Uzaklardan arayan bir dostum, “Sizinkiler internete sansür koymuş, öyle mi?” diye sordu ve ekledi: “Neden böyle doğrudan yollarla kendilerini gözden düşürmek yerine, bizimkiler gibi dolaylı yollardan aynı sonucu almalarını tavsiye etmiyorsun?”
Doğrudan yapılınca ‘sansürcü Türkiye’ oluyorsun, dolaylı yollardan aynı sonucu alınca ‘demokrat ABD’ veya ‘demokrat İsrail’...
Akıllı telefon kullanıcıları arasında saflar da var. Telefonu akıllı, kullanıcısı saf... Akıllı telefonlar bazı akıllılara saf kullanıcıların saklamayı arzu edeceği bilgileri de sağlayabiliyor...
Umarım siz onlardan değilsinizdir.
Yakın bir arkadaşım, “Herkesin telefon numarasını bilen ve adres defterinde kaydı olmasa da arayanın kim olduğunu ekrana yazan bir program keşfettim” dediğinde önce aklım duracak gibi oldu. Her türlü işlevine alışkınım, ama akıllı telefonun aynı zamanda keramet sahibi olabileceği kavrayışımın ötesinde bir olay...
“Nasıl?” dediğimde programı açtı gösterdi: ‘CIA’ adını taşıyan bir program bu; herhalde kanı kıpırdatmak için bu adı uygun görmüş kâşifleri... Cihaza yükleyince o andan itibaren arayan herkesin telefon numarasını ekrana getiriyormuş...
“Herkesin dediysem, onda dokuzu anla” dedi arkadaşım...
“Eyvah” âvazım kimbilir nerelerden duyulmuştur. Haykırmamın sebebi, arkadaşımın adres defterinde bulunan cep numaramın hiç istemeyeceğim kişilerin —belki örgütlerin, hatta devletlerin— eline geçmesi ihtimali...
İlk soruma “Evet” cevabı alınca endişem doğrulandı. Yüklediğinizde, program, sizden derhal adres defterinizdeki bilgilere ulaşma izni istiyormuş... Programı yükleyenlerin ulaşılan adres defteri kayıtları bir havuzda toplanıyor ve o havuzun hacmi büyüdükçe daha fazla telefon numarası bilir hale geliyor program...
Tabii, programı icat edip ‘Apple Store’a koyanlar da bütün dünyanın telefon numaralarını öğrenmiş oluyorlar...
Başbakan Tayyip Erdoğan’da Angela Merkel’in, Merkel’de Erdoğan’ın cep telefon numaraları var mıdır, bilemem; ama ‘CIA’ programcılarında her ikisinin adına kaç cihaz varsa hepsinin kaydı olduğuna eminim... İkisinin saf dostları sayesinde...
2001 yılında yaşanan ‘11 Eylül’ uğursuz eylemleri sonrasında araştırmalar yürütürken çok dehşetengiz bir gerçekle karşılaşmıştım: Dünyanın 100’den fazla ülkesinde faal cep telefonu şirketlerinin müşterilerine gönderdiği faturalar tek bir ülkeye ihale edilmiş: İsrail’e... İsrail’in bu alanda uzmanlaşmış üç firması (Comvers, Amdocs, Infosys) var. Cep telefonu şirketlerimiz ay sonunda fatura çıkarma ve kısa mesaj yollama işini onlara ihale etmiş...
Yazmıştım, hatırlamışsınızdır.
Hani, bir yabancı ülkeye gittiğinizde, ‘Hoşgeldiniz’ diyen mesajlar alıyorsunuz ya, servis sunan şirketinizden, işte o mesajları aslında İsrail’deki firma gönderiyor...
Tabii, fatura hazırlayabilir ve mesaj gönderebilir olmayı, bilgilerinize erişim imkânı verilmesiyle sağlıyor o firmalar...
“Çok şükür ben CIA programı yüklemedim” diye rahatlamayın. Hani, bazen canınız biriyle mahrem konuşmak isteyince başvurduğunuz ‘Viber’ var ya, işte o da sizin ülkenize ait değil; daha doğrusu o da İsrail menşeli bir program...
Viber, yükler yüklemez sizden ne talep ediyor, hatırladınız mı? Evet, adres defterinize erişim izni...
Geçmiş olsun, o zaman...
Ruslar dinleyip YouTube’a koymuşlar: Hanımefendi görünümlü Amerikan dışişleri bakan yardımcısı Victoria Nuland, ülkesinin Kiev büyükelçisiyle telefonda küfürlü konuşmuş Avrupa Birliği hakkında... ABD’nin desteklediği Ukraynalı muhalif için, “O en sadık köpek, ama tecrübesiz” de demiş Nuland Hanım... Dün özür diledi.
İyi de Ruslar nasıl dinlemişler acaba Amerikalı’yı?
Dostumun, “Neden yasa çıkarıp ‘sansürcü’ damgası yemeyi göze alıyor sizinkiler?” sorusu bence anlamlı.
Amerikalılar NSA vasıtasıyla hem kendi vatandaşlarını hem bütün dünyayı dinliyor, internet kullananları sektirmeden izliyor, ama ‘interneti sansürsüz ülkeler’ listesinde en başta o yer alıyor...
Dostumla konuşmamı birileri dinlemişse, çevirisini yaptırıp gecikmeden yetkililere ulaştırsa memnun olurum...