Geride bıraktığımız pazar günü oynanan F.Bahçe-Beşiktaş derbisi geride kaldı ama biz hala futbol yerine başka şeyleri tartışıyoruz..
Emre ile Biliç arasında yaşanan olaylar iki büyük camiayı bir kez daha karşı karşıya getirdi. Ben bu olayı her iki kulüp açısından değerlendirdiğimde ortaya şu gerçek çıkıyor..
Emre de, Biliç de haksız...
Maç içerisinde bu ikili arasındaki gerilim başladığında maçın hakemi Fırat Aydınus’un her ikisini de atması gerekirdi.. Eğer söylendiği gibi saha içerisinde karşılıklı küfürleşme olmuşsa Aydınus’un derhal Emre’ye kırmızı kartını çıkarması gerekirdi. Tabi olayın diğer kahramanı Biliç’i de tribüne yollaması.. O zaman bu konuşmalar, tartışmalar yaşanmayacaktı...
Bunların ikisinin de ilk vukuatı değil. Emre de artık belirli bir yaşa geldi. Böyle olaylardan uzaklaşacağına hala olayların içinde baş aktörü oynuyor.
Yeter artık Emre.. Zamanı geldi de geçiyor bile.. Sen çık futbolunu oyna, kaptanlığını yap.. Senin takıma örnek olman lazım. Futbolda agresifliği bir noktaya kadar kabul edebilirim. Ama sürekli olarak rakiple uğraşmak, kavga etmek, gerginliği artırmak takıma fayda sağlamaz..
Beşiktaş Teknik Direktörü Biliç’in de rakip takımın futbolcusuyla böylesine saha kenarından müdahil olmasını onun da teknik adamlığına yakıştıramıyorum. Üstelik bu ilk de değil. Hırvat teknik adam hemen hemen her maçta dördüncü hakemle, yan hakemle boğuşup duruyor..
Deneyimli bir teknik adam saha içerisinde ne kendi futbolcusuyla ne de rakip takımın oyuncusuyla bu şekilde muhatap olmaz. Eğer Emre orada sana bir şey söylüyorsa, bir teknik adam olarak senin görevin karşılık vermek değil onu yatıştırmak olmalı. Çünkü sen yönetici pozisyonundasın..
Yine söylüyorum... Bu olayı bu noktalara taşıyan isim aslında Fırat Aydınus’tur.. “Görmedim.. Duymadım” diyerek bu işten kurtulamazsın.. Sen hakemsin, olaylar gözünün önünde oluyor. Göreceksin de, duyacaksın da..