"Not indirimi ille de gerekirdi” denemez. Ama “indirmek için sebep yok” demek de zor. Çıkış yolu yapısal reformları hızlandırmak. Aksi halde kendimizi kandırmaya devam eder, gerçeklerle karşılaşınca üst akıla sığınmaktan başka çaresi olmayan zavallılar olarak yaşar gideriz.”
Sözün sahibi Karar gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan.
“Üst akıl diyorsunuz ama gerçekten üst akıl olsaydı Moody’s herhalde not düşürürdü” dedikten kısa süre sonra Türkiye’yi yatırım yapılabilir ülkeler klasmanından çıkaran kredi derecelendirme kuruluşunun kararının ardından bu satırlara imzasını attı.
Derdim Etyen Mahçupyan’a laf yetiştirmek ya da onun meşhur “dipnot”una malzeme olmak elbette değil.
Zamanında ekranlarda program yaptığımız, o dönem gerçeklerden kopmayan görüşlerine itibar ettiğim, Entel Namusuna halel getirmeyecek yorumlarını, sadece yorumlarını değil eleştirilerini de kabul ettiğim bir isimdi.
Ancak ne olduysa (maalesef) bir Hasan Cemal, bir Cengiz Çandar oluverdi Etyen Mahçupyan. “Benim doğrularımı eleştiremezsiniz” havasına bürünüp kendine yakışmayan hakaretleri yazılarına süs olarak kullanmaya başladı.
Oysa eleştirdiği zaman bile hakkaniyetini kaybetmez muhalif olmak adına kimseye zavallı demez, bildiğini üslubunca söylerdi bir zamanlar.
Dönelim yazıya. “Zavallı olarak yaşar gideriz” cümlesinin çoğul ekine takılmayın. Kendisinin inanmadığı ama tüm işaretlerin onu gösterdiği “üst akla” inananlar için kullanıyor “zavallı” kelimesini.
Bir nevi Ertuğrul Özkök rolüne soyunuyor Mahçupyan.
“Ele avuca sığmayan bir üst akıl arama uğruna helak olanların Moody’s kararına sevincini sempati ile karşılamalıyız” cümlesindeki kibir ifadesi elbette kimsenin gözünden kaçmıyor zaten.
Oysa yine yazısında kendiyle çelişmemek uğruna bir üst aklın varlığını kabul etmek zorunda kalmanın dayanılmaz ağırlığını hakaretamiz cümlelerle hafifletmeye çalışıyor.
Bunu yaparken de kelime oyunları yapmaktan geri durmuyor. “Anlaşılan Türkiye ne yaparsa yapsın Moody’s not düşürmemeli. Tabi eğer bizle ilgili her olumlu kararın “nesnel” her olumsuz kararın ise “siyasi” olduğunu sanacak kadar düşünmeyi bir yana bırakmışsanız” diyerek aslında olmayan bir yargıyı varmış gibi gösterip içine düştüğü girdaptan kurtulmayı amaçlıyor.
Bunu yaparken de cevabını kendisinin de bildiği bir soru soruyor? Diyor ki Mahçupyan “Darbe haftası Moody’s şirketinin not düşürmemesi siyasi değil miydi?”
Bu tuzak sorunun cevabını kendisi yazmamış ama işaret ettiği “uzmanlar” çok önceden cevapladı zaten. Ki bu uzmanlardan biri de Moody’s ta kendisi. İlk açıklamasında analiz için zamana ihtiyacı olduğunu söyleyen şirketin rakibi Standart&Poor’s gibi Moody’s darbe haftası not vermenin mümkün olmadığını biliyor, bunun saçmalamaktan öte bir şey olmayacağının farkında olarak darbe sıcaklığının geçmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Oysa temel soru şu. İki gün önce “Türkiye 15 Temmuz’un şokunu atlattı” diyen “Türkiye ekonomisi iyi yolda” yorumu yapan Moody’s neden iki gün sonra tam tersi karar verdi? Bunun altında bir çapanoğlu arayanlar neden zavallı oluyor? “Dipnot”una malzeme olmak adına cevap bekliyorum.