Muhalefet çevrelerince 'Hükümet her konuda muhalefeti suçluyor' diye bir söylem kullanılıyor. Onlara göre iktidar sürekli muhalefete fatura keserek sorumluluktan kurtulmaya veya gündem çarpıtmaya çalışıyor.
Bu tür söylemlerin tutarlı bir tarafı yok, ama ortada başka bir gerçek var. Muhalefet olup biten her şeyin faturasını işin fail ve sorumlularına değil hükümete yüklemeye çalışıyor.
Suriye, savaş uçağımızı düşürür CHP Esed'i değil Erdoğan'ı suçlar.
DEAŞ Ankara Garı'nda katliam yapar, CHP terör örgütünü değil hükümeti eleştirir.
PKK Gara'da rehineleri katleder, Kılıçdaroğlu terör örgütünü değil Erdoğan'ı sorumlu tutar.
Kim ne yaparsa yapsın suçlanan, eleştirilen, saldırılan, fatura kesilen hükümet veya Erdoğan oluyor.
Teröristlere, eli kanlı örgütlere, Türkiye düşmanı rejimlere laf söyleyemeyenler hedefe Erdoğan'ı koyuyorlar.
Bir süredir bilindiği gibi Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan karşıtlığı üzerinden parti içi meseleleri kapatmaya, siyasi müttefiklerini bir arada tutmaya, siyasi güç devşirmeye çalışıyor.
Yani sadece memleket meselelerinde değil parti meselelerinde de Erdoğan karşıtlığı üzerinden bir çarpıtma hali var.
CHP içinde muhalif sesler çıkar, Kılıçdaroğlu Erdoğan'ı adres gösterir.
CHP'den istifalar yaşanır, Kılıçdaroğlu Erdoğan'ı sorumlu tutar.
Ortada iktidarın her konuda muhalefeti suçladığı değil, muhalefetin her konuda iktidarı suçladığı bir durum var.
CHP Gar katliamında da, Gara katliamında da terör örgütlerini değil iktidarı yerden yere vurmayı tercih etti.
Terör örgütüne laf söylemek yerine Erdoğan'a laf söylemek Kılıçdaroğlu için kaçak güreşmek...
Erdoğan karşıtlığı üzerinden siyasi varlığını korumaya çalışmak CHP lideri için temel strateji...
Aslında Gara hadisesinde PKK'yı değil Erdoğan'ı suçlamak sadece bu stratejinin bir tezahürü değil.
Bunun diğer iki sebebi CHP'nin siyasi dönüşümüyle ve siyasi ittifaklarıyla ilgili.
Daha önceleri de yazdığım gibi CHP Kılıçdaroğlu dönemindemezhepçi ve Kürtçü hizip ve anlayışlarla aşılandı. Partinin siyasi mefkûresi artık klasik CHP çizgisinin PKK'ya yönelik tavırlarını sergileyemiyor.
İkinci sebep de elbette HDP ile yapılan ittifaktır. Bu ittifak seçime endeksli olmaktan öte daha derin işbirliklerini ifade ediyor. ABD'nin, FETÖ'nün, HDP'nin ve CHP'nin Gara tepkilerindeki paralellikler bir rastlantı değildir.
Kılıçdaroğlu'nun Salı günkü söylemleri HDP'ninkilerden daha ileri olmuş; HDP'nin dahi diyemediklerini Kılıçdaroğlu demiştir.
Evlatlarımızı kaçıran, rehin tutan, şehit eden katillere, onların eli kanlı örgütüne, o örgüte destek verenlere laf söylemek yerine devlete ve Cumhurbaşkanına laf söylemek basit bir siyasi tepki olmaktan fazlasıdır.
Güvenlik teşkilatlarımıza yönelik önceki çıkışlardan da gördük ki mesele Erdoğan karşıtlığı şeklinde dile getirilse de devlete ve devlet politikalarına yönelik bir alerji hissedilmektedir.
Milli meselelerdeki tavırları açısından baktığımızda Kılıçdaroğlu sorunu artık CHP sorunu olmaktan öte bir hal almaktadır.