Yaşadığımız bölgede istikrar sağlanamıyor. Şüphesiz biz de bundan etkileniyoruz. Ama cevaplandıramadığımız birçok soru var. Mesela şu sırada PKK’lıların ülkesi hangisidir diye merak etmemiz gerekir. Hepsi vatandaşımız olsaydı başka bir ülkeye sığınıyor derdik. Çekilme kendi ülkesine dönmek anlamı taşır. Şüphesiz gidenler arasında bölge ülkelerinden gelmiş birçok kişi var ama bunlar çoğunluktaysa PKK’lı demek yetmez ve hangi ülkeden geldiklerini ve o devlet tarafından desteklenip desteklenmediklerini bilmek gerekir. Bunların hepsinin Türkiye’de eylem yapmaları, diğer ülkelerde önemsiz faaliyetlerinin olması hareketi, Türkiye’ye yönelik bir operasyonun parçası haline getirir. Şimdi şu soruya cevap vermemiz gerekir: PKK Türkiye’de örgütlenmiş ve bu ülkeyi bölmek için uğraşmaktadır deniyor. Bu diğer ülkelerden bu örgüte katılanların da aynı amaca ulaşmak istedikleri anlamına gelir. Acaba çevre ülkelerden biri ülkemizdeki Kürtlerin katılacağı bağımsız bir devleti mi destekliyordu yoksa kendi ülkesine katmak mı istiyordu?
***
Dünyadaki büyük güçlerin bölgeyi nasıl şekillendirmek istediğinin analizinin bölge ülkeleriyle sınırlı kalması, olayın dünyadaki gelişmeden beklediklerini bilmek çözüm ve bu çözümün ülkemize uygun olmasını sağlamak açısından gereklidir. Bunun için Dünyada kimlerin neyi amaçladıklarını bilmek ve bizim için uygun çözümden yana olanlara destek sağlamak gerekir. Ülkemiz bölgenin yeniden yapılanmasında çok etkili olabilir ve bizi önemsememek başarısızlıklarına yol açar. Ancak dışarıyı etkisiz kılmak için bizim güçlü olmamız gerekir. Oysa muhalefetin dünyadaki değişimi gözardı edip iç politikada başarılı olmak istemesi çok büyük kayıplara neden olabilir. MHP’nin dünya görüşü ülkemizin sınırları içinde kalmasını sağlamayı amaçlar. CHP’nin cumhuriyetin kuruluş ilkelerine bağlı kalınmasına ve o zaman kabul edilmiş ilkelerin aynen devam etmesinden yana olduğu biliniyor. Bugünkü şartlar eskidekinden çok farklıdır ve bölgede etkin olmak için dünya görüşlerini değişmez saymadığı ve her gün yenilenen yeni bir doğrunun peşinde olmak gerektiğini göstermektedir. Bunun bir örneğini Rusya yaşamıştır. Dünyada komünizmin simgesi sayılırken hiçbir baskıya maruz kalmadan kendi iradesiyle komünizmden vazgeçmiştir. Her düşünce zaman içinde değişen şartlara uyumunu kaybeder. Bu o düşüncenin yanlış olduğu anlamına gelmez. Ancak geçen zaman yeni bir ortam yaratmıştır ve şimdi onun gerekleri yerine getirilmelidir. Bu matematikte bir bilinmeyenin değerinin denklemin sabit sayılarına ve denklemin yapısına tabi olduğuna benzer. Denklemdeki sabit sayılar değişmişse, yani dünyadaki şartlar farklı hale gelmişse eski çözümler yanlış olur.
Bu eskiden yapılanların yanlış olduğu anlamına gelmez. Ancak yeni şartlar farklı çözümleri getirir. Bugün Türkiye’nin önünde yeni şartlar vardır ve doğru davranışlar olursa geleceğimiz çok farklı ve iyi olur. Bunun için denklemdeki sabit sayıların değiştiğini ve bu nedenle yeni bir çözüm gerektiğini kabul etmek gerekir. Değişim sadece siyasette değil bürokraside de olmalıdır. Çünkü bürokratlar beğenmedikleri çözümleri ülkeye ihanet sayıyorlar ve kendi metotlarının değişmesi gerektiğini anlamıyorlar.