CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Almanya'ya her ziyareti bir skandal. Avrupa ülkelerine Türkiye ile ilgili verdiği mesajlar da öyle. "Türkiye'ye yatırım yapmaya gelmeyin" bile demişliği var, malum. O yüzden ettiği lafları, güttüğü siyaseti artık bir ana muhalefet partisi namına değerlendirmek imkansız. Ancak ne yaparsın ki hala o koltukta oturuyor. Ve özellikle son 4-5 senedir Türkiye aleyhine ne iş olsa koşarak yapıyor.
Gezinin çapulcularını alnından öpen, 17-25 Aralık emniyet-yargı kumpasının siyasi ayağını yürüten, 15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ'ye arka çıkan, PKK terörünü "Hendek kazan arkadaşlar" diyerek sivil itaatsizlik eylemi mesabesinde gören, Afrin operasyonuna engel olmaya çalışan Kılıçdaroğlu CHP'sinin geldiği nokta, demokratik siyasi sistemlerdeki muhalefet partisi işlevinin çok ötesine geçmiş durumda. Bunu dinden nefret eden eski model CHP'lilere yeğ tutan bir kısım liberal İslamcılar bile var ama doğrusu Türkiye ve İslam dünyası için asıl tehlikeli olan tam da bu. Muvazenenin kaybedilmesi, doğru ile yanlışın aynı tartıya konulmaya başlanması...
İşte bu yüzden Kılıçdaroğlu ve avenesine "Şuursuz şuursuz konuşmayın" deyip kenara geçemiyoruz.
Her dediği yalanlanan, bunu bile bile asılsız iddialarına devam eden, yetmiyormuş gibi Türkiye'nin belli başlı güvenlik meselelerinde karşı cenah adına konuşmaktan çekinmeyen biri olması; cahil cesaretiyle, iş bilmezlikle açıklanabilecek gibi değil. Kemal bey Türkiye'nin sinir uçlarıyla oynamayı, fay hatlarında sörf yapmayı, kimlik siyaseti üzerinden kaşıyıcı demeçler vermeyi alışkanlık haline getirdi.
Amaçlanan bunun kanıksanması ve yerleşmesi. Toplumu kutuplaştırmak, birbirinden nefret eder hale getirmek, din, mezhep ve etnik kimliği siyasetin ana bölücüsü unsuru olarak devreye sokmak... Bu yerleştikten sonra o ülke bir daha iflah olmaz. En azından Kılıçdaroğlu'nun ağababaları bunu çok iyi biliyor. Kemal bey de tüm o karikatür haliyle kendisine verilen vazifeyi bihakkın yerine getiriyor.
***
Biliyorsunuz en son Almanya ziyaretinde Sol Parti milletvekili olan PKK yandaşı Sevim Dağdelen'le yan yana poz verdi. Dağdelen'in kim olduğunu bilmemesine imkan yok. Çünkü sair zamanlarda Avrupa'ya giden CHP'lilerin oralardaki kontakları PKK sempatizanı siyasetçiler. PYD'lileri kimler ağırlıyorsa Almanya'da, Kılıçdaroğu ve ekibini de onlar ağırlıyor.
Türkiye onuruna verilen resmi yemeğe gitmeyen PKK ile birlikte Türkiye'yi protesto gösterilerine katılan bir kadından bahsediyoruz.
2017'te Federal Meclis'te YPG paçavrasını bayrak diye açarak Alman siyasetçilerin bile tepkisini çekmiş biri Dağdelen.
2018'de NATO'ya, Türkiye'nin Zeytin Dalı Operasyonu'nu durdurması için çağrı yapmıştı. Aynı günlerde Kılıçdaroğlu da "Afrin merkeze girilmesin, çok asker ölür" diyerek PKK'ya kalkan oluyor, bunu da Türk askerini kullanarak yapıyordu.
Alman medyasında ve o dönem adeta PKK yayın organına dönen Cumhuriyet ve Birgün gibi gazetelerde Kobani romantizmi yapılırken, Deniz Yücel gibi Alman ajanları başka Alman ajanlarının "Kürt halkının özgürlüğü için Kobani'ye nasıl da kahramanca savaştığını" ballandıra ballandıra anlatırken Kemal Kılıçdaroğlu da PYD'lilere "özgürlük savaşçısı" diyordu.
12-13 yaşında YPG tarafından namluya sürülen Kürt çocukları hakkında ise tek kelime etmiyordu.
Şaşırtıcı değil yani Kemal KIlıçdaroğlu'nun PKK yandaşlarıyla poz vermesi. PKK'nın terör listesinden çıkartılması için lobi yapan, sözde "Ermeni soykırımı tasarısının" Almanya'da yasalaşması için öncülük eden biri ile değil de Türkiye sevdalısı, vatan, bayrak, millet davası güdenlerle poz verse o zaman şaşırırdık.