Geçmişin şanlı sayfalarının orada kalmış olması kadar insanı yaralayan bir durum olamaz. Bugün maalesef bu acı durumu iliklerimize kadar yaşıyoruz.
Ancak temeli atılan ve gittikçe büyüyen çalışmalar da geleceğe umutla bakmamız adına bize bir ışık tutmaktadır.
Yaklaşık yüz yıl önce çekilen bir fotoğraf "Dünyanın En Zeki Fotoğrafı" olarak biliniyor. Bu fotoğraf 1927 yılında düzenlenen 5. Solvay Konferansı'nda çekilmiş. Tarihte düzenlenen ilk fizik konferansı olarak bilinen Solvay Konferansı'nın birincisi, 1911 yılında Brüksel'de toplanır. Bu tarihten itibaren her üç yılda bir düzenlenen Solvay Konferansları hem fizik hem kimya alanlarında çözümlenememiş konuları ele alır. Solvay Konferansları'nın en ünlüsü; modern dünyadaki en önemli fizikçilerin, yeni formüle edilen kuantum teorisini tartıştığı, 1927'de düzenlenen 5. Solvay Konferansı'dır. Bu konferansta kimler yoktur ki...
Albert Einstein, Niels Bohr, Erwin Schrödinger, Karl Werner Heisenberg, Max Planck, Marie Curie, Charles Thomson Rees Wilson, Wolfgang Pauli...
Bugün, bu insanların yapmış olduğu buluş ve teorilerin günümüz dünyasının temellerini oluşturduğuna dair yaygın bir kanaat vardır. Hala ders kitaplarında bu bilim insanlarının formülleri anlatılıyor.
Görünen o ki önümüzdeki yıllarda da bu insanları konuşmaya devam edeceğiz.
Bu tablo içerisinde üzücü olduğunu düşündüğümüz, "Dünyanın en zeki fotoğrafı" olarak bilinen bu karede bir Müslüman bilim adamının yer alamayışıdır.
Bilimin gelişmesine en çok katkıyı yapmış olan İslam medeniyetinin bir temsilcisinin bugün bu karede bulunmaması gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur.
Endülüs'te milyonlarca kitabın yazarlarının ve Bağdat Kütüphanesi'nde milyonlarca eserin müelliflerinin torunlarının bugün bilim alanında esamisinin okunmaması çok acı bir gerçektir.
Nobel Ödüllü Fizikçi Pierre Curie'nin "Müslüman Endülüs'ten bize 30 kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Şayet yakılan bir milyon kitabın yarısı kalsaydı çoktan uzayda galaksiler arasında geziyor olacaktık." sözü bugün bizim yüzümüze adeta bir tokat gibi çarpıyor.
Toplum ve ümmet olarak bu büyük boşluğu doldurmanın zamanı geldi de geçiyor. Geçmişin bahanelerine sığınmanın bir faydası yok.
Önemli olan bugün ne yapabileceğimizdir.
Eğer bugünlerde çekilecek dünyanın en zeki insanları fotoğrafına bir Müslüman bilim adamı giremeyecekse bir yerlerde yanlış yapıyoruz demektir.
Geçtiğimiz günlerde düzenlenen TeknoFest, bu alanda çok büyük bir eksiği dolduruyor.
Ülkemizin en zeki beyinlerinin katılım gösterdiği bu etkinlik gelecek adına bizi ümitlendiriyor.
Bugün bu organizasyon sayesinde ekilen tohumların yarın çok daha büyük zekâların ortaya çıkmasını sağlayacağına inanıyoruz.
Teknofest'in İslam dünyasını kapsayacak şekilde kurgulanarak yapılmış olması Müslümanları teyakkuza geçirmeye vesile olacaktır.
Böylelikle belki de çağları aydınlatan Müslümanlar olarak bilinen; trigonometriyi bulan Battani'yi, ilk diferansiyel kitabını yazan Sabit bin Kura'yı, ilk defa dünyanın döndüğünü keşfeden Biruni'yi, sibernetiği ilk kuran İsmail-El Cezeri'yi, sesin fiziki açıklamasını ilk yapan Farabi'yi, ilk uçağı yapan Ebu Firnas'ı, yer çekimini ilk bulan Razi'yi, atomun parçalanabileceğini ilk bulan Cabir bin Hayyan'ı, sıfırı ilk kullanan Harezmî'yi, sosyolojinin kurucusu İbn Haldun'u ve daha nice bilim insanlarının zekâlarını ve ilimlerini etüt edebilme, eğitim müfredatının değişmezi haline getirebilme fırsatı oluşturulacaktır.
En önemlisi de ilham kaynağımız olan isimler önderliğinde yeni icatlar, yeni hizmetler doğacaktır.
Tıpkı Bayraktar ailesinin yüz yıllar boyu tarihe geçecek hizmetleri gibi.
Bu organizasyonlar vesilesiyle kadim kültür ve sanat değerlerimiz de arzı endam ederek inşa edilen bu güzellikleri süsleyecektir.