Gece görevi yapan polisler, Ankara/Ulus’taki bir pavyonda, birinin taşkınlık yaptığını, ileri geri konuştuğunu istihbar ediyor... Gittiklerinde, adamın yüzü
‘tanıdık’ geliyor polislere; derdest edip Emniyet Genel Müdürlüğü’ne getirdiklerinde
“Evet, Yeşil bu” tanısı konuluyor... Yıl 1995... 28 Şubat’a (1997) doğru hızla yol alınan ortamdayız. O sırada Jandarma’nın başında bulunan geçmişin MİT Müsteşarı
Org. Teoman Koman, kendisine yöneltilen ısrarlı sorular üzerine,
“Onu bölgede tanımayan yoktur” demiştir
‘Yeşil’ kodadlı
Mahmut Yıldırım için... Olayı dönemin Ankara Emniyet Müdürü
Orhan Taşanlar’dan bizzat dinlediğimde gözlerimin faltaşı gibi açıldığının tanıkları var...
Taşanlar,
“Ramazan ayıydı ve iftar için eve gittiğim her akşam, daha iki lokma yemeden, bir yerlerden bomba patladığı haberi geliyordu. Bir, iki, üç... İstihbaratımız, ‘Yeşil’in işi’ demekteydi bombalar için... ‘Bulun, getirin şunu’ talimatını verdim” diye anlatmıştı
Yeşil’in yakalanışını... Polislerin konuşturmadan önce
Yeşil’i hayli hırpaladığı biliniyor. Sorguda polisler
‘Yeşil’ olduğunu bilmiyormuş gibi davranmış, ifadesini de öyle almışlar; bildikleri halde... Sonra da, hemen her cümlesinde adını geçirdiği MİT’e teslim etmişler... MİT adına kendisini teslim alan
Mehmet Eymür “Perişan haldeydi” diyor
Yeşil’in o günkü durumunu anlatırken... Bölgede çok sayıda yargısız infazın sahibi ve faili meçhul cinayetin faili
Mahmut Yıldırım’ı ardından MİT’te sorgulamışlar... Sorgusunda, adamın elinde
‘aynı anda 100 yerde birden patlama yapılmasını sağlayacak gelişmiş bir elektronik düzen ile patlayıcı maddeler ve çeşitli silâhlar’ bulunduğunu öğrenmişler...
Eymür, konuyu ele aldığım ilk
yazımdan sonra,
“Bu malzemenin Emniyet istihbarat dairesince verildiğini daha sonra o tarihte o dairenin başkanı olan Emin Aslan’la vâki telefon konuşmamızda öğrendim” bilgisini verecekti.
Mehmet Eymür Ankara’da patlayan bombaların, önce değil pavyonda yakalanmasından sonra,
Orhan Taşanlar’ı zor durumda bırakmak için
Yeşil tarafından
‘planlandığı’ bilgisini de
aktarmıştı bana... Ülkenin bütün istihbarat örgütüyle irtibatlı bir adam... İrtibatlı olduğu bir kurum da
Jandarma. Sorgusunda,
“Ben Jandarma’nın sosyal tesislerinde kalıyorum. (..) Kalmam için en güzel yer Jandarma; öyle girip almazlar, güvenliği süper...” diye anlatmış ilişkisini; temasta olduğu rütbeli bazı şahısların isimlerini de vererek... Ciddi biçimde sorgulamışlar
Yeşil’i; o da yıllar boyu işlediği cinayetleri tafsilatıyla anlatmış; anlattıklarını
Eymür’ün ABD ikameti sırasında birçok belge ve bilgiyi yayımladığı
‘ATİN’ internet sitesinde
okumuştuk. 1994 yılı sonlarından itibaren MİT’in
Yeşil’i çeşitli
‘işlerde’ görevlendirdiğini bir zamanlar örgütün
‘2 numaralı’ koltuğunda oturan
Eymür yazmıştı.
“O tarihlerde Yeşil’e milli menfaatler doğrultusundaki bazı yurtdışı faaliyetlerde görev vermiştik” diyen de o... Bakmışlar işe yarıyor, iyi bir haber kaynağı, ayrıca
“Ankara’dan ve suçtan uzak tutulması gereken” de bir tip... Bölgede görevlendirmişler... Görevlendiriş, o görevlendiriş...
‘Bölgede’ yaptıklarıyla ülkenin dört bir tarafında tanınır hale geliverdi
Yeşil...
“Nereden çıktı şimdi Yeşil işi?” diye söyleneniniz varsa, gazete okumuyor demektir.
Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı bölgedeki faili meçhul cinayetleri aydınlatmaya çalışırken
Yeşil’le irtibat konusunda MİT’e de sorular yöneltmiş. Aldığı cevap şu:
“Yeşil bizim resmi elemanımız değildi; kendisini sadece birkaç olayda kullandık...” Önceki gün gazeteler verdi bu
haberi... İyi bir başlangıç bu cevap, ama tablonun bütününü sağlamıyor.
‘Yeşil’ kodadlı kişinin hangi kurum veya örgüt adına neler yaptığını, nasıl görevler üstlendiğini öğrenmek aslında o kadar zor değil... Evet, anladınız. Kendisinin önce Emniyet’te sonra MİT’te sorgulandığı sırada anlattıkları tablonun büyük bölümünü görmeyi sağlayabilir. Özellikle de şimdiye kadar kimsenin ayrıntılarını bilmediği Emniyet’teki ifadesi... Bakalım Savcılık sorgu tutanakların peşine de düşecek mi?