Suriye’de Beşar Esad rejiminin kansızca gerçekleştirdiği kimyasal saldırının dünyanın gündemine düşmesi nihayet, rejime destek olduğunu bildiğimiz İran ve Rusya’dan da tepki aldı.
Suriye’de olup bitenlere iki senedir kendi menfaatleri parametresinden bakan, Rusya ve İran dünya kamuoyunun kendilerine yönelik eleştiri durumunu dikkate alarak söz söylemek ve itiraz etmek gerektiğini anladı.
Rusya için Suriye önemli konudur. Moskova için, Beşar Esad’ın iktidardan gitmesinden daha ziyade, kimin geleceği önem arz ediyor. Putin’in sert devlet adamı kimliği sebebindendir ki, Suriye meselesinde geri adım atmadan Esad’ı desteklemesi, bu zalim adamın direnmesine hayat vermiş oldu.
Tabii ki son kimyasal saldırı ve ölen masum çocukların görüntüleri seyirci kalmanın mümkünsüzlüğünü ortaya koymuş oldu. Bu sebepten de Rusya hemen itiraz etti. Ve Suriye rejiminin yaptıklarını kınadı. BM gözlemcilerinin gelişine engel edilmemesi için Esad’a çağrıda bulundu.
***
İran Rohani’yle birlikte yeni bir imaj yaratmaya gayret etmektedir. Her ne kadar Suriye rejiminin yanında dursa da, son kimyasal saldırı Rohani’yi konuşmaya itti. Neticede, Esad rejimi destekçi duvarlarını kaybetmeye başladı.
Türkiye’nin öteden beri söyledikleri ve talep ettiklerinin ne kadar haklı olduğunu dünya kamuoyu görmektedir. Olayın başından itibaren mazlumun yanında yer almakla, asil duruşunu ,örneklik tavrını dünyaya sundu .Lakin, İran ve Rusya Suriye konusunda ,Türkiye aleyhinde tutum sergilemekte tereddüt etmedi.
Rusya için Suriye soğuk savaş döneminden itibaren önemli partnerdir. Varşova paktı ile NATO menfaat savaşı sürdürdüğünde, Suriye gibi Ortadogu ülkeleri önemli baskı kaynağıydı. Varşova paktı tarihten silinse de, Rusya merkezli menfaatler var ve galiba her zaman olacaktır. Bunun için İran’dan daha ziyade, Rusya’nın bu konudaki tutumu önemlidir. Putin’le bu sorunu şözmek mümkündür. İranlı politikacılarla kıyasta, Putin verdiği sözden daha sonra geri adım atmıyor. Bu anlamda Başbakan Erdoğan’ı anımsatıyor. Bu gerekçe, Suriye meselesine ilişkin Rusya duruşuna yönelik Türkiye’nin girişimleri, her ne kadar uzasa da netice vereceği hususunda umutları diri tutuyor.
İran için Türkiye ezeli ve ebedi rakiptir. Suriye meselesinde bu kadar direnme sebepleri çeşitlidir. Bu sebeplerden biri de inisiyatifin Türkiye’de olmasının önüne geçme isteğidir. Türkiye’yi itibarsızlaştırma arzuları içerisinde, başından itibaren rol üstlenen İran muhakkak ki, Rohani’yle birlikte tavır değişikliğine başvurma ihtiyacı hissedecektir.
Suriye’de bu kadar zulme seyirci kalan İran’ın, İslam devleti olma sebebiyle duruşu anlaşılmıyordu. Son kimyasal dehşete karşın sesini yükseltmek ihtiyacı duyan İran, sanırım kendisi için gereken isabetli adımı atmış oldu.
Peki bu açıklamalar göstermelik olarak mı kalacak, yoksa bu tavır devam mı edecek?
Bu uluslararası sistemin duruşuna çok bağlı bir husustur.
Almanya’dan duruşu nedeniyle Rusya ünvanına söylenen övgüler, Rusya’nın sonraki aşama için tavırlarını muhakkak ki etkileyecektir. Bu cesaretverici durumdur. Ayrıca, İran Rusya’dan çıkan sese kulaklarını hep açık tutuyor. Zaten İran’ın tavrını biraz da Rusya’nın pozisyonu belirledi.
Aslında bu zulme suskunların hangi gerekçeyle olursa olsun seyirci tutumları, onlara Esad kadar zalim profili çizmektedir.
Beşar Esad zulmü bir gün muhakkak bitecektir. Lakin o gün zühur eden de tarih aynasında bu seyirci devletlerin durumlarını şimdiden çok merak ediyorum.
Vicdan muhasebesi yaparken Şerrin mi yoksa Hakkın mı safındaydın? sorusunu cevaplarken, umarım hiç olmazsa UTANACAKLAR.