Her işin bir usulü olur da kitapçı gezmenin usulü olmaz mı?
Ben çocukluğumdan beri kitapçı gezerim.
Ama kara düzen bir gezmeymiş benimkisi.
Üslup bilgisinden yoksun geziyormuşum.
Fakültede tanıştığım yaşı benden epeyce büyük ve tâ o zamanlar ulusal gazetelerde makalesi çıkan bir büyüğüm ile sohbet ederken kitapçı gezmenin adetinden, töresinden bahsetmişti de ben ‘vay be’ demiştim insanlar nelere dikkat ediyorlar!
Neymiş o töre?
Her şeyden evvel vaktiniz az ise hiç başlamayın kitapçıda gezmeye. Serçenin su içmeye konduğu gibi kısacık olmaz kitapçı gezmek.
Vaktiniz bol ve yetişeceğiniz bir yer yok diyelim, o zaman ikinci safhaya geçeceksiniz ve yanınıza çanta, torba gibi yükte ağır şeyler almayacaksınız. Ya da girişte selamet bir yere koyacaksınız. Elde ağırlık ile kitapçı gezilmez.
Sonra mümkünse bir kalem kağıt ayarlamak ve kitap isimlerini not almak gibi incelikler gösterirseniz o da sizin asaletinize kalmıştır.
Tam burada bir hayatî ayrıntı var.
Kitapçılarda “beleşçi okur” her zaman vardır. Onlardan ayrı olduğunuzu, kitabın hakkını vermek için böyle aheste giden gemiler gibi hareket ettiğinizi kitapçı bilmelidir ki size hak ettiğiniz muameleyi yapsın.
Peki kitapçı bizim “beleşçi okur” değil de “profesyonel okur” olduğumuzu nereden bilecek?
Unutmayalım ki beleşçi okurlar kitap danışma masasına veya kasaya uzak yerlerde avlanırlar. Ama siz kitaplarla ilgili danışma masasına ve kasaya bir kaç kere soru sorarsanız anlarlar ki bu kişi ciddidir. Beleşçi okur gibi köşe bucak kaçıp bir kitabı didiklemekten uzaktır.
Kitapçıda kaynak kitap, sözlük, almanak gibi “ağır tonajlı” eserlerin başında pek vakit geçirmeyin. Çünkü onlar deniz derya eserlerdir ve bir kere düşerseniz mazallah boğulma tehlikesi vardır. Kabul ediyorum bazıları sözlük okumayı sever ama kitapçı okuma yeri değil ne okuyacağına karar verme yeridir.
En sevdiğiniz tür hangisiyse zaten bellidir. O türde eserleri incelemek için sabırsız olmayın. Ana yemeğe geçmeden evvel çorba ile midesini yemeğe hazırlayan bir milletin evladı olarak önceden hafif eserlerin hakkını veriniz.
Neymiş bu “hafif eserler”
Gazeteciler kızmasın ama gazetecilerin hatıra, gezi türündeki eserleri çok çıtır metinlerdir. Ve hafif eser kabilinden değerlendirilebilir. Ve gündeme bağlı eserler oldukları için gündem değiştikçe bu eserlerin fiyatı da düşer. Tam bir başlangıç eseri olurlar böylece...
Daha sonra ise en sevdiğiniz tür ne ise o eserlerin karşısında uzun zaman kalmak için artık hazırsınız demektir.
Notlar alarak, her bir eserin hakkını vererek, daha evvel okuduklarınızın devamı var mı inceleyerek, yeni baskılar yapılmış mı kontrol ederek gezmelisiniz bu kısmı.
Burada geçirdiğiniz vakit sizi yoracaktır. Yorulduğunuz zaman ise “otobüs kitapları” dediğim kısma geçebilirsiniz. “Otobüs kitapları” okunması kolay, eğlenceli ve tez biten kitaplardır. Bazıları böylesi kitaplara “havuz başı kitabı” da diyorlar. Hani tatilde okunacak gibisinden...
Kitapçı gezmenin incelikleri bir yazıda bitmez. Rabbim izin verirse başka bir yazıda devamını getiririz.
Kalın sağlıcakla...