Eğer bir dönüşüm yapılacak olsaydı bundan daha isabetlisi olamazdı. Kütüphane medeniyeti...
Kışla, bir zamanlar dünya hâkimiyetinin merkeziydi. O zamanlar askeri güç geçerliydi. Milletler birbirine üstünlüklerini asker gücüyle sağlıyordu. Kuvvetli olmak için güçlü ordulara, güçlü ordular için kışlalara ihtiyaç vardı.
Zaman değişti, güç merkezleri de değişti. Artık üstünlük ve hâkimiyet bilgiye sahip olma ile sağlanır oldu. Ne kadar çok bilgiye sahipseniz o kadar güçlüsünüz günümüz dünyasında.
Bilginin saklandığı ve aktarıldığı materyal ise kitaplar. Kitaplar da kütüphanelerde biriktirilir.
Daha önce bir yazımızda Reagan ve baba-oğul Bush yönetimlerinde görev alan dış politika analisti Stefan Halper'in, 2013'te Pentagon için hazırladığı bir rapordan bahsetmiş; Halper'in raporunda, dünyanın yeni tarz hikâyelerle kurgulanması gerektiğini tarif ettiğini ve top tüfek devrinin bitmiş olduğunu, fikirlere ve zihinlere girilebilen savaşların gerekli olduğunu "Savaşları artık ordular ve silahlar değil hikâyeler kazanıyor" şeklinde ifade ettiğini dile getirmiştik.
Geçmişin askerleri günümüzün kitapları, fikirleri, zihinleri, kelamları, geçmişin kışlası ise günümüzün kütüphaneleri oldu.
O yüzden Rami Kışlası'nın Rami Kütüphanesi'ne dönüştürülmesi çok anlamlı.
Rami kelimesinin atmak anlamının bulunduğunu hatırlayalım. Rami eskiden ok atanların, top ve tüfek atanların bulunduğu mekândı. Resulüllah'ın (sa) "Güç atmaktır, güç atmaktır, güç atmaktır." (üç kez) anlamında bir hadisleri vardır. Bugün en büyük silah artık bilgidir. Bu açıdan da bu geçiş çok anlamlıdır.
Benim çok iyi tanıdığım, babamın anne/dedesi askerliğini Rami'de yapmıştı.
Düşüncesinden hayata geçirilmesine emeği geçen herkesi gururla tebrik ederiz.
Geçmişin iz bırakmış medeniyetlerine baktığımızda kütüphaneleriyle ön plana çıktıklarını görürüz.
Endülüs Medeniyeti, içinde milyonlarca kitap bulunan kütüphaneleriyle meşhurdu.
Bunlar öyle kütüphanelerdi ki Nobel Ödüllü Fizikçi Pierre Curie'ye şu cümleyi kurdurmuştu:
"Müslüman Endülüs'ten bize 30 kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Şayet yakılan bir milyon kitabın yarısı kalsaydı çoktan uzayda galaksiler arasında geziyor olacaktık."
700 ile 1200 yılları arasında "İslam", medeniyetinin üstünlüğü sayesinde dünyaya hâkim olmuştu.
Marakeş'te halife En Nasır İbni Rüşd, Aristo ve Platon hakkında tartışırken o sıralarda Batıda aristokrat kesim okuma yazma bilmemekle övünüyordu.
Emevi sultanı 400 bin ciltlik kütüphaneye sahipti ama 400 yıl sonra 'Bilgin!' lakaplı Fransız kralı V. Şarl bin adetten az fazla kitap sayısıyla övünebiliyordu!
Irak'ın küçük bir kasabası olan Nadife'de 40 bin cilt kitap, Hama'lı Kürt prens Ebu'l Fida'nın şahsi kütüphanesinde 70 bin cilt, Arabistan'da El Muayyed'in kütüphanesinde 100 bin cilt, Maraga'da 400 bin cilt kitap bulunuyordu.
Avrupa'da okur yazarlık sadece kilisenin sayılı üyeleri tarafından bilinirken Endülüs'te İslam Üniversitelerinin başarıları konuşuluyordu.
Mısır Medeniyeti İskenderiye Kütüphanesi'nin üzerinde yükselmişti.
Bağdat, Moğollar tarafından yakılıp yıkıldığında kütüphanelerinde milyonlarca kitap vardı.
Rami Kütüphanesi yeni bir başlangıç olmalı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Millet Kütüphanesiyle başlattığı ve devam ettirilen bu seferberlik, 'Kütüphane Medeniyeti Seferberliği'ne dönüşmeli arzusundayız.
Her mahallede bir kütüphane olmalı.
Öğrencisinden memuruna, yaşlısından gencine her insanın kolayca ulaşabileceği ve istifade edebileceği kütüphaneler.
Her mahallenin parklarının bir köşesine kütüphane yapılamaz mı?
Özel olarak tasarlanmış, dışı ve içi ferah olan kütüphaneler...
Hem kitaplara hem de dijital dünyanın imkânlarına ulaşılabilecek kütüphaneler.
Bunun kültür ve kitap dünyamızda estireceği rüzgârı tahmin edebiliyor musunuz?
Gençlerimizi sokaklardan kurtaracak sımsıcak bir ortam hazırlamanın getireceği faydanın farkında mıyız?
Öğrencilerin huzur içinde ders çalışabileceği kütüphanelerin ne kadar cazip bir imkân olduğunun farkında mıyız?
İhtiyarların güvenli bir ortamda gazete, dergi veya kitaplarını okuyabilecekleri kütüphanelerin ne kadar memnuniyet verici olacağının farkında mıyız?
Kütüphaneleri soğuk binalar olmaktan çıkarıp Rami Kütüphanesi gibi yeşilliğin ve huzurun hâkim olduğu mekânlar haline getirmeliyiz.
İşte o zaman yeniden bir medeniyet inşa edebiliriz!
Kütüphane Medeniyeti...
Artık kitapsız zamanlardan kitaba doğru bir fetih mi yapsak?
Seçim elimizde...
Hayat dediğimiz şey de zaten seçimlerle ördüğümüz bir kumaş değil mi...?