Bütün demokratik toplumlarda görsel ve yazılı basın, öncelikle bireylerin haklarını ve özgürlüklerini savunmakla yükümlüdür. Bu çerçevede, zaman zaman siyasal iktidarlarla çatışırlar ve de sert eleştirilerde bulunurlar ama asla bir grubun ve ideolojinin amigoluğunu yapmazlar.
Bizde ise durum farklıdır. Gazeteler, haber ve yorumlarıyla bir iktidar eleştirisinin ötesinde, daha çok kin ve düşmanlık duygusuyla hareket etmektedirler.
Bu yüzden de, medyanın toplum nezdindeki itibarı oldukça alt sıralarda yer almaktadır.
Farzedelim, gazeteleri Türkiye’de yayınlanmaya başladığı ilk günden bu yana alıp bir değerlendirmeye tabi tutsak, herhalde vahim bir tablo ile karşılaşırız.
36 yıllık gazetecilik hayatım boyunca, 1960 darbesi hariç, bütün klasik ve postmodern darbeleri medya içinde yaşayan birisi olarak, gazetelerin gönüllü olarak darbe ve vesayet amigoluğu yaptığını, milletin değerlerine hep aşağılayıcı bir üslupla baktığını, toplumun talepleriyle paralel bir çizgide asla yayın yapmadığını çok iyi biliyorum.
Çok uzağa gitmeye gerek yok, son 5 yılın gazetelerini alıp haberlerine ve yorumlarına baksak, herhalde neden bu toplumun gazetelere itibar etmediğini rahatlıkla görebiliriz.
Mesela, son on yılda Türkiye AK Parti iktidarıyla birlikte demokratikleşmede, özgürlüklerde, insan haklarında ve ekonomide ciddi mesafeler aldı. Ve toplum, bu gelişmeleri bizzat yaşayarak fiili tanığı oldu.
Oysa gazetelere baktığımızda, neredeyse Türkiye’de ‘iyi’ ve ‘güzel’ adına hiçbir şeyin yapılmadığını, memlekette her şeyin kötüye gittiğini sanırsınız. Ama gerçekler, gazetelerin yazdığının tam tersini işaret etmektedir.
Artık toplum, gazetelerin bir “yalan üretim merkezi” gibi çalıştığının farkındadır. Çünkü, gazetelerde vicdanları yaralayan öyle yorumlar yapılıyor ki, doğrusu bunları hakkaniyet ölçüleriyle bağdaştırmak mümkün değildir.
Mesela, daha çok bir grup enaniyeti ve ideolojik saiklerle hareket eden bir yazarın şu ifadelerini hangi medya ahlakıyla izah edeceğiz?
“Ankara’da kurtlar sofrasının başına saflığı kaybolmuş, cehaleti ve açgözlülüğü baki kalan tipleri koydular. İşte bu yeni bir modeldir: Muhafazakar soslu yeni bir Frenkeştayn geliyor!”
Doğrusu, vicdanlı bir okuyucu olarak böyle bir yorum karşısında, “insaf, bu kadarı da olmaz” demekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
Bu arada, bugün yazılarında, “haksızlık karşısında susmayız” diyerek Başbakan Tayip Erdoğan’ın yaptıklarını değersizleştirme kampanyası yürütenlerin, 28 Şubat’ın en zalim günlerinde nasıl bir suskunluk içinde olduklarını hatırlatmakta yarar var
İlk CD’yi kaçırdık diye üzülmeyin
STAR gazetesinin, ramazan boyunca okurları için hazırladığı Sesli İslam Kültürü Hazinesi kapsamında HER GÜN 1 CD BEDAVA kampanyasını kaçırdıysanız üzülmeyin. Hemen bugünden başlayarak, alamadığınız CD’leri edinebilirsiniz.
Alamadığınız CD’leri, danışma hattımıza bildirdiğiniz taktirde, bulunduğunuz bölgenin başbayisine adınıza gönderilecektir.
Sesli İslam Kültür Hazinesi CD’lerini bulabileceğiniz başbayi adresleri ve telefon numaralarını, gazetemizde yayınlanmakta olan promosyon ilanından edinebilirsiniz.