İyi Parti Grup Başkanvekilinin şehidin bacısına en aşağılık şekilde küfretmesine ses çıkarmayan; Lütfü Türkkan'ın ağzından zihninden çıkan iğrenç ifrazat ilk önce ortağı CHP'ye yapışmışken;
PKK terör örgütü elebaşlarının, "tezkereye hayır" diyen CHP'ye içinden "demokrasi, barış, dost, iyi şeyler vs" geçen cümlelerle ettiği teşekkürün sıçrattığı kan kurumamışken;
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çıktı ve;
"Benim liderliğini yaptığım partinin de geçmişte yarattığı derin yaralar vardır. Uzun süredir de önce bu yaraları yaratan o sistemi değiştirmekle uğraştım. Şimdi ise dışarıya dönme zamanı. Ben bu yaraların kapanması için helallik isteme, helalleşme yolcuğuna çıkıyorum" deyiverdi.
Aman ne güzel! Bravo!
Hatanı suçunu günahını kabullenip helallik istemek, af dilemek elbette doğru bir davranıştır.
Kişi samimi ise, hatasını günahını idrak etmiş ve pişman olmuş ise doğrudur.
Aksi halde yeni bir manevra için alan açıyordur kendine.
Bu açıdan pek çok kişi gibi ben de Kılıçdaroğlu'nun helallik yolculuğu romantizmini ne samimi buldum ne sahici.
Partinin başına geldiğinden bu yana adım adım yürüdüğü yolun CHP'yi nereye getirdiğini kuşku götürmez şekilde gördük çünkü.
Evet CHP'de eleştirdiğimiz pek çok şeyi aşmaya yönelik hamleler yaptı Kemal Kılıçdaroğlu.
CHP'yi toplumla, sandıkla, sokaktaki vatandaşla barıştırmak istediğini söyledi.
CHP'nin eski günahlarından arınmak, vatandaşla halk arasında ayrım yapmamak, dindar insanları ikinci sınıflaştırmamak, partisindeki yerleşik "Kürtlerin sadece Türklere hizmet etme hakkı vardır" zihniyetini kırmak istiyor gibi göründü.
Bunu gerçekleştirmek için bazı sembolik isimleri kattı partiye. Diyarbakır'dan aday gösterilse Kürtlerden oy alamayacak Sezgin Tanrıkulu ve nereden aday gösterilirse gösterilsin dindar arasında karşılığı olmayan eski İslamcı Mehmet Bekaroğlu gibi isimler CHP'li oldu.
CHP'li olmaları dışında da zaten bir değişiklik olmadı. Eklendikleri yerde öylece duruyorlar.
Yeri gelince "CHP toplumun farklı kesimlerine, eskiden ötekileştirdiği kesimlere açıldı, bakın bakın..." diyebilmek ve parmakla gösterilmek için oradalar.
Gerçi Sezgin Tanrıkulu'nun CHP için işlevselliği Kürtlerle temastan çok farklı ama şimdilik konu dışı.
2010 sonrası CHP tasarımında yontulan eklenen eksilen her figür, her damar, her doku CHP'yi değiştirdi sonuçta.
Bugün HDP'lileşmiş, FETÖ'nün tezlerini siyaset diye dillendiren, Türkiye'nin menfaatlerinden çok başka başkentlerin menfaatleri uyarınca iktidara muhalefet eden, ağzı bozuk, nefret söyleminden medet uman, kutuplaştırıcı, teröre müsamahalı bir CHP var karşımızda.
Kılıçdaroğlu bunu başardı.
Bütün bu değişim yaşanırken de profesyonel ellerce tasarımına uygun algılarla giydirildi.
YPG'nin PKK'nın Suriye kolu olduğu anlaşılmasın diye "adınızı değiştirin" diye talimat veren ABD'li subayın "araya demokratik kelimesini koymaları çok akıllıca" diye sırt sıvazlaması gibi.
"Her şey çok güzel olacak" sloganı da aynı şekilde iyiydi...
Bugün de yeni bir yolculuktan bahsediyor bunca değişimin banisi Kemal Kılıçdaroğlu. Helalleşme yolculuğuna çıkıyor.
Ne hoş değil mi? Ne incelikli, düşünceli, yürekli, yumuşacık, pamuklar içre falan.
CHP'nin geçmiş günahlarına sünger çekecek Kılıçdaroğlu.
Dersim'de zehirli gazlarla mağaralarda katledilen Kürt Alevilere;
Kara trenlere bindirilip de her istasyonda o kasabanın eşrafına beylerine "besleme" diye pay edilen Dersimli kızlara;
İnkar ve asimilasyon politikalarıyla sistematik olarak ezilen Kürtlere;
Üniversite kapılarından, görevleri başından sökülüp alınan başörtülülere;
İyi okullarda okuyamasınlar diye ayaklarına katsayı prangası takılan İmam Hatiplilere sesleniyor.
Helal edin haklarınızı!
Lütfetmiş CHP Genel Başkanı...
Kaybettiğiniz canlar, parçalanan aileler, avucunuzdan kayıp giden hayatlar, hayaller, emekler...
Uzatmayın...
Çünkü bu adım elzem CHP için.
Düne dair dilediği afla bugün işlediği günahları örtecek Kılıçdaroğlu.
Günahı çok.
PKK silah bırakmamışken, on binlerce insanımızı katletmişken, asker polis doktor mühendis öğretmen şehit etmişken, ülkenin doğusunu Türkiye'den koparmak üzere strateji yürütürken, ABD gözetiminde sınırımızdan saldırırken CHP PKK'nın siyasi kolu ile yaptığı işbirliği mesela...
Dağa kaçırılan evlatları için 800 gündür PKK'ya kafa tutan, HDP kapısından ayrılmayan Kürt annelerini çiğneyip HDP'ye verdiği hayat öpücüğü mesela...
Fetullahçı yapıya karşı yürütülen mücadelede FETÖ'nün yanında yer alması, 15 Temmuz darbe-işgal girişimine "tiyatro" demesi, Ankara'dan İstanbul'a güya adalet için yürümesi, devletten uzaklaştırılan FETÖ iltisaklıları geri yerleştireceğini ilan etmesi mesela...
Türkiye'yi dışarıdan kuşatıp sıkıştıran ABD'nin Başkanı Biden'ın desteğine mazhar olması ya da...
Doğrudan terörist başlarının, PKK ve FETÖ'nün sevgisini saygısını desteğini kazanması keza...
Onlar ne olacak Kılıçdaroğlu?
Açtığınız taze yaralar, sebep olduğunuz güvenlik riskleri, bu uğurda kaybedilen canların ahları ne olacak peki? Onlar için de helallik isteyecek misiniz?