Hayatı adam öldürmekle geçmiş birine Yılın Masumu Ödülü verilirse ne olur?
Hayatı hırsızlık yapmakla geçmiş birine Yılın Namuslusu Ödülü verilirse ne olur?
Hayatı yalan söylemekle geçmiş birine Yılın Doğrucusu Ödülü verilirse ne olur?
En hafif deyimiyle, komik olur.
Bazı şeyler vardır ki bazılarına hiç yakışmaz.
Bazı şeyler vardır ki bazılarının üzerine hiç oturmaz.
Mesela bir ilahiyat profesörü, faizle para alıp satan bir bankanın yönetim kadrosunda yer alabilir mi?
Ya da o bankaya ait kuruluşların danışman kadrosunda olabilir mi?
Onun o kadrolarda olması uygun görülebilir mi?
Bir ilahiyat profesörünün, faizle para alıp satan bir bankanın sahip olduğu kuruluşlardan maaş almasının izahı nedir?
Bu durum hoş görülecek bir şey midir?
Ha belki kimileri şimdi diyebilir ki, “Faiz dünyanın gerçeğidir.”
Ben de onlara derim ki, “Faizin haram olduğu da İslam’ın gerçeğidir.”
Bir ilahiyat profesörü, bu gerçeğe uygun hareket etmelidir.
Faizle para alıp satan bir bankayla iş ilişkisi, maaş ilişkisi içine girmemelidir.
Eğer girerse ona ilahiyatçı denebilir mi?
O zaman ya ilahiyatçılığı ya da bankacılığı bırakması gerekmez mi?
Yine mesela “İslam’da zina yasaktır” diye konuşup duran bir ilahiyat profesörü, otellerde evlilik cüzdanı sorulmadığına göre, bir otelin sahibi olabilir mi?
Başka bir ifadeyle, evli olmasalar da bir kadınla bir erkeğin karı koca gibi aynı odada kaldığı bir otel işletebilir mi?
İslam’da bunun adına “zina” denir.
Zina için de “yasak” denir.
Peki bir ilahiyat profesörü, “Zina yasaktır” deyip de otel işletmesini nasıl izah edebilir?
Belki kimileri şimdi diyebilir ki, “Evlenmeden birlikte yaşamak dünyanın gerçeğidir.”
Ben de onlara derim ki, “Zinanın yasak olduğu da İslam’ın gerçeğidir.”
Sakın yanlış anlaşılmasın.
İnsanların hayatlarını sorguladığım sanılmasın.
İsteyen istediği gibi yaşasın.
Kimse kimseye karışmasın.
Benim dikkat çekmek istediğim şu ki, bir ilahiyatçı kendisine yakışmayan işleri yapmasın.
Ama biliyoruz ki bazı ilahiyatçılar, üstelik de profesör olmuş bazı ilahiyatçılar, kendilerine yakışmayan işleri de yapıyor.
Kitaba uymayan da kitabına uyduruluyor!
Bir arada olmaması gereken şeyler, aynı kişide bir arada bulunabiliyor.
Nitekim bakıyoruz da bazı hanımların başı kapalı, geri kalan her yeri çıplak!
Saçının kılı görünmüyor, ama görünüyor göğüs, görünüyor göbek, görünüyor baldır bacak!
İslam’da bu mudur tesettür, bu mudur kapanmak?
Bakın yakında Ramazan geliyor; yine beş yıldızlı otellerde pahalı, gösterişli iftar sofraları kurulacak.
Daha doğrusu, israf sofraları kurulacak.
İnsanların bir kısmının açlıktan öldüğü, bir kısmının çöplüklerden beslendiği İslam aleminde, Müslüman zenginler gösterişte, israfta sınır tanımayacak.
İslam’ın “İsraf haramdır” demesine aldırılmayacak.
Böyle bir alemde yaşıyoruz.
İslamcıyım deyip de faiz yiyen, zina yapan, gösterişte, israfta sınır tanımayanların aleminde yaşıyoruz.
Kitaba uymayanları kitabına uyduranların aleminde yaşıyoruz!
Böyle bir alemde bir ilahiyat profesörünün banka danışmanı olmasına, bir başka ilahiyat profesörünün otel işletmesine bilmem ki niye şaşırıyoruz?