CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu her fırsatta yalan söylüyor. Son olarak Afganistan'dan göç konusunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD Başkanı Biden ile gizli pazarlıklar yaptığı yalanını söyledi. "Biden'a verdiğin sözü yerine getirdiğini itiraf ediyorsun. Kapalı kapılar ardında hangi taahhütlerde bulunduğunu söyle artık millete..." dedi.
ABD Büyükelçiliği Kılıçdaroğlu'nu yalanladı:
"ABD Büyükelçiliği, Başkan Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında Afgan mülteciler ya da göçmenler konusunda bir 'anlaşma' veya 'pazarlık' yapıldığına dair iddiaların tamamen temelsiz olduğunu belirtmek ister."
Bir parantez açayım. CHP, Biden'ın, "Erdoğan'ı, muhalefet ile işbirliği yaparak darbesiz devirmeliyiz" lâfına çok bel bağlamış olacak ki, ABD'nin, arkasına bakmadan Afganistan'dan çekilmesinin şaşkınlığını yaşıyor.
Biden'ın kendisine verdiği sözden döneceğinin işaretini almış olmanın paniği ile yalanına Biden'ı da dâhil etti.
Yoksa Biden'ı da töhmet altına neden alsın. Tamam, Erdoğan'ı küçük düşürmek, itibarsızlaştırmak için yılardır yalan söylüyor. Ama bu defa Biden'la da uğraşıyor.
Kılıçdaroğlu bilerek, kasten, bir strateji olarak yalan söylüyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini hırpalamak, Cumhur İttifakını sarsmak için yürütülen algı operasyonunun en kullanışlı malzemesi bu yalanlar...
Kılıçdaroğlu, aldığı cezalara rağmen utanmıyor, yüzü kızarmıyor, pişmanlık duymuyor ve yalanlarından vazgeçmiyor.
Bakınız, Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisi hakkında açtığı davalardan sadece 11'inin sonucunda, 2 milyon 750 bin lira tazminata mahkûm oldu.
Yalanların bir strateji gereği olduğu şuradan belli.
CHP TBMM Grubu, Kılıçdaroğlu'nun kaybettiği tazminatları ödemek üzere fon oluşturdu. CHP Milletvekillerinin üç ayda bir aldığı maaşlardan 5'er bin lira bu fona aktarılıyor.
Demokrasilerde yalan tazminatı ödemek için fon kurulması, saçmalığın, demokrasi terbiyesizliğinin daniskasıdır.
Kılıçdaroğlu yalan söylüyor, çünkü bu konuda kendisine akıl verenler var. Bunlardan biri de yalan uzmanı Sedef Kabaş.
Sedef Kabaş, verdiği derste (videosu var) aynen şunları söyledi:
"Kitleleri etkilemek istiyorsanız, ortaya kocaman bir yalan atın. Ama çok büyük bir yalan olsun. İkinci kriter, çok basit bir yalan olsun. Sonrasında da bu basit ve çok büyük yalanı sürekli tekrar et. Ve ardından kitlelerin o yalanı gerçekmiş gibi nasıl kucakladığını otur seyret."
Şu anda Erdoğan düşmanlığından dolayı bu yalanların çok müşterisi var. Muhalefet tabanı, o kadar yalana rağmen yalan açlığı çekiyor.
Dikkat ediniz sel, yangın, Merkez Bankası rezervleri, Katarlı öğrencilerin sınavsız tıp fakültelerine gireceği, Tank-Palet fabrikası... Hangi birini sayalım?
Ne demişti Muharrem İnce; "Benim bunlarla siyaset yapma imkânım yok. Üç ayda bir iftira atıyorlar. Seçim gecesi başladılar yalanlara. Yalanların kurgu merkezi CHP Genel Merkezi..."
Şu son Erdoğan-Biden görüşmesiyle ilgili yalan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, adeta isyan ettirdi:
"Hukukta bir kaide vardır: Müddei, iddiasını ispatla mükelleftir. Bu adam nereden bunu gördü? Kim kendisine bunu sufle etti? Yahu bu adam yalancı ya. Bu adamın bugüne kadar doğru bir sözü var mı? Madem böyle bir iddian var bunu ispatlaman lazım. İspatlayamıyorsan özür dile. Ama bunlarda o karakter yok. Kalkıp işleri güçleri acaba Türkiye'nin uluslararası diplomaside yaptığı görüşmelerde ülkeyi nasıl küçük düşüreceğiz... İşte bu tür yalanlar üzerinden ülkemizi, bu ülkenin Cumhurbaşkanını itham etmek, ahlâksızlığın daniskasıdır ve bunlar da ahlâksızdır."