ABD’nin efsanevi diplomatı Henry Kissinger’ın Moskova ziyareti ve Putin’le sıcak buluşması, zamanlama ve içerik olarak ilgi çekmemesi imkânsızdı.
Amerika ile Rusya arasındaki gerginliğin yeni sürece gireceği ihtimali, yeni etaba girmemesi için Kissinger’ın devreye girme fikri mantıklı gözükmeye başladı.
90 küsur yaşında olan diplomatın Moskova’ya gelişini ve Putin’le özel görüşmesini fazla abartmasalar da, bunun tesadüf olmadığı aşikârdır.
Sovyetler Birliği ile ABD arasındaki nükleer bomba kullanımına varacak gerginliğin tarihini hatırlayanlar bilmekteler ki, Kissinger’ın devası zekâsı geçen yüzyılın 70’lerinde, dünyayı bir felaketten kurtarmıştı. Neredeyse bu gerginliğin sona ermesinin tek mimarı olarak Kissinger’ın anılması, şimdiki ziyaretin özünü anlamaya yardım ediyor.
Kissinger’ın; Ukrayna meselesinde, defalarca ABD’yi uyardığını biliyoruz. Özellikle NATO üyeliği konusunda hassas olunması gerektiğine dair verdiği demeçler bugünkü ortamda daha da net anlaşılıyor.
Burada Amerikan Devlet refleksinin, Kissinger eliyle devreye girdiğini görebiliyoruz.
Moskova’ya gelmesi, Putin’le onun dilini ve mantalitesini anlayarak konuşması, Kissinger’ın devreye girme çabası olarak görülse de, Putin’in bundan çok memnun olduğunu da, Kremlin’den verilen kısıtlı cümlelerin içeriğinden anlıyoruz.
Geçen yazımda da yazmıştım. Putin geri adımı sevmeyen ve bunu başarmayan bir liderdir. Bunu Amerika Devleti de bildiği için, böyle bir hamlenin Kissinger’la işe yarayacağını hesaplamaktadır.
Kissinger eski Dışişleri Bakanı ve Başkan’ın eski Güvenlik Müşaviri olarak, derin devlet becerisi olan bir isimdir. Sovyetlerin mantalitesini, döneminde en doğru okuyabilen bir stratejisttir. Putin’in yapısının eski meslektaşlarına benzeyip benzemediğini ölçecek en deneyimli isimdir Kissinger.
Dolayısıyla Putin’in dilinden anlayan, Sovyetlerin ruhunu, dayandığı noktaların ne olduğunu iyi ölçen birinin devreye girmesi, ABD’nin ve Rusya’nın sağa sola nükleer tehdit yapmasının derecesini ölçmeye yardımcı olacaktır Kissinger.
“Putin’in sağı solu belli olmaz” anlayışı, şimdiki Amerikan yönetiminde de hâkim fikir. Lakin burada daha ziyade, “ABD geri adım atar” hamlesinin de devreye gireceği ihtimali çok yüksektir.
ABD tarihindeki aynı zıtlaşma, Kennedy ve Kruşçev dönemine denk gelmiştir. Kennedy’nin çok genç olmasına rağmen, o zaman geri adım attı gibi gözüken hamlesi sonucunda, dünya nükleer felaketten kurtulmayı başarmıştı. Lakin ileride anlaşıldı ki, ABD’nin geri adım attı görüntüsü Kruşçev’i dengelemek için gereken, hesaplı bir hamleydi.
Kissinger - Putin görüşmesinin içeriği önümüzdeki günlerde Rusya ve Amerika’dan atılan adımlardan anlaşılacak tabii ki. Lakin şimdiden görebildiğimiz esas noktanın, Putin’in kendisine yönelik senaryolar ve Ukrayna’dır.
Rusya Patriği Kiril ile Roma Papası’nın görüşmesini de bu tablo içerisinde değerlendirirsek, Rusya’nın da yumuşama siyasetine ihtiyacı olduğunu ve devreye siyaset üstü isimlerin girmesini sağlamanın, Putin’in faydasına olacağını düşündüğünü de görüyoruz. Patrik Kiril, Rusya’da toplum nezdinde ciddi etkisi olan, Putin’in de önem verdiği bir isimdir. Akıllı ve Rusya Devleti’nin derin gücünü temsil ediyor. Baktığımızda, ABD’nin Kissinger’ı devreye sokmasıyla, Rusya’nın Kiril’i devreye sokması, mantık olarak aynı niteliği taşımaktadır.
Rusya’nın geri adım atmadan, Rusya’yı kendine mahkûm kılmanın yolunu bulmak şart olmuştur. Rusya’nın içerisinde olmak ve hinterlant olarak gördüğü bölgelerde bulunmak ve sadece hamasetten değil. Farklı aktörlerle, farklı yöntemlerle, Rusya’nın bulunduğu her yerde olmak şarttır. Ancak o şekilde, Rus oyunlarına yeni oyunlarla cevap vermek mümkün. Görünen o ki, bu coğrafyada Rusya ile sık sık karşılaşılacağız.