Son yazım “Kitle iletişimi dijitalleşirken” başlığını taşıyordu. Bilginin matbaanın icadıyla beraber kaynaktan hedefe doğru tek yönlü aktarıldığını, dolayısıyla zamanla kitle iletişim araçlarını ellerinde tutan güçlerin bilginin dolaşımında, mesajın oluşturulmasında ve haliyle algı/etki oluşumunda sarsılmaz şekilde söz sahibi olduğunu anlatmaya çalışmıştım.
Kitle iletişimi, kültürel/siyasal etkileşimin ayrılmaz bir parçası, daha doğru ifadeyle aracı haline geldi 20. yüzyılda.
Bugün ise teknolojinin sağladığı yeni imkanlarla yeni bir medya düzeninin eşiğindeyiz, hatta içindeyiz artık. Değişim kaçınılmaz, geri döndürülemez biçimde başladı çünkü.
Dijitalleşme, internetin hızlanması ve yaygınlaşması sayesinde bildiğimiz manada “kitle iletişimi” kavramı paramparça oldu.
Kitle parçalandı önce. Modern-post modern çağın insanları atomize ettiği ama aynı zamanda kitleler halinde aynılaştırdığı, düzleştirdiği ve “alıcı” haline soktuğu iletişim düzeni yerle bir oldu.
Akıllı telefonlar sayesinde hedefler kaynak konumunda. Kullanıcı sayısı kadar haber kaynağı var artık.
Gazete, televizyon, radyo, dergi gibi her tür yayının sığdığı akıllı telefonlar kamera, mikrofon, klavye sistemleriyle aynı zamanda bir haber merkezi işlevi görüyor.
Her akıllı telefon kullanıcısı, potansiyel muhabir aynı zamanda.
Ve buna şaşılacak biçimde uyum da sağladı insanlar.
Köşe yazılarını, okudukları-izledikleri haberleri herkese açık biçimde yorumlamakla başlayan “kariyer”, blog yazarlığıyla, youtube kanallarıyla, sosyal medyada gösterilen performanslarla ilerledi.
Trafik radyolarına bağlanarak anlık bilgi geçmekte ustalaşan toplumumuz Kovid-19 döneminde görüldü ki meğer uluslararası bir ajansın muhabirleri kadar profesyonelleşmiş.
Televizyon kanallarının Çin’den, İspanya’ya, İtalya’dan ABD’ye dünyanın dört bir yanından canlı yayına aldığı üniversite öğrencileri, doktorlar, işadamları, STK temsilcileri öyle başarılı intibak ettiler ki duruma, şaşmamak, hayran olmamak imkansız.
5N1K formülüne riayet, haber diline hakimiyet, hikayelendirme becerisi, olgusal yaklaşım, süre kullanımı açısından “profesyonel muhabir” kıvamında herkes. Üstelik bazı haber bültenlerinde rastladığımız o ileri geri yürüme, eğilip kalkma, sesini alçaltıp yükseltme gibi saçmalıklara itibar etmeden yaptılar bunu. Vallahi bravo.
Velhasıl herkesin aynı anda “haberci”, “yorumcu” ve “tüketici” olduğu amorf bir yapı, çoklu bir hal bu.
Kitle iletişim araçlarının hakim güç/tek araç olduğu dönemlerde bir/birkaç kaynaktan çıkan aynı mesaj/bilgi tek yönlü olarak (hedef kitlenin büyüklüğüne göre) binlerce/yüzbinlerce/milyonlarca insana aynı formatta ulaşıyordu.
Şimdi ise hedef kadar kaynak var. Yeni öbekleşmeler var. Öbekler arası iç iletişim var.
Üstelik bu “küme iletişimi” diye kavramsallaştırabileceğimiz yeni öbekler için öyle büyük plazalara, ferah feza stüdyolara, dev matbaalara gerek yok. Facebook sayfasından, instagram hesabından dilediği paylaşımı yapıp etkileşime girebiliyor ve canlı yayınlarla kendi kitlesine ulaşabiliyor dileyen.
Üstelik sadece haber/muhabir ilişkisi değil değişen. Bilgi/mesaj akışı da değişti.
Mesaj parçalandı. Mesajın iletileceği hedef parçalandı çünkü. Çoğaldı. Makrodan mikroya bir geçiş var. Kişiselleşme kitleselin yerini aldı.
Daha küçük ve değişken yeni öbekler oluşuyor bir yandan.
Öbeklere özel yeni mesajların kodlanacağı, çoklu iletişim stratejilerinin oluşturulacağı bir yeni bir medya düzeni geliyor.