Portakalı soyamadan, baş ucumuza koyamadan bayrama ağız tadımız bozuk girdik. Geçtiğimiz mart ayında “Gazla çalışan Milli Takım” başlıklı bir yazmış ve Türk Milli Takımının neden başarısız olduğunu ve neden Milli Takıma olan desteğin azaldığını izah etmiştim. Çok okunduğu için iade rekorları kıranlar listesine giren yazımda sorunu maddeler halinde şöyle sıralamıştım.
Milli Takım 3 Temmuz aklı ve refleksi ile yönetilmektedir
- İş başındaki TFF’nin geçici yönetimi, söylediği hiçbir konuda toplumu ikna edememekte ve ortak hedeflere yürüme konusunda motive edememektedir
- Milli Takım’ın seyirci desteği tarihin en alt seviyesindedir
- Irkçılıktan yargılanan futbolcu, Milli Takım kaptanlığını yapmakta ve daha da acısı topluma kahraman diye satılmaktadır
- Anadolu takımlarında oynayan futbolcular İstanbul’a transfer olmadıkça Milli Takıma seçilemiyor. (30 yaşı devirmiş Egemen TS’da şampiyon olduğu yılda bile Milli Takıma çağrılmamış ancak BJK’ye transfer olduktan sonra milli olabilmiştir)
- İstanbul medyası futbolu İstanbul’dan okuma hastalığının en büyük destekçisi ve körükleyicisidir.
- Altyapıdan anlaşılan şey sadece inşaat olduğu için, yanlışlıkla bu işe el atan idareciler de İstanbul takımlarının alt yapısını düzeltmek için kafa yormaktadır
- Avrupa’da oynayan yetenekli Türk gençleri artık Türk Milli takımını tercih etmemektedir.
- Milliler’de taktik anlayış ve bir futbol karakteristiği olmadığından değişimler parça parça değil, takım takım olmaktadır.
Başında Abdullah Avcı olan takım gitti yerine Fatih Terim’in milli takımı geldi ama sonuç değişmedi. Belki de Türk futbol tarihinin en iyi jenerasyonlarından biri elimizde iken uluslar arası arenada hiçbir organizasyona dahil olamadık. Devekuşu misali başımızı kuma gömerek, gerçek sorunun nereden kaynaklandığını görmezden gelerek gideceğimiz yegane yer futbol tarihinin çöplüğünden öte bir şey olamayacak.
Gazla çalışan milli takım dönemleri son bulmadan, bundan yıllar önce Mehmet Demirkol’un, Terim’e sorduğu “Yıldıray Baştürk oynamaz ise bunun sonuçları ne olur” sorusunun cevabı alınmadan bize gülmek haram. Gerçek başarı, yeni neslin futbol okumasının ürettiği değerler üzerine inşa edilmeden gelmeyecek.
“İnsan zulmeder kader ise adalet eder” diye çok sevdiğim bir söz var. Yeryüzünde insan oğlunun yarattığı bütün mahkemelerde “Şike” cezalandırılırken TFF gereğini yapmıyorsa bununda ilahi mahşere kalmayacak bir bedeli olmalıydı.
Her gün beş vakit, her Cuma ve her bayram namazında eller Allaha sadece para, pul için açılmıyor ya...
Bayramınız mübarek olsun...