Türkiye’nin Cerablus harekâtı önümüze yeni bir tablo çıkardı. Fırat’ın batısındaki PYD/YPG terör örgütü ile çatışmaya girdik. Şehitlerimiz var ve TSK, YPG’yi bombalıyor. ABD’den yapılan açıklamada, “bu kabul edilemez” deniyor. Türkiye’nin ısrarla terör örgütü demesine, binlerce belge göstermesine rağmen PYD’yi destekleyen ABD’nin sıkıntısı başlamış bulunuyor.
İkinci sıkıntı, HDP’nin sıkıntısıdır. Cerablus harekâtımızda açık ki HDP, bizden yana değil PYD/YPG terör örgütünden yanadır. Kuzey Suriye’de TSK ile YPG arasındaki çatışmalar şiddetlendikçe HDP’nin sıkıntısı, ihanete ortak olmaya dönüşecektir. Tıpkı HDP’nin Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de, Sur’da hendeklerde askerimizi polisimizi şehit eden PKK’lılara destek verirken, hükümeti suçladığı gibi... Tıpkı o PKK’lıların cenazesine, taziye evine HDP milletvekillerinin gidip nutuk attığı gibi... HDP, bölücü terör örgütü ile arasına hiçbir zaman mesafe koymadı. Tam tersine PKK, KCK’nın dağdaki terör örgütü iken, HDP de KCK’nın Meclis’teki koludur. PKK’nın döktüğü kan, HDP’nin elindedir...
Başta Sayın Cumhurbaşkanı ve hükümet, bu acı gerçeği hiç unutmadı. FETÖ terör örgütünün 15 Temmuz darbe girişiminden sonra AK Parti, CHP ve MHP’nin sergilediği uzlaşma ve birlik ruhu, 7 Ağustos’ta milyonların önünde “Yenikapı Ruhu” olarak benimsendi, tahkim edildi.
Ancak HDP, siyasi uzlaşmanın, Yenikapı ruhunun dışında tutuldu. 25 Temmuz’da Beştepe’deki liderler zirvesine ve daha sonra Başbakan’ın ev sahipliğindeki buluşmalara Demirtaş çağrılmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuya açıklık getirerek; “Ben teröre bulaşmış, terörle iç içe olanlarla bir araya gelmem. Güneydoğu’daki şehitlerime, gazilerime hakaret etmiş olurum” dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise HDP konusunda farklı bir duruş sergiliyor. 22 Ağustos’ta Başbakanlık konutunda Yıldırım-Kılıçdaroğlu-Bahçeli zirvesi’nde “HDP’nin PKK’ya karşı tavır koyması gerektiği” konuşulduğu halde CHP Genel Başkanı hala HDP’ye sahip çıkmaya çalışıyor. Üstelik 25 Ağustos’ta Artvin-Şavşat yolunda bir suikasta uğramasına rağmen Kılıçdaroğlu, iki gün sonra CNN Türk’te şunları söyledi: “Sayın Demirtaş beni aradığında ‘terörü lanetliyoruz’ dedi. Bu cümle değerli bir cümleydi. HDP’nin parti olarak teröre karşı daha güçlü bir söyleme ihtiyacı var. HDP meşru bir parti. 6 milyonun oyunu almış bir parti. HDP’nin tümüyle dışlanması doğru değil. 15 Temmuz sonrası Yenikapı’da gerçekleştirilen buluşmaya HDP de dâhil edilmeliydi.”
HDP’den hala medet uman ve Demirtaş’ın samimiyetini sorgulamayan Kılıçdaroğlu’nun bu yaklaşımı, göreceksiniz Suriye’deki çatışmalar şiddetlendiğinde, CHP Genel Başkanını mahcup edecektir. Çünkü HDP ve Demirtaş, Türkiye’nin yanında olmayacaktır. PYD/YPG’yi destekleyecektir. HDP ve Demirtaş kaç defa sınandı. Kaç defa hep köşeye sıkıştığında terörü kınıyor gibi yapıp, PKK’ya desteğini devam ettirdi. Şimdi de PKK Kılıçdaroğlu’nu öldürmeye çalıştığı için “terörü lanetliyoruz” diyor. Bu değersiz bir cümledir. Çünkü Demirtaş muğlâk konuşuyor, görmüyor musunuz? PKK, suikastı üstlendiği halde, Demirtaş, “PKK terörünü lanetliyoruz” demiyor? Demirtaş PKK’yı lanetleyemez. Hep söylüyoruz, ha PKK, ha HDP...
Kılıçdaroğlu’na yapılan suikast, CHP’nin Yenikapı ruhuna iştirak etmesine ve Cerablus harekâtına bir misillemedir. Türkiye’yi ciddi çatışma ortamına sürüklemek içindir.
Türkiye, FETÖ’nün inlerine girdiği gibi PKK’nın, PYD’nin inlerine de girecektir. Kılıçdaroğlu’nun hala HDP’yi sahiplenmeye kalkması, CHP için büyük handikaptır...