin hesaplaşmaları gibi görünüyorsa, günümüzü yarın inceleyecek tarihçiler, benzer duyguları taşıyacaklar...
Bazı detaylardaki farklarla...
İnternetten katliam ilanı
Bir yanda, toplumların “içlerinde” gelişen etnik/dini temellere dayalı hesaplaşmaları, diğer yanda “zenginler kulübünü” sarsan, “bireysel katliamları” yaşadığımız garip bir dönem...
Breivik denilen katilin, Oslo yakınlarındaki bir tatil adasında tam 77 masum genci katletmesiyle zirve yapan, Adam Lanza isimli 20 yaşındaki bir gencin Amerika’da 20 ilkokul çocuğunu öldürmesiyle devam eden bir çağ...
Yaşanılanlardan sonra Avrupa, Amerika, Avustralya ve Kanada’da, okul güvenliklerinin en üst düzeye çıkarıldığı, özellikle Avrupa’daki Yahudi okullarının ek güvenlik önlemlerine kavuştuğu bir “barbarlık çağı”ndan söz ediyoruz...
Aslında, güvenlik güçlerinin bu tür olayları önlemekte işleri kolay: Katliamlar, “bilişim devrimi”nin tılsımlı oyuncağı Facebook’ta yazılanlardan “geliyorum” diyor zaten...
Dikkatli bir göz, insanlığın küresel iletişim başarısı interneti biraz daha iyi incelese, “muhtemel katiller” silahlarına davranmadan yakalanacak!..
Bir yanda, teknolojinin olağanüstü gücü... Diğer yanda, ortaçağın katliamcı barbarlığı...
İsa bugün yaşasaydı
Herkes, “sosyal medyada” kendine göre meramını anlatıyor ya, bugünlerde kimse, “saçmalama” yarışında Dublin’deki İsrailli diplomatları geçebilecek düzeyde görünmüyor... Son olarak internete koydukları Hz.İsa ve Hz.Meryem resimlerinin altına, “Bugün yaşasalardı, Filistinliler tarafından linç edilirlerdi” yazmayı başardılar!.. İrlandalı Katolik ve Protestanlar ayakta... Vatikan bu ölçekteki saçmalamaya ne desin şaşırmış durumda... Hz.İsa’yı, çarmıha sürüklemiş bir inancın torunlarının “dinler tarihini” günümüze uyarlama çabası ayrı bir tartışma konusu... Bu arada, Suriye ve Irak’ta Müslümanlar’ın iki farklı inanç grubu birbirini boğazlamayı sürdürüyor, ele geçirdikleri Müslüman 12 Pakistanlı askerin kellesini kesip cesetlerinin önünde “Allah-ü Ekber” diyen bağıran Taliban militanlarının videosu da Youtube’dan izlenebilir...
Daha ne anlatayım?..
Bir felaket çağı
Bir-kaç rakam vereyim...
“Fakirlik” istatistiklerinde tanım, bir kişinin günde 2.5 Dolar’dan az kazanmasına göre şekilleniyor. Yani, ayda 75 Dolar... Sıkı durun, bu ölçüde gelirle yaşamaya çalışan insanların toplam sayısı, dünya nüfusunun yüzde 50’si oranında, 3 milyar!.. Pekiyi, dünya nüfusunun en zengin yüzde 20’sinin “küresel zenginlikten” aldığı pay ne kadar? Yüzde 75!.. Yani, nüfusun yüzde 80’i, geriye kalan yüzde 25’i paylaşmak zorunda. Dünyada şu anda 2.2 milyar çocuk yaşıyor, bunların 1 milyarı, temiz içme suyuna sahip değil!.. 640 milyon çocuk “evsiz...” 270 milyon çocuk, bugüne kadar hiçbir sağlık kuruluşunu göremedi, aşısını bile olamadı...
Sıkı durun... 920 milyon insan, açlık sınırında...
İşte asıl kıyamet bu...
Biz yarattık... Sürdürüyoruz...