14 Mayıs ve ardından 28 Mayıs ikinci tur seçimlerinin ardından Türkiye rahat bir nefes aldı. Sevinen sevindi, üzülen üzüldü ve sonunda herkes işine gücüne döndü.
Kazanan aday Recep Tayyip Erdoğan resmî sonuçların ilan edilmesinin ardından kabinesini açıklayacak, Meclis'te yemin edecek ve Türkiye Yüzyılı'nın inşası için "nerede kalmıştık" deyip başladığı işlere dört elle sarılacak. Erdoğan'ın öncelikli işlerinin en başında ekonomi ve deprem bölgesiyle İstanbul'un yeniden inşası var.
Seçimin kaybedeni Kemal Kılıçdaroğlu ve o kaybettiği için kaybeden partileri ve tarafları ise zorlu ve çetrefilli bir hesaplaşma süreci bekliyor.
Gerçi ne Kılıçdaroğlu ne diğer ortakları seçimleri kaybettiklerini kabullenmiş değiller.
Bilakis başardıklarını iddia ediyorlar. Kendileri dışındaki herkesi ve her şeyi kaybetmelerine sebep olarak gösteriyor muhalefet liderleri. Bir tek HDP eski eş başkanı Selahattin Demirtaş başarısız olduk diyerek siyasi hayatını sonlandırdığını açıkladı. O da nazire yapıyor muhtemelen Kılıçdaroğlu'na.
SEÇİM KAYBETME, KOLTUK KAYBETMEME ÜSTADI
Öte yandan CHP mahallesinde "Kılıçdaroğlu istifa" sloganları en çok duyulan çağrı olsa da Kılıçdaroğlu bu sese sağır. Seçim akşamı yaptığı "mücadeleye devam" açıklamasıyla seçimleri kaybetse de partisini kaybetmeye hazır olmadığının işaretlerini verdi Kılıçdaroğlu.
Erdoğan'ın alaysı bir ifadeyle taktığı "Bay Kemal" lakabı sandık onayıyla "bay bay Kemal"e dönüştü ama muhatabın girdiği bütün seçimleri kaybetse de hiçbir yere gitmeme üstadı olduğunu unutmamak gerek.
Yaklaşan yerel seçimlere hazırlanmak, dereyi geçerken başkan değiştirmemek, kurucusu olduğu masayı dağıtmamak gibi gerekçelerle ve elbette kendi lehine oluşturduğu parti delege yapısıyla hiçbir yere gidecek gibi görünmüyor Kemal Kılıçdaroğlu.
Onun iradesini aşan, onu da ayrılmaya mecbur bırakan herhangi bir dış müdahale olmaz ise tabii.
CHP ARTIK MİLLETE DEĞİL DEVLETE DÜŞMAN
Parti içi hizipler eskisi gibi sonuç alamıyor artık Cumhuriyet Halk Partisinde.
Kılıçdaroğlu CHP'si genel başkana ve onun belirlediği siyasetlere itiraz eden, genel başkana muhalefet eden partililerin çeşitliliğine değil CHP'nin gelenekleri ve ilkelerine yabancı ekollerin çeşitliliğine sahip bir parti artık.
Atatürkçülerin bulunmadığı bir CHP söz konusu olan. Millet düşmanlığından devlet düşmanlığına terfi etmiş bir CHP ile karşı karşıyayız.
Erken dönemlerde Kürtlere, Tunceli özelinde Alevilere, cahil diye aşağılanan köylülere, 28 Şubat dönemi başta olmak üzere dindarlara, başını örten genç kızlara kadınlara, İmam Hatip Lisesi öğrencilerine, son 20 yıldır AK Parti'ye oy veren insanlara yöneltilen bir nefreti var CHP'nin.
Kılıçdaroğlu döneminde gizlendi bu nefret. "Sevmesek de oylarını almalıyız, takiye yapacağız" dediler ve adım adım vatandaşın içine sızdı Kılıçdaroğlu CHP'si.
Bu esnada Erdoğan'ın ve AK Parti kadrolarının yönettiği devlete düşman kesildi Bay Kemal. Kurumlarına saldırdı. Bürokratlara saydı döktü.
Türkiye'nin siyaset üstü tüm politikalarına karşı yalan manipülasyon dezenformasyon yöntemleriyle saldırdı.
Türkiye menfaatlerini korumak istediği bir konuda başka bir ülkeyle karşı karşıya kaldıysa, istisnasız karşı tarafı tuttu Bay Kemal.
TERÖR ÖRGÜTLERİNİ UMUTLANDIRDI
Terör örgütlerinin sözcülüğünü de yaptı ne yazık ki.
Sadece son seçimlerde ihtiyaç duyulan matematiksel denklem gereği değil hendek terörünün başladığı 2014-2015 sonrasından itibaren alenen ortaklaştı, paslaştı HDP ile.
FETÖ operasyonlarında paydaş oldu, kalkan oldu, FETÖ'ye kefil oldu.
FETÖ iltisakı bulunanları bile devletteki eski görevlerine yeniden yerleştirmeyi vaat etti. O kadar ileri götürdü devlet düşmanlığını.
Seçimleri Kılıçdaroğlu kazansaydı eğer ilk uçakla Türkiye'ye dönmeye hazırdı firari FETÖ'cüler.
BİNBİR SURAT CHP
CHP'yi bunların sığınağı haline getirdi Kılıçdaroğlu.
Daha önce çoğulcu görünmek, farklı toplum kesimlerini kapsar sanılmak için Mehmet Bekaroğlu, Sezgin Tanrıkulu gibi isimleri CHP'ye "kazandırarak" İslamcı, Kürtçü kılığına girdi Kılıçdaroğlu CHP'si.
Son seçimlerde ise yine sandık belasına önce mezhepçi-Alevi, sonra Ümit Özdağ ile faşist ırkçı ve göçmen düşmanı oldu CHP.
Emperyalizmin kalesi ABD Başkanının övgüsüne ve desteğine nail oldu. LGBT dahil Küreselcilerin dayattığı ne kadar tez varsa hepsini benimsedi.
YÜZDE 48'İN OYUYLA TERÖRÜ MEŞRULAŞTIRMAK
CHP'deki enkazı kimin kaldıracağı tartışıladursun asıl konu konuşulmuyor bile. CHP fabrika ayarlarından bu kadar sapmışken sadece tabeladaki skor bir sorun olarak görülmemelidir.
Kılıçdaroğlu'nun Türk siyasetine ve toplumuna verdiği asıl zarar başkadır.
Kılıçdaroğlu'nun verdiği asıl büyük zarar terör örgütlerinin tezlerinin, taleplerinin, söylemlerinin yaygınlaşmasına, meşrulaşmasına ve merkeze taşınmasına sebep olmasıdır.
PKK, DAEŞ, DHKP-C ya da FETÖ gibi herhangi bir gayri meşru yapının tezleri iki uçtan çevrelerce, örgütlerce, partilerce dile getirilebilir, savunulabilir. Ama merkezdeki hem de Türkiye'nin en eski ve halihazırda ikinci büyük partisi tarafından dile getiriliyorsa bu büyük bir sorun demektir.
Kılıçdaroğlu'na oy veren 24 buçuk milyon seçmen bir şekilde bu gayri meşru ve tehlikeli durumu kabullendi, onayladı.
Kılıçdaroğlu bir seçim daha kaybetti ve belki yakın zamanda siyaset sahnesinden çekilecek, ama merkeze taşıdığı tehlikeli söylemler, pislik işler burada kalmaya devam edecek.