Kıvanç Tatlıtuğ oyun gücünü giderek arttırıyor, bu doğru.Ama nedense sesini kullanmak konusunda aynı şeyleri söylemiyorum. Kelebeğin Rüyası’nda da şimdi Kurt Seyit ve Şura’da hep Kuzey karakteri konuşuyormuş gibi geldi bana. Kurt Seyit ve Şura’da keşke tek sıkıntı bu olsaydı denilecek bir bölüm izledik Salı gecesi.
Belki tanıtımların yarattığı beklentinin büyüklüğünden belki de çok şey gösterme çabasının yarattığı ilerleyememe sorunundan ama durum tam olarak bu sanırım...
***
Prodüksiyon belli ki son derece büyük, onu anlamamaya imkan yok. Ama bu kadar büyük bir prodüksiyon neden sadece Kıvanç Tatlıtuğ üzerine kurulmuş?Kıvanç hamamda, Kıvanç at üstünde, Kıvanç at sırtında yerden mendili aldı, Kıvanç dans etti hepsine eyvallah da sessiz sinema devrinde değiliz ki... İyi bir hikayede replikler görsellik kadar önemlidir.
Ezel’de de hikaye iyiydi ama Ramiz Dayı’nın bilge sözleri, tetikçi Tefo’nun insan yanını gösteren repliklerle dizi zenginleşmişti.İlk bölümden aklımda kalan çarpıcı cümle aradım, bulamadım...
Çarlık Rusya’sını dönemlerini anlatan Çehov oyunlarında, özellikle de bir konak içerisinde geçen 3 Kız Kardeş’in replikleri ne kadar çarpıcıdır. Buraya aman dikkat diyelim...
***
Doğa görüntüleri tablo gibi ve etkileyici. Kostüm, mekanlar, onlar da iyi ama keşke dizide daha fazla yerel figürana yer verilmiş olsaydı, sanki Slav ırkı azınlık kalmış. Bir not da ana kumandaya iletmek lazım.
Yeni ve iddialı bir işi yayına soktuğunda hiç reklamsız gitme riskine girmek gerekir bazen.Hadi reklam almadan gitmiyorsun bari zamanını iyi ayarla.
Karşında haftalardır bir gelen Küçük Ağa var ve kalkıp Kanal D’yle aynı anda reklama gidiyorsun. Oysa diziye devam etsen belki Küçük Ağa’dan bir grup seyirci senin ekranında kalacak.
Dizininde tekrarında seyirciyi yakalama taktiği çoğu zaman tutmaz Böyle zamanlarda en doğru yöntem yeni diziyi tutundurma maliyetine de katlanmaktır.
Dizi tutarsa bir bölümde kaybettiğini diğer bölümlerde fazlasıyla çıkarırsın zaten...