Batıcı Gezi Ayaklanması ana davasında nihayet karar çıktı. 17 sanığın yargılandığı davada, Batı'nın gözbebeği Osman Kavala'ya, "Anayasal düzeni cebir ve şiddet yoluyla ortadan kaldırmaya teşebbüs"ten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada 7 sanığa da "hükûmeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçuna yardımdan" 18 yıl hapis cezasına hükmedildi.
Başta CHP ve İYİ Parti liderleri olmak üzere Türkiye'deki Batıcılar mahkeme kararına tepki gösterip bir kez daha Batıcı Gezi Ayaklanması'nı kutsadılar.
CHP'nin başına müstehcen kasetten ataması yapılan Kemal Kılıçdaroğlu mahkeme kararı sonrası Batıcı Gezi Ayaklanması için şunları söyledi: "Gezi direnişi; dayanışmaya, barışa, kardeşliğe ve demokrasiye adanmış bir millet hareketiydi."
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise, Osmanlı Devleti'nin yıkan, zamanın paralel yapılanması İT'e selam çakarak Batıcı Gezi Ayaklanması'nı savundu: "Gezi, Türk gençliği için yalnızca bir protesto değildir milli şuurun da ayağa kalkmasıdır. (...) 1908'de istibdada karşı koyan ruh neyse Gezi de odur. Demokrasi için seferber olan o günün Türk gençleri neyse ağacına, parkına sahip çıkan Gezi'deki Türk gençleri de odur. Kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet."
Meral Akşener'in TBMM kürsüsünden coşkuyla yâd ettiği İttihat Terakki hakkında gerçekleri ben değil de, Meral Hanım'ın geldiğini söylediği çizginin Başbuğu merhum Alparslan Türkeş söylesin: "... İttihat Terakkî fırkası var yakın tarihimizde. Enver Paşalar var, Talat Paşalar var, Cemal Paşalar var. Birçokları, "Efendim, bunlar çok beğenilir. Efendim, çok dürüst adamlardır. Doğru adamlardır, şöyle adamlardır. Bak, Enver Paşa gitti Türkistan'da şehit oldu...' Ama koca Osmanlı devletini yıktıktan sonra neye yarar?! 1908'de geldi, İttihat Terakkî iktidâr oldu. Onlar iktidâr olduğu zaman Arnavutluk Osmanlı devletine bağlıdır. Osmanlı devletinin sınırları Adriyatik denizindedir. Rumeli bizim elimizdedir; Selanik, efendim, Manastır, Niş, Kosova, hepsi bizim idâremizdedir. Libya ve Çad bizdedir. Yani sınırımızın bir ucu Afrika'nın ortasında ekvator çizgisindedir. Arabistan, Yemen bizdedir. Yani Osmanlı devletinin bir ucu Hint okyanusundadır 1908'de. On sene sonra 1918'de hepsi gitmiştir, Anadolu da işgâle uğramıştır, Anadolu da tehlikededir. İşte İttihat Terakkî, işte Enver Paşa, işte Talat Paşa, işte Cemal Paşa. 'Efendim, çok vatanseverdiler, çok dürüsttüler. Hırsız değillerdi, bilmem ne değillerdi.' Ama komitacıydılar! Komitacılıkla devlet adamlığı farklı şeylerdir. Bize akıllı, ileriyi gören devlet adamı lâzım. Milletini tanıyan, tarihini bilen kudretli devlet adamı lâzım."
Anlaşılan Akşener ve Batıcı Gezi Ayaklanması'nı destekleyenler, özlemle yâd ettikleri atalarıyla aynı emel uğrunda, elimizde kalan son toprak parçası Anadolu'yu da efendilerine peşkeş çekme derdindeler.
Günlerce sokak ve caddelerin barikatlarla kapatıldığı, dükkanların yağmalandığı, araçların yakıldığı, devlet kurumlarını işgal edilmeye teşebbüs edildiği bir hâdise ayaklanmadan başka bir şey değildir. Kılıçdaroğlu ve Akşener'in Batıcı Gezi Ayaklanması'na "Millî hareket", 15 Temmuz işgal teşebbüsüne de "Tiyatro" demeleri tevafuk olmasa gerek!
Hâdisenin bir başka yönü ise, olur ya bir gün iktidara geldiğinizde benzer hadiseye maruz kaldığınızda ses çıkarmaya da hakkınız olmaz. Size karşı ayaklanıp meydanları yakıp yıkanlar "Biz de millî hareket yapıyoruz" deyip lafı ağzınıza tıkarlar; bu yolu siz açtınız!..