Bu özel günde evlatları, eşleri ve sevdiklerinin acısını yüreklerine gömen Uludereli annelerin sesine kulak vermek istiyorum.
Dile kolay, çoğu çocuk yaşta, 34 vatandaşımızın hayatını kaybettiği facianın üzerinden tam 139 gün geçti.
Olay birkaç koldan araştırılıyor, soruşturuluyor. Malum, Uludere olayını araştırmak üzere Meclis’te bir komisyon kuruldu. Bir de özel yetkili savcılıkça yürütülen soruşturma var. Genelkurmay ve İçişleri’nin yürüttüğü idari soruşturmalar ayrı...
Gönül ister ki, olayın üzerindeki sis perdesi bir an önce kaldırılsın, gerçekler gün ışığına çıkarılsın. Kabul etmek gerekir, bürokratik vesayet hala etkin, kalıntıları kabus gibi gerçeklerin üzerine çöküyor.
Ama nafile...
Herhangi bir siyasi mülahazaya girmeden hakkını teslim edelim; bugün Türkiye’de derin yapılar, cuntacı taife ve şer odaklarıyla mücadelede tarih yazılıyor.
Eksikler, yanlışlar, yol kazaları yok mu elbette var. Burada esas olan samimiyettir, inançtır, kararlılıktır.
Doğruya ulaşma adına yanlışı söyleyelim, hatta gür sesle haykırarak söyleyelim. Ancak ideolojik ve sair gerekçelerle önyargılarımıza esir düşüp her hadiseyi siyasi iktidarı dövme, hırpalama ve siyasi rant devşirme aracı olarak görmeyelim.
Daha dün sokağındaki jandarma karakolunun önünden geçmeye korkanların, bugün ellerinde oyuncak tanklarla demokrasi havarisi kesilmesi komik kaçsa da bunu sivilleşmenin güçlü rüzgarına borçlu olduklarının farkında değiller.
Ya da güç zehirlenmesi yaşıyorlar.
Akvaryum demokratlarını bir kenara bırakıp şunu söylemeliyim; yarın bu mücadelede bir eksen kayması veya rota sapması olursa cesaretle karşısına dikileceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Çünkü temel referans noktamız, toplumun vicdanıdır. Biliyoruz ki, Uludere kapatılırsa toplumun vicdanı kanar.
Biraz sabır...
İçişleri Bakanlığı, incelemesini tamamladı, 230 sayfalık raporunu Meclis’e gönderdi. Raporda Şırnak valililiğine bağlı istihbarat ve güvenlik birimleriyle ilgili üç soruya cevap aranmış: İhmal, kasıt veya kusur var mı?
Rapora göre, valiliğe bağlı çalışan istihbarat ve güvenlik birimlerinin Uludere’de ihmali, kastı ve kusurunun olmadığı belirtiliyor.
Komisyonda raporun yanı sıra özel görüşmelere ait bilgi notları var. Hepsini derlediğimizde ortaya şu tablo çıkıyor:
1-Olay günü saat 17.25’den itibaren heron görüntüleri vermeye başlıyor.
2-Saat 18.00’den itibaren hava sahası uçuşa kapatılıyor ve istihbarat paylaşımı kesiliyor.
3-İlk bomba saat 21.40’da atılıyor.
4-Hava sahası uçuşa kapatıldıktan sonra yerel güvenlik birimleriyle harekat birimi arasında iletişim kesiliyor.
5-Kaçakçı gurubu olay yerinde yaklaşık 40 dakika bekliyor.
6-Olay yerine en yakın askeri birlik 5-6 kilometre mesafede.
Bu ipuçlarını bir araya getirdiğimizde ise rahatlıkla şu yorumu yapabiliriz; harekat ve yerel güvenlik birimleri arasında koordinasyon olsa, 40 dakika aynı noktada bekleyen ve askeri birliğe hayli uzakta bulunan grubun terörist mi kaçakçı mı olduğu rahatlıkla anlaşılabilir, operasyon olmazdı.
Malum, 1997’de 28 Şubat sürecinde emniyeti alternatif güç olarak gören TSK, bölgede yetkiyi jandarmadan alıp kara kuvvetlerine devretmişti. Bu yapı hala varlığını sürdürüyor.
Zira, İçişleri’nin raporunda Şırnak Valiliğinin olayda kusur, kasıt veya ihmalinin olmadığı belirtilirken, adres olarak “üst komutanlıkların” gösterilmesi dikkat çekicidir. Bu rapora göre, gerçeğe ulaşmak için üst komutanlıklar mutlaka sorgulanmalı...
Peki kim bunlar?
Açıkça isim verilmiyor, ipuçları 3 birimi işaret ediyor: 1-Genelkurmay Harekat ve Komuta Kontrol Merkezi, 2-İkinci Ordu Komutanlığı, 3-Hava Kuvvetleri Komutanlığı.
Ya Genelkurmay Başkanı?
Raporda yok, yetkililerin kimi komisyon üyelerinin kulağına fısıldadıklarına bakacak olursak, Genelkurmay Başkanı operasyonu çok sonra öğreniyor!
Böyleyse durum daha da vahim...
Genelkurmay Başkanı’ndan emir alma zorunluluğu olduğu halde ondan habersiz operasyon yapılıyorsa iyi niyetten bahsetmek, sorunu sadece yetki karmaşası çerçevesinde ele almak imkansızdır.
Genelkurmay’ın soruna ilişkin yaklaşımı ise henüz açıklığa kavuşturulmadı. Meclise gönderdikleri basit rapor, suya tiritti. Meclis şimdi Genelkurmay’ın savcılığa gönderdiği belgeleri savcılıktan istedi, onları bekliyor.
Bir de sorunun PKK ve yabancı istihbarat boyutu var. Kaçakçı grubun hedef haline getirilmesinde oynadıkları rolü başka bir yazıda anlatırız.
Demokratik açılımın üzerine göktaşı gibi düşen Uludere operasyonu, yakın tarihin en karanlık eylemlerinden biridir. Uludere aydınlatılmadan Kürt meselesi çözülmez.