31 Mart 2023 tarihinde İstanbul Platformu'nun Kılıçdaroğlu'nun katılacağı bir iftar vereceği davetini görünce platformun koordinatörü olan büyüğümüze bir mesaj çektim.
Bu büyüğümüz (medyada ismine yer verilmediği için ben de zikretmiyorum) 'Ağabey diyor ki' başlığıyla yayınladığı seri makalelerde ayetler ve hadislerle İslami duyarlılığı sürekli gündemde tutan bir büyüğümüz. Yani dindar bir aksakal..
Fakat siyasi yaklaşım konusunda uzun zamandan beri farklı düşünüyoruz. SP'ye daha yakın duruyor ve AK Parti'yi şiddetli şekilde eleştiriyor.
Benim yöntemim ayrı dünyaların insanlarıyla bile hikmet ve mev'ıze-i hasene ile görüşmektir. Hele ağabey dediğimiz biriyle asla kavga etmek değildir. O yüzden saygıda kusur etmeden siyasi konuları da kendisiyle müzakere ederim.
Yine 'Ağabey diyor ki' serisi bir yazıda insanların yaşlanınca, makam mevkiden uzaklaşınca, dostlarının da azaldığından bahseden bir makale yayınladı.
Bunun üzerine sıla-ı rahim olsun diye kendisini ziyaret etmek istedim. Ataşehir'deki Mimar Sinan Camii karşısında bulunan bir lokantada randevu verdi. Öğleden sonra gittim, lokanta sahibinin odasında ikindi ezanı okununcaya kadar konuştuk. Oyunu SP'ye vereceğini söyledi. Cumhurbaşkanlığında da 'Temel beye vereceğim' deyince Kemal beyi destekleme konusunu tartıştık. Tartıştık derken söylediğim gibi saygılı biçimde müzakere ettik. Ayrılırken milletvekilliğinde SP'ye vereceğini söyledi. Cumhurbaşkanlığında kararsızmış gibi bir tavır sezdim.
26 Mart Pazar günü o büyüğümüzün, "İstanbul Platformunun bu yıl ki iftar programı Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU'nun katılımları ile aşağıdaki yer ve tarihte yapılacaktır. Selamlar." davetini gördüm.
Kendisine, "Ayasofya'yı ibadete açan Erdoğan'a karşı, açılmasına muhalefet eden Sultanahmet Camiini de müze yapmak isteyen zihniyetin adayını iftar vererek destekliyor olmanızı size yakıştıramadım (...) ağabey. Selamlar" diye bir mesaj geçerek tepki verdim.
Bana "Bütün liderler davet edilmiş, dönen her genel başkana iftar verilecek sizde davetlisiniz. Basit politik düşüncelerden uzak durmalıyız selam." cevabı verdi.
Kılıçdaroğlu'nun zemindeki iki seccadeye ayakkabısıyla basarak poz verdiği oda benim de iki hafta önce büyüğümüzü ziyaret ettiğim odaydı.
Belli ki namaz kılan iki kişi orada namaz kılmış seccadeyi kaldırmamışlar. Kılıçdaroğlu da odada fotoğraf çektirmek isteyen hanımlarla o köşeye çekilmiş ve basına yansıyan o pozu vermiş
Ben seccadeye kasten bastığını düşünmüyorum. Ama bu kültürden ne kadar uzak olduğunu, milletin değerlerinden ne kadar kopuk olduğunu göstermesi açısından ibretamiz buluyorum. Sadece kendisinin değil teşkilatının da milletin moral değerlerinden ne kadar uzak olduğunu göstermesi açısından düşündürücü buluyorum.
Evet, kalabalıktan telaşeden o görmeyebilir ama il başkanı görüp ikaz edebilirdi. O da etmemiş çünkü aynı seccadeye birlikte ayak basarak poz vermişler. Onun da kasten yaptığı kanaatinde değilim ama ateist bir başkandan böyle bir hassasiyet beklenmesi de abestir.
Önce photoshop dediler sonra gerçek ortaya çıkınca özrü kabahatinden büyük kabilinden bir savunma ile 'Seccade kutsal değildir!' demeye başladılar.
Tabii ki onlar için kutsal değil. Onlar başörtüsü için de bir metrelik bez diyorlardı. Değişen bir şey yok.
Milletin değerlerine savaş açmış bir zihniyetin temsilcisini cumhurbaşkanı yapmak isteyen dindarlar inşallah bundan bir ders çıkarırlar.
Seccade, Müslümanların üzerinde ibadet ettiği, özenle katlayıp sakladığı bir değerdir.
Tuvalete girilen ayakkabı ile üzerine basılması gibi bir saygısızlığın asla kabul edilmeyeceği bir değerdir!
Ya AK Partililer CHP bayrağının üzerine basarak ya da ilk genel başkanlarının fotoğrafına basarak poz verselerdi yine kutsal değildir diyecekler miydi?
Kılıçdaroğlu, yarın ezkaza seçilse tıpkı seccadeye ayakkabı ile bastıkları gibi milletin mukaddeslerine basmaktan çekinmeyecek bir zihniyetin temsilcisidir.
Bu durum kendi mensupları için şaşılacak bir şey değildir, normaldir.
Normal olmayan kimi dindarların bu zihniyeti iktidar yapmaya çalışmasıdır!
Uluslararası platformlarda bile yerdeki bayrağı alıp kalbinin üstündeki cebine koyan Başkan Erdoğan ile seccadeye ayakkabı ile basan Kılıçdaroğlu arasındaki fark budur!
Bayrak da bir kâğıt parçasından ibarettir ama üzerine basılması kabul edilemez.
Tabii iftarı veren ağabeyimiz de üzülmüş. Kamuoyuna yaptığı açıklamada, "Sayın KILIÇDAROĞLU iftar sonrası da adalet üzerine dikkat çeken bir konuşma yaptı. Yemeğin ardından, kalabalık bir ortamda (lokanta yöneticisinin odasında) hatıra fotoğrafları çekildi. Kalabalığın meydana getirdiği dikkatsizlik, söz konusu fotoğraflara da yansıdı." diyerek durumu izah etmek istedi.
Ancak fotoğrafın çekildiği köşede bir kalabalık yoktu, fotoğraf çektirenlerin bizim dünyamıza ne kadar uzak oldukları ve o kalabalık içinde seccadeleri görecek bir kişinin bile olmadığı görülüyordu!
Dediğim gibi ben seccadeye ayakkabı ile kasten bastıklarını düşünmüyorum; sadece milletin değerlerinden ne kadar uzak olduklarını ve onları destekleyen dindarların nasıl savrulduklarını görüyorum.
Nokta.