İngiltere Başbakanı Türkiye’de nasıl bir demokrasi istediklerini açıklamış.
Gözlerimiz yaşardı okurken...
“Türkiye’de Batı eğilimli bir demokrasi istiyoruz” demiş hazret!
Merdi kipti gibiler billahi.
Avrupa Birliği kendi içinde çöküyor.
Kendi iç problemleri dolayısıyla birbirlerine girmiş bulunuyor.
Avrupa Birliği’nin bir geleceği yok.
Şimdi kalkmışlar Türkiye üzerinden iç politikalarını inşa etmeye çalışıyorlar.
Sadece iç politikalarını değil, dış politikalarını da Erdoğan liderliğindeki Türkiye üzerinden biçimlendirmeye çalışıyorlar.
Bütün dertleri Erdoğan liderliği.
Buradan açık açık söylüyorum: Batı’daki İslamofobia artık Erdoğanfobizme dönüşmüş durumda.
Başka bir deyişle, Erdoğanfobizm Batı’daki İslamofobizmin yeni yüzü, yeni ifade biçimi.
Bu şimdilik bahsi diğer.
***
Sahi Batı eğilimli demokrasi ne demek?
Daha doğrusu demokrasi ne demek?
Demokrasi Batı’nın bir ihraç ürünü müdür?
Demokrasi Batı’nın değerlerini başka toplumlara taşıyan bir aparat mıdır?
Demokrasi her yerde aynı biçimde uygulanan bir idare biçimi midir?
Londra’daki demokrasi ile Fransa’daki bir mi?
Fransız Cumhuriyetçiliği ile İngiliz Demokrasisinin birbirinin tıpkısının aynısı olduğunu söylemek akla ziyan olur.
Batı siyaset biliminde Cumhuriyetçilik ile Demokrasinin bizatihi kendilerinin bile birbirinin aynı olmadığı söylene dururken, Batı’daki demokratik idarelerin birbirinin tıpkısının aynısı olduğunu iddia etmek de zaten mümkün değil.
Fransa’da da Cumhuriyetçilikle birlikte demokrasi var elbet.
Ama Fransa’da monarşizmi temsil makamında bir kral veya kraliçe yok.
İngiltere’nin demokrasisi monarşiyi dışlayan bir demokrasi değil.
Fransa’nın laikçiliği ile İngiltere’nin sekülerliği de farklı.
Bununla bağlantılı olarak Fransa’daki din-devlet-siyaset ilişkisi ile İngiltere’deki birbirinden tamamen farklı.
Avrupa ülkelerinin yönetim biçimleri de birbirinden farklı.
Kimisi üniter, kimisi eyalet sistemiyle yönetiliyor.
Meclisleri de tek tip değil.
Kimisinde çift meclis var. İngiltere’de olduğu gibi.
Kimisi de tek meclisli.
Şimdi hangisine Batı eğilimli demokrasi diyeceğiz?
Herhangi bir ülkenin kendi demokratik tecrübesini bir başka ülkeye dayatması, daha açık bir deyimle bu zihinsel dayatmanın kendisi demokrasiyle bağdaşır mı?
İngiltere Başbakanının ağzından çıkanı kulakları duymuyorsa duysun.
Bu kibri ve küstahlığı hem demokrasinin kendisine aykırıdır, hem de insanlık anlayışına...
Türkiye bu yukardancı ve dayatmacı anlayışa asla sessiz kalmaz.
Haddini aşanlara da haddini bildirir, biline...
***
Türkiye’deki demokrasiye laf söyleyenler kendilerine baksınlar.
Kendilerindeki derin devlet gerçekliği Türkiye’de yok artık.
Bakmayın siz demokratlık iddialarına, hele o ülkelerin milli çıkarlarını tehdit eden bir yerde durun da göreyim sizi.
Bakın başınıza neler getiriyorlar neler!
Bakmayın siz o farklılık ve çoğulculuk edebiyatı yapan sözde demokrat ülkelere, öylesine Batı eksenlidirler ki Batı’nın değerlerini benimsememiş hiçbir topluluğu kendilerinin eşiti olarak görmezler.
Teoride, “Öteki benim eşitimdir” deyip durduklarına bakmayın siz, gerçekte kendilerine benzememekte direnen veya kendisi gibi kalmayı amaçlayan herkese karşı acayip derece baskıcı ve asimilasyoncudurlar.
“Entegrasyon”dan anladıkları şey gerçekte asimilasyondur.
Terör örgütlerine sözde karşı çıktıklarına da bakmayın siz, işlerine geldiği sürece terör örgütlerinin arkasında dururlar.
Terör örgütlerinden bazılarını kendi çıkarları için başka ülkelere karşı kullanmakta hiçbir sakınca görmezler.
DAEŞ’e karşı PKK’ya arka çıktıkları gibi.
***
Türkiye’nin demokrasisini sorgulayan o haddini bilmezlere şunu soruyorum:
DAEŞ’in bir partisinin kendi parlamentonuzda olmasına izin verir misiniz?
Sizin ülkenize karşı ülke düşmanlarınız tarafından lejyoner olarak kullanılan teröristlere karşı ne yaparsınız?
Meclisinizdeki parlamenterlerden biri kalkıp DAEŞ terörizmini savunsa tavrınız ne olur?
Bugün bir tek AB ülkesinde DAEŞ’in partisi yok.
Olmasına da izin vermezler asla.
Ama bizde terör örgütünün partisi var.
Kim daha çok demokrat acaba?