Gençlerin, bugün yaşadıkları dünyanın nasıl şekillendiğine dair merakları var mı, bilmiyorum... Ellerindeki akıllı telefonların yarattığı sanal dünyada yuvarlanıp gidiyorlarmış gibi bir görüntü sergiliyorlar, göz ucuyla izliyorum... Çok değil, 25 yıl önceye dönseler, orada çok farklı bir dünya ile karşılaşacaklar, ve tabii ki çok farklı isimlerle...
Mesela, Andrei Sakharov... 1921 yılında doğmuş bir fizikçiydi, bugün yerinde yeller estiği söylenen (?) Sovyetler Birliği’nin nükleer silah gelişimini sağladı, diğer süper güç ABD ile bu alanda dengeyi kurdu, sonra, dünyanın en önde gelen insan hakları savunucularından oldu... Yaşamı bende biraz, Alfred Nobel’in dinamitle şekillenen fakat sonra büyük pişmanlıklara sürüklenen yaşamının izlerini çağrıştırır... 1989 Aralık ayında öldüğünde, büyük mücadeleler verdiği Sovyet totaliter sisteminin dağılmakta olduğunu görme şansı yakalamıştı... Bir yönüyle baktığınızda, aynı sistemle hesaplaşan yazar Aleksander Soljenitsin, daha şanslıdır, öldüğü 2008 yılına kadar o sistemin dağıldığını, yeni bir dünyanın şekillendiğini izleme fırsatı buldu...
Bu iki isimle anılan bir başka insan hakları savunucusu Mustafa Cemiloğlu (Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu) henüz aramızda, o, Sakharov ve Soljenitsin ölçüsünde mücadele ettiği Sovyetler’in yıkılışını, yerine, Rus milliyetçiliği üzerine inşa edilmiş yeni bir otokratik rejimin kuruluşunu yaşadı... 1943’te doğdu, Stalin tarafından ailesiyle birlikte Orta Asya sürgününe gönderildiğinde henüz bebekti, 1980’lerin başında Sovyet rejiminin halkına, yani, Kırım Tatarları’na karşı gerçekleştirdiği bu tehcirin korkunç bilançosunun farkına vardı, o günden bugüne halkı için mücadelesini sürdüren bir dünya adamı...
Kırımoğlu, bir kez daha, anavatanı Kırım’a giremiyor!..
Kiev’deydi, 2 Mayıs’ta Moskova üzerinden uçakla Akmescit’e gitmek istedi, orada Rus yetkililer izin vermedi, 3 Mayıs’ta bu kez karayolundan denedi, yine başaramadı!..
1943’te neredeyse kundakta kaybettiği vatanını 1991 yılında dönemin Sovyet lideri Gorbaçov’un Kırım Tatarları’nın topraklarına dönmesine izin vermesiyle kazandığını sanıyordu, Kırım Rusya’ya ilhak olunca yine kaybetti...
Rus yetkililer ve Kırım’daki Rusya yanlıları Kırımoğlu’nun “yabancı istihbaratlar tarafından görevlendirilmiş” bir karakter olduğunu savunuyorlar...
Gariptir, aynı sözleri ‘80’li yıllarda Sovyet yetkililerden duymuş, hatta. özgürlüğüne, 1986 yılında dönemin ABD Başkanı Reagan’ın Rejkjavik Zirvesi’nde Gorbaçov ile anlaşması sonucu Sakharov ‘la birlikte kavuşabilmişti... Öncesinde, yaşamının bir bölümünü, Soljenitsin’in ünlü “Gulag Takım Adaları” kitabında dünyanın gündemine getirdiği Sovyet kamplarında geçirmek zorunda kalmıştı...
Farklı bir Sovyet deneyimi...
Anlaşılan, Moskova’da değişen bir şey yok...
Gelinen nokta, Sovyetler’in dağılmasından sonra ilk kez Kızıl Meydan’da, bu kez “milliyetçi sloganlarla” gerçekleştirilen 1 Mayıs kutlamaları, komşu devletlere asker gönderme ve Kırımoğlu’nun yeniden “düşman” ilan edilmesi!..
Gözümüzün önünde, otokratik rejimi ile Rus milliyetçiliğine dayalı yeni bir Sovyet sistemi şekilleniyor...
ABD Savunma Bakanı Hagel’in son açıklamasında belirttiği gibi Avrupa Soğuk Savaş’ın sonlanmasıyla kapıldığı “barış hayallerinden” Ukrayna’da uyanıyor... NATO Genel Sekreter Yardımcısı Aleksander Vershbow’un açıkça söylediği gibi ittifak bir kez daha Rusya’yı, “ortak” konumundan “düşman listesine” almış durumda... ABD’nin Moskova Büyükelçiliği’nde NATO’nun iki numaralı makamına gelen Vershbow, “Ukrayna’daki gelişmeler, yıllardır Rusya’yı Avrupa’nın içine çekme stratejimizin sonlanmasına neden oldu, artık onları barış ortağı değil, bir düşman olarak görmek durumundayız” dedi.
Geçmiş olsun...
Bizim kuşağımız, nükleer dehşet dengesinin gölgesinde süren Soğuk Savaş sonlandığında rahat bir nefes almıştı, 25 yıl sonra bir kez daha, benzer sorunla karşılaşmış durumdayız...
Bundan sonra yaşanabilecek gelişmeleri, bizler üç aşağı-beş yukarı biliyoruz...
Gençlere tavsiyem, sosyal medya flörtlerinden, telefonlarına yüklenmiş oyunlardan bir süreliğine kopup, Soğuk Savaş yıllarını google’dan biraz okumalarıdır...
Bela geliyor, hiç değilse hazırlıklı olurlar...