Trabzon seyircisini severim. Fakat dün gece yaptıkları yalnız güvenlik kurallarını değil; insaf sınırlarını da aştı. Avni Aker’deki atmosfer, hiçbir hoşgörüye izin vermeyecek kadar sert ve acımasızdı. Hatta Bülent Yıldırım maçı tatil etmede geç bile kaldı.
F.Bahçe, bu olağanüstü stresli atmosfere rağmen; oyun kurgusunu sahaya yerleştirmeyi ve Trabzon’a karşı üstünlük kurmayı başarabildi. Alper’in asisti, Emenike’nin topun gelişine vuruşu; ikiliyi şahane bir gole ortak etti. Trabzon’un geriye düşüşü, zaten gerilimli olan havayı daha da çekilmez hale getirdi.
Trabzonlular nefret kustu da ne oldu? Giden maçı, kaybolan 3 puanı onlara geriye mi iade edecekler? Ne kazandılar?
Kaptan Onur, olay çıkaran taraftarların önüne kadar gelip; “Sakin olmalarını, daha önlerinde çok zaman olduğunu, bu skorun altından kalkabileceklerini” anlatmaya çalıştı ama, anlayan olmadı. Öfkeyle kalkan zararla oturdu.
Hükmen yenilgiyle 3 puan zaten gitti de; bu olayların ardından yığınla ekstra ceza gelecek... Sahaları kapatılacak, para cezası ödeyecekler... Trabzon adının bir kez daha kötüye çıkması da cabası...
Yoldan, raydan, zıvanadan çıkanlar; takımlarını belanın içine gömdüler.
***
Aslında bu işin bu noktaya gelmesinde federasyonun da payı var.
3 Temmuz süreci ile ilgili olarak Türk yargısı şike kararı vermiş...UEFA bu nedenle F.Balhçe’yi Avrupa kupalarına almamış... Hatta cezaları, hem UEFA Tahkim Kurulu, hem FIFA’da CAS tarafından onaylanmış olduğu halde; bizimkilerin “Sahada şikeye rastlanmamıştır” demesi, dünkü olayların tohumunu ekmiştir.
Bir gün bir şekilde patlama olacağı kesindi... Hapis cezası Yargıtay’ca onaylanmış adamı 3 aydan beri içeri almıyorlar. Bunlar tahrik değil midir?
Bunları söyleyerek Trabzon’u aklamaya çalışmıyorum. Sadece bugünkü noktaya gelişimizdeki ipucu argümanlarını sunuyorum.
2010-2011 sezonunun şampiyonu Trabzonspor’dur. Bunu onaylamadığınız her sezon, benzer rezaletlere çanak tutacağınızı bilmelisiniz. Yalnız taş atana değil, attırana da bak!
Olayları kınıyorum, olaylara çanak tutanları daha çok kınıyorum.