CHP lideri diyor ki, “Bizimle zor MHP ile daha kolay kurulur koalisyon.”
MHP lideri diyor ki, “Ak Parti CHP koalisyonu kurulmalı.”
Dış kulvardan kafayı uzatan HDP eş Başkanı, “ Ak Parti CHP koalisyonu olmalı” diyor.
Ak Parti Genel Başkanı ise “Her partiye aynı mesafedeyiz. Tek bir kırmızı çizgimiz var Beştepe.”
Bu söylemler etrafında ilk tur görüşmeleri başladı dün.
Ve 1 saat 40 dakika süren CHP-AK Parti görüşmesini yorumlarken Başbakan Davutoğlu, “Çok dostane ve samimi bir ortamda geçti” cümlesini kurdu ve altını çizdi, “Bu bir ön görüşmedir.”
İlk tur görüşmelerde önce nabız yoklanıyor. Sonra koalisyonu Ak Parti kiminle kuracak sorusunun peşine düşülecek.
Cübbeli neden CHP koalisyonu ister?
Yeni hükümet arayışları içerisinde Ak Partisiz bir hükümetin olmayacağı artık aşikar. Buna mukabil Ak Parti’nin koalisyonu kiminle kuracağı konusu hala sürpriz!
Bu noktada, Ak Parti’nin bir kanadının CHP ile koalisyona çok sıcak baktığı artık bilinen bir gerçek. Bu koalisyonu, dışarıdaki baskıları azaltmak, içerideki birikmiş enerjiyi boşaltmak için istediklerini söylüyorlar.
İşin ilginci, Bosna’dan ayağının tozu ile İstanbul’a gelen Başbakan Davutoğlu’nun sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle yaptığı istişare toplantısının bir bölümünde söz alan Cübbeli Ahmet Hoca lakaplı Ahmet Ünlü de “yeniden seçim israf olur” gerekçesiyle Ak Parti MHP koalisyonunun kurulmasını istiyor.
Cübbeli Ahmet, Ak Parti’nin MHP ile koalisyon kurmasının yararını, faziletini uzun uzun Davutoğlu’na anlatıyor.
Bu burada bir dursun.
Bahçeli mi Yüksekdağ mı flu görüyor?
Figen Yüksekdağ, Ak Parti MHP koalisyonunu tıpkı diğer eş başkan Selahattin Demirtaş gibi, “Savaş hükümeti” şeklinde tanımlıyor. Hürriyet’teki söyleşide bu tanımı yaparken, Kandil ile ilişkilerini, Kobani’ye giden Kürt gençlerinin hangi bilinç ve motivasyon ile savaştığını da anlatıyor mesela. Diyor ki, “Kobani’de savaş yurttaşlık görevi.”
Çok ilginç değil mi?
“Kobani’deki savaş, bir kardeşlik dayanışması” dese anlarım.
“Kobani’deki savaş bir insanlık görevi” dese anlarım.
“Kobani’deki savaş bir hak mücadelesidir” dese anlarım. Ama o diyor ki, “Kobani’deki savaş bir yurttaşlık görevi.”
Hangi yurdun yurttaşlığı? Hangi yurttaşın hangi yurttaki savaşı? Bir kez daha düşünmek gerekmez mi?
Şunu biliyoruz, HDP’nin dili bu konuda hep şöyleydi, “Eğer Rojova’ya Türkiye müdahale ederse, bu iç savaş tehdididir.”
Anlaşılıyor ki Suriye’nin toprak bütünlüğü sona ermiştir ve HDP/PKK çizgisi o bölgenin tek hakimi olma konusunda yol almaktadır!
Aynı söyleşide MHP lideri için, “Bir yaştan sonra aşırı milliyetçilik, görme bozukluğuna da yol açıyor demek ki. Devlet bey de o görme bozukluğunu yaşıyor. HDP’yi flu görüp yok sayması bir görme ve algılama bozukluğunun ürünü” cümlelerini kuruyor.
Oysa MHP’nin ya da Devlet Bahçeli’nin milliyetçiliği şu an için HDP’nin, eş başkanlarının Kandilin Kürt milliyetçiliğinin yanında oldukça geri kalıyor.
Geç ergen Kürt milliyetçiliği bugünlerde o kadar gemi azıya almış durumda ki...
Mesela, seçimin ertesi günü bir HDP milletvekili Muş’ta şöyle bağırıyor aynı etnik kimlikten olan ama devlet ile aidiyet duygusu olanlara, “O Keleş’i size doğrultmasını da biliriz. Bu topraklardan defolup gideceksiniz.”
Bahçeli’nin görme bozukluğu 2 derece ise eğer, Yüksekdağ’ınki 4 ve daha da üstüdür diye düşünüyorum.
Zira “Kobani’de savaş yurttaşlık görevi” diyen bir Türkiye Milletvekili’nin görme düzeyinin fluluktan çıkıp hayale dönüştüğünün göstergesidir.
Bu da burada dursun.
Sonuçta 7 Haziran’da kimlikler üzerinden siyaset yapanların da güçlü bir şekilde temsil edildiği bir Meclis teşekkül etmiş durumda.
Ataşehir’deki rezidans skandalına adı karışan milyoner devrimcilerin mezhep taassuplarını, eski komünist tayfayı filan daha hesaba katmadan...
Diyorum ki bu Meclis’ten sağlıklı bir koalisyon çıkamaz..!
Cüppeli Ahmet’in savunduğu Ak Parti MHP koalisyonuna mesafeliyim.
Türkiye’nin bir kısmına karşı aşırı dozda milliyetçi söylem içindeki iki partiden MHP ile Ak Parti koalisyonuna kerhen evet diyebilirim.
Ak Parti HDP koalisyonunu tartışmayı bile istemem.
Ak Parti CHP koalisyonuna şiddetle karşıyım.
Sonuç şu, “Darkapı’dan geçiyoruz.” En az hasar ile selametle seçime gitmeliyiz.