Kuzey Kore’nin nükleer füze tehdidine Rusya da eklendi. İkisinin de hedefi ABD...
30 yıldır süren tek merkezli, tek kutuplu dünyanın bittiğini ABD, 19 Ocak 2018’de duyurmuştu. Pentagon strateji belgesi, ABD’nin artık Çin ve Rusya’yı rakip gördüğünü kabul etti. Çoklu Rekabet Dönemi böylece başladı. Şimdi de Rusya 1 Mart’ta “Beni hiç ciddiye almıyordunuz, dinlemiyordunuz. Artık dinleyeceksiniz” dedi. Vladimir Putin’in 1 Mart konuşması uyarınca Rusya yeniden ABD’ye eşit süper güç olmak istiyor.
Putin, Rusya’yı sınırlamanın, füze kalkanlarıyla kuşatmanın işe yaramadığını da ilan etti. ABD füze kalkanının durduramayacağı yeni ve hızlı nükleer füzeler yaptıklarını açıkladı. Putin’e göre Rusya, yeniden süper güç olma yolunu tuttu. Sopanın büyüğünü de Avrupa’ya gösterdi.
Putin’in açıkladığı silahlar, gayet ürkütücü ve korkutucu modeller. Gerçi halen deneme aşamasında oldukları, seri üretime geçmedikleri sanılıyor. Benzerini ABD ve Çin de geliştiriyor. Ancak silahların adının geçmesi bile, Rusya ile ABD arasında silahlanma yarışının yeniden başladığını gösteriyor. Çin askeri başarılarını duyurma konusunda daha sessiz. Çin’in nükleer silahı daha az. Telaşta olan Rusya.
Putin’in açıklamaları en çok Avrupa’yı korkuttu. Bir süredir ABD Avrupa’ya Patriot füzesi satıp duruyordu. Satışların bundan sonraki cirosuna bakmak gerek. Kim Jong Un kaynaklı korku da şimdi Putin korkusuna dönüştü.
Öte yanda, son silahlanma yarışını Rusya iflas ve çöküntüyle kaybetmişti. Petrol fiyatları ve diğer göstergeler Rusya’nın çok parası olduğunu da göstermiyor, ancak Rusya da ABD tarafından ciddiye alınan ve dünyada korkulan bir güç olmaya çalışıyor.
Putin’in silah açıklamasının, yaklaşan Başkanlık seçimiyle kesişmesi, tesadüf değil. Putin 18 Mart’ta muhtemelen %70 e yakın bir oyla 6 yıllığına yeniden Rusya Devlet Başkanı seçilecek. Putin, Başbakan ve Devlet Başkanı olarak 18 yıldır Rusya’nın patronu. 1 Mart konuşmasında da gelecek 6 yılın hedeflerini açıkladı: Hedef, ABD’yi dengelemek.
İlk tepki olarak ABD ‘gerekli savunma sistemlerine sahip olduğunu’ söyledi. Pentagon sözcüsü “ABD halkı endişe etmesin” dedi. Ayrıca ABD, füze kalkanının Rusya’ya karşı değil, Kuzey Kore, İran gibi ülkelere karşı olduğunu söylemek zorunda kaldı. Rus füzelerini ABD bu kalkanlarla zaten durduramaz. Rusya-ABD arasında füze uçmaya başlarsa, bu bir-iki taneyle kalmaz, toptan nükleer savaş ve dünyanın sonu demek.
Pentagon işin psikolojisinde... Putin’in de hamlesinde psikolojik unsur var: Yeni nükleer füzelerin uçuşunu gösteren animasyon videolarda, bombalar Florida’ya ve Kaliforniya açıklarına yönelmekte. Pekin’e ya da başka yere uçan füze yok. Varsa yoksa Florida: Trump’ın golf başkenti olarak bilinen Florida.
Bu arada Rusya’nın yeni nükleer füzeleri henüz hazır olmayabilir ancak silahlanma ve bu silahların kolayca kullanım ihtimalleri karşısında herkes açısından endişeye yer var. Yeni tür nükleer silahlar caydırmak, korkutmak için değil, her an kullanılmak üzere geliştiriliyor.
Eskiden ‘taktik’ ve ‘stratejik’ nükleer silah ayrımı vardı. Taktik silah, düşük öldürme kapasitesiyle, muharebe içinde, sınırlı alanda kullanılacaktı. Stratejik silah ise hasım ülkeyi yok etmek, taş taş üzerinde bırakmamak içindi. ABD Savunma Bakanı Mattis son konuşmalarından birinde ‘taktik nükleer silah diye bir şey yoktur’ dedi. Yani bir yerde nükleer silah kullanılırsa, o iş orada kalmaz, tırmanır, hatta kontrolden çıkar- demeye getirdi. Durum riskli. Herkes yüksek sesle konuşup, elini tetikte tutuyor.
Putin’in limitsiz menzilli füzesi Sarmat
Putin’in ekonomisi
Rusya’nın ağır silahlanma yarışına girecek parası var mı? Pek olmadığı söyleniyor. Amerikalı analistler ağır bir silahlanma yarışına girmesi halinde, Rusya’nın hayat standartlarının daha da düşeceğini savunmaktalar.
Putin 6 yıl önceki seçim kampanyasında yatırım harcamalarını, verimliliği yükselteceğini duyurmuştu. Hedefin az gerisinde kaldı. Konut faizini %2.5’ta tutmayı hedeflemişti, faiz %9.75.
Devlet maaşlarını yükseltti, ancak hedefin %10’un altında kaldı. Doğum oranını ve ortalama yaşam süresini yükseltmeyi hedefledi, orada da hedefin altında. Şimdi yine Rus halkının yaşam kalitesini yükseltme sözü verdi. Aynı anda da Rusya’ya uluslararası yaptırım ve baskı artıyor, sermaye ve ürün girişi zorlaşıyor. Üstelik ‘nükleer silah’ konuşan Rusya’ya dış yatırım şimdi daha zor.
Ekim 2017’deki Kral Salman ziyaretinden sonra Rusya, petrol fiyatını yükseltmek için Suudi Arabistan ile yeni işbirliğine girdi. Suudi liderliğindeki OPEC ile Rusya liderliğindeki ‘diğer’ üreticilerinin güç birliği yapıp, üretimi kısıp, varil petrol fiyatını 70 dolara getirme niyetleri var.
İki ülke, ABD’nin ‘kaya petrolü’ ile ucuz ve bol üretim yapıp piyasaları ele geçirmesine karşı koymaya çalışmakta. Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed’in, kendi bütçesi için petrolü 70-80 dolarda tutmaya ihtiyacı var. Rusya da bu fiyata çok sevinir. Ancak bu fiyat, ABD dahil diğer üreticilerin piyasaya daha fazla petrol vermesine ve arzın yükselip, fiyatın düşmesine yol açar. Hem Suudi Arabistan kalıcı olarak ABD’ye ters bir pozisyona girebilir mi? Riyad, Trump’a da çok sayıda vaatte bulundu.
Petrol fiyatına güvenip silahlanmak, ucu belirsiz bir yol. ABD hala Rusya’ya, ‘Milli geliri Kanada’dan az, Nüfusu Kanada’nın dört katı, orta boy bir gerileyen ülke’ diye bakıyor.
Rusya da işte buna müthiş kızıyor.
Her an nükleer silah kullanabilirler
ABD 5 Şubat 2018 Nükleer Strateji Belgesi, hem ABD’nin nükleeri ilk kullanan ülke olmayacağını yazdı, hem de nükleer olmayan bir ağır saldırıya, nükleer bomba ile karşılık verilebileceğini duyurdu.
Yani büyük bir terör saldırısı, siber saldırı, kimyasal-biyolojik saldırıya karşı, ABD atom atabilecek. Bilenler, yeni belgenin malumu ilan olduğunu, bu ihtimalin geçmişte de var olduğunu söylediler. 2010’daki belgede de; aşırı durumlarda, ağır saldırı altında nükleer kullanırız- denmişti.
İki tarafın da açıklamaları, nükleer silah kullanmanın ne kadar kolaylaştığını gösteriyor. Düşük güçte, hafif, sınırlı, taktik vs diyerek nükleeri top mermisi gibi gösterip kolayca kullanma yolları bu şekilde açılıyor.
Kullanılan silah çeşitliliği, kolay tırmanma yolunu da açıyor. Nükleer stratejide en büyük soru: Gelen saldırı nedir, karşılığında ne yapacağız? sorusudur. Göze göz, dişe diş mi, yoksa göze karşılık kelle almak mı? Kelle almaya başlayınca da taş taş üstünde kalmıyor. Boşuna ‘Nükleer savaşı kazanan olmaz’, denmiyor. Ama bu ‘sınırlı, küçük, düşük’ söylemi, sanki bir muharebeyi kazanıp, sonra ham-hum-şaralop ile savaşı kazanmanın yollarının düşünüldüğünü gösteriyor. Bunlar hep tehlikeli ve nereye gideceği belli olmayan yollar.
İncirlikte de bulunan B61 bombaları
Nükleer İncirlik’in güvenliğini kim bozdu?
ABD’nin nükleer planlarında tabii ki Türkiye de var. İncirlik’te yıllardır tutulan, uçaklardan atılan ‘taktik’ B61 bombaları yeni ABD planı uyarınca modernleştirilecek.
Modernleştirme faturası 10 milyar dolar. Bu bombaların üzerlerindeki düğmeyi çevirerek, patlayıcı etkilerini yükseltmek ya da düşürmek mümkün.
ABD’de 310 adet, Avrupa’da 150 adet B61 var. Türkiye’de 50 küsur bomba olduğu tahmin ediliyor. Diğerleri İtalya, Belçika, Hollanda ve Almanya’da.
Esas plan, bu bombaların Rusya’ya karşı NATO’nun onayıyla evsahibi ülke uçaklarına yüklenmesi ve hedeflere bırakılması idi. Şimdi ‘Amerikalı olmayan pilotlara ABD Başkanı emir verip de Rusya’ya saldırı mı başlatacak?’ sorusu soruluyor.
Aynı kapsamda ‘Ayyy, İncirlik güvensiz’ lafı var. İncirlik güvensiz hale geldiyse, 15 Temmuz ihanetinde kullanılmasına ‘Stratejik Müttefik’ izin verdiği içindir.