Ülkemizde spontan olarak gelişen bir başkaldırı bize oldukça pahalıya mal olmuşa benziyor.
Devlet ve şahıs mallarına verilen zararlar, bu yılki milli gelirimizi asgari olarak %10 olarak geriletmiş durumda. Bu yıl %4 büyümeyi yakalar mıyız derken al sana eksi %6. Tabii ki yılsonunda bulunacak büyüme rakamı kırılan dökülen, yıkılanı içine almayacağı için yine artı bir oran elde edilebilir. Esas kayıp net milli gelir kaybında görülecek. Zaten ne zaman ülke “depar”a kalkacak olsa iç ve dış güçler sade vatandaşları veya orduyu sokağa döker ve “depar”a kalkma yarıda kalır.
Geçtiğimiz hafta içinde düştüğümüz çıkmazdan ancak sağduyulu bir düşünce ile kurtuluruz kanaatindeyim. Kendi kendimize şu soruları sorabilir miyiz;
1-Neyi protesto ediyoruz?
2-Demokratik bir idare tarzında Vandalizmin yeri var mı?
3- Devlete ve insanımıza verilen zararı kim karşılayacak?
Bu soruları soran kişi sokağa çıksa bile vandalizmin önüne geçecek şekilde hareket eder. Yapılan vandalizm olaylarının arkasında taksim meydanında bulunan on beş ağacın kesilmesi olayı yok. Mevcut şartlarda hükümete kızan kişilerin bir araya gelmesi ve fısıltı gazetesinin iyi çalıştırılması baş etken. Öyle anlaşılıyor ki, yayın organlarının üst yönetiminde olan 68 kuşağının hızlı solcuları işi iyi tezgâhladılar ve halk masumane bir davranışla kendini vandalizm içinde bulmuştur.
Taksim olaylarının sorumlularından bir grup Sayın Arınç ile görüştü. Sarı sendika benzetmesi paralelinde sarı odanın genel sekreteri sözcü olmuş. Oda benden her yıl asgari iki defa kanun gücü ile aidat alıyor ama bana hiçbir şekilde hizmet sunumunda bulunmuyor. Bu oda sivil toplum kuruluşu olamaz. Zaten adam “ patrona Halil” özentisi içinde hükümete verilen ültimatomu okudu. 7 maddelik ültimatomda Taksimle ilgili bir madde var gerisi aşırı solun anti demokratik talepleri. Adamın “ben buradayım bu isteklerimizi yapmaz isen” şeklinde şantajı da var.
Bana göre bu kazan kaldıranların bir tek hedefi var, Recep Tayyip Erdoğan gitsin. Eee nasıl gidecek, erken seçim neden istenmiyor? Çünkü biliyor ki mevcut iktidarda halkın desteği var. Ana muhalefet partisi patinajda. Ülkemiz yatırım yapılabilir notu almış bundan endişelenen kesimler ülkeyi tutamayız, iyisi mi biz bu günden kazan kaldıralım diyor. Maksat toplumun gayri memnun kesimlerinin harekete geçirilmesi ve bu yolla başbakanın görevden uzaklaştırılması.
İşin özü Siyasilere, yargıya ve hükümete kızanlar bir olup 11 ağacı bahane ederek isyan etmişlerdir.
Vergilerimizle alınan devlet malları ve vatandaşların sermayesi ile oluşturulmuş işletmelerin genelde vergi vermeyenler tarafından tahrip edilmesi ne acı. Hükümetin görevi vandalizm de bulunanları tespit edip yargıya teslim etmektir. Ülke olarak kaybettik, aklımızı başımıza toplayalım, provokatörlerin maşası durumuna düşmeyelim.