Galatasaray'da bu kış sert geçeceğe benziyor. Galatasaray'ı izleyen gazeteciler, maaş ödemelerinde sorunlar olduğunu söylüyorlar. Ne kadar doğru bilemem ama yüksek maliyetli futbolcuların son haftalardaki vücut dilleri de işlerin yolunda gitmediğini düşündürüyor. Şampiyonlar ligi gruplarından çıkma hesabını kuran Dursun Özbek yönetiminin söz konusu hedeften uzaklaşılması ile bu sezonun nakit akışının zorlanacağı beklenen bir durumdu zaten. Esas mesele bu akışta yaşanan krizin yönetim tarafından aşılıp aşılamayacağı noktasında düğümleniyor. Transfer ve finans sihirbazı Erden Timur'un, son dönemde ortalıkta görünmemesi, önemli sponsorlardan birinin iflasını istemesi, büyük bonservis geliri getirmesi beklenen Zaniolo'nun sezon sonunda Galatasaray'a geri dönüş ihtimalinin kuvvetlenmesi de ligin ikinci yarısında ekonomik koşulların Galatasaray'ı zorlayacağını gösteriyor. Şampiyonluk yarışı sürerken, futbolcu maaşlarının süresinde ödenmesi son derece önemli. Özellikle de yabancı oyuncuların motivasyonu ve konsantrasyonu bakımından. Galatasaray nakit akışını sağlayarak son maça kadar şampiyonluk yarışına ortak olabilecek mi? Yoksa Sivas'ta aldığı beraberlik sonrası üst üste puanlar kaybedip, erkenden havlu mu atacak?
3 KUPA GELİR Mİ?
Gelelim Fenerbahçe'ye. Galatasaray'ın Sivas beraberliği sonrası ligin zirvesine tamamıyla yerleşen Fenerbahçe'de işler yolunda. 19 maç sonunda 56 gol atıp, 16 gol yiyen Fenerbahçe tüm istatistikleri yerle bir ediyor. Alternatifli kadrosu ise ligde, kupada ve Avrupa'da tam hız ilerliyor. Bu üç kupayı da kazanması kuvvetli ihtimal. Transfer dönemi açılır açılmaz önce efsane Banucci sonrasında da taraftarın sezon başından beri ısrarla istediği Krunic transferleri geldi. Zaten çok güçlü olan kadro daha da güçlendi. Bu kadroyu lig şampiyonluğu kesmez artık. Konferans Ligi Kupası bu senenin çileği olacaktır. Yüksek kadro maliyetinin şu anda Fenerbahçeliler için hiçbir önemi yok. Kaldı ki Fenerbahçe'de Ali Koç var. Kulübün nakit akışını gerektiği her an o sağlıyor zaten. Borçlar artıyor ama yüzünde gülücüğü bir an olsun eksik olmayan Başkan Vekili Erol Bilecik büyüyen borcu yükselen Euro kuruna bölerek herkesi borcun azaldığına inandırıyor. Bugün itibariyle borç 12 milyar TL mertebesinde ancak dediğim gibi bunun hiçbir önemi yok.
Bu şekilde tüm branşlarda hedef kupalara inanılmaz büyüklükte yatırımlar yapan Ali Koç'un sezon sonunda 'başkanlığı bırakacağım' demesi de bana göre güzel bir PR çalışması. Aynı zamanda da bir seçim çalışması. Sadettin Saran'ın başkan adayı olmadığını, olmayacağını en iyi bilen Ali Koç. Çünkü her gün görüşüyorlar. Ali Koç devam edecek, muhtemeldir ki Sadettin Saran da yeni yönetimde olacak. Yönetime girecek birkaç isim daha kulağıma geldi. Ancak o isimleri de önümüzdeki günlere saklayayım. Amaç Sadettin Saran'a karşı olduğunu dünya âlemin bildiği Aziz Yıldırım'ı seçim sürecine dâhil etmek. Ama yılların kurdu Aziz Yıldırım böyle bir oyuna gelmedi. Daha konuya ilişkin ilk haber üzerine muhteşem bir açıklama yaptı. Açıklamanın satır aralarını iyi okumak lazım. "Fenerbahçe'nin şu an bir başkan sorunu yoktur. Aksine, sükûnete ihtiyacı vardır". Muhteşem bir açılama. Dikkatinizi çekmek isterim; "şu an" yoktur diyor Aziz Yıldırım. Sükûnet mesajı ise 'adaycılık filmini' oynayanlara.
Aziz Yıldırım'ın mesajı onlara. "Oturun yerinizde, bu tip ergen senaryolarına lüzum yok," diyor Aziz Yıldırım. Son olarak da diyor ki, "Benim şu an için Fenerbahçe Başkanlığı'yla ilgili herhangi bir çalışmam olmadığı gibi, herhangi bir planlama içerisinde olursam, bunu bizzat kamuoyuyla paylaşırım." Yani Aziz Başkan, 'Benim adım üzerinden tartışma çıkarıp, camiayı kutuplaştırmayın, bölmeyin, olası başarısızlıklarınız için olmayan seçim sürecini size bahane yaptırmam' diyor.
Bu açıklamadan sonra Ali Koç'un da Sadettin Saran'ın da satranç hamlesi boşa düşmüş oluyor. Ali Koç, şampiyonluk durumunda 'Aziz Yıldırım'ın kulübü seçim sürecine sokmasına rağmen şampiyon olduk' diyemeyeceği gibi, (hiç inanmıyorum ama) aksine bir sonuç halinde 'Aziz Yıldırım kulübü seçin sürecine soktu, onun yüzünden şampiyon olamadık' da diyemeyecek. Sükûnete çağrı müthiş bir strateji.
Ha bu arada Sadettin Saran'a da iki laf edeyim. Aziz Yıldırım'ın eski ekibinden sana yanaşan isimler, Yıldırım'ın ekibinin en son halkasındaki isimler. Onlarla kendine beğenilecek bir vitrin yapamazsın. Takım şampiyonluğa giderken, onları alana sürüp seçim çalışması yaptırarak, camianın kafasını karıştırıp, kulübü olmayan bir seçim sürecine sokma. Özellikle içlerinde biri var ki, aman ha ona çok dikkat et. Başkanlık rüyası görürken çarpılmayasın!
UZMANA DANIŞAN BAŞKAN
Beşiktaş'ta taşlar ağır ağır olsa da yerine oturuyor. Hasan Arat'ın işi çok zor. Matruşka yönetimlerin onlarca yıllık enkazını kaldırmaya çalışıyor. Futbol şubesi yapılanması son derece önemli ve değerli. Yıllardır 'futbolu futboldan gelenler yönetsin' diyorduk. Feyyaz Uçar futbol şubesinin bağlandığı yönetim kurulu üyesi. Futbol şubesinin başında en üst profesyonel Samet Aybaba var. Her ikisi de Beşiktaş'ın sembol isimleri, efsaneleri. Kimse onlara gazeteci menajer oyunu ile değeri olmayan futbolcuyu çakamaz. Şubenin tüm profesyonel çalışanlarını asker yaparlar. Adı soyadı ne olursa olsun, kimse haddini hududunu aşıp, hocanın da yönetimin de üstüne çıkamaz. Yandaş medya desteği ile transfer sihirbazı olduğunu iddia edemez, PR'ını yaptıramaz. Hiçbir futbolcu da medya ya da tribün üzerinden kendisine pozisyon açamaz. Fernando Santos da çok çok iyi bir tercih. Hoca seçiminde medya tam ters köşe oldu. Bu da futbol şubesindeki yeni yapılanmanın bir sonucu. Ayrıca kulağımıza Hasan Arat'ın her önemli konuda yerli ve yabancı uzmanlara danıştığı, kararlarını uzmanlardan aldığı görüşler üzerine inşa ettiği bilgisi geliyor. 'Her şeyi ben bilirim' başkanlardan, 'her şeyi uzmanına danışırım' başkana evrilen bir süreç. Ne diyelim, inşallah başarılı olur.