Seçim sürecinde dış politika gündemde fazlaca yer bulmuyor. Bir parça 1915 üzerinden dış politika konuştuk sayılabilir. Onun da devamı gelmeyecek muhtemelen. Tam da bu nedenle CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Suriyeli mültecileri evlerine göndereceğiz’ yolundaki sözleri ya da imaları yeterince tartışılmadı. Oysa iki milyon civarında mültecinin var olduğu bir ülkede, yer yerinden oynamalıydı.
Kılıçdaroğlu’nu haklı bulduğumu öncelikle ifade etmek istiyorum. Yeryüzünde hiç kimse evinden, yurdundan zorla koparılmamalı, ne kadar rahat ya da huzurlu olsa da bir başka yerde yaşamak zorunda kalmamalıdır. Bu nedenle Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriyeli mültecileri evlerine gönderme projesine destek olmalıyız.
Tabi bunun için atılması gereken bazı adımlar var. Mutlaka Sayın Kılıçdaroğlu bu adımları hesaplamıştır ve en kısa sürede kamuoyuna açıklayacaktır.
Öncelikle, Suriye’deki eli kanlı rejimin yapıp ettikleri tüm dünya nezdinde, özellikle de CHP’nin etkin olduğu zeminlerde açıkça tel’in edilmeli, böyle bir rejimin bir dakika bile ayakta kalmaması gerektiği ilan edilmelidir. Türkiye’de her türlü dini, etnik ve mezhebi ayrışmaya ve bu yöndeki düşünce ve arayışlara karşı olduğunu ilan eden bir siyasi parti, mutlaka Şam’daki rejimin bu yöndeki politikalarına da büyük bir kararlılıkla hayır diyecektir.
Nusayri bir azınlığın, yaklaşık yüzyıllık bir ayrıştırma projesinin devamı olarak kurduğu, geniş kesimleri yönetimin dışında bıraktığı ve şimdi de ayakta kalmak için her türlü gayrı meşru ve hukuksuz adımı attığı bir ülke rejimine; altı hafta sonra yapılacak seçimlerde daha şimdiden ‘koalisyonun büyük ortağı’ ilan edilen bir siyasi parti elbette sessiz kalamazdı.
CHP yönetimi bu konuda kesinlikle yalnız değil. Özellikle uluslararası arenada Türkiye aleyhinde lobi faaliyetleriyle meşgul gizli ortağından bu alanda kendisine destek olacak ‘paralel hizmet’ler alabilir.
Tüm Suriye halkını temsil eden, açık ve her yönüyle şeffaf seçimlerle iktidara gelecek bir yeni model, kısa sürede evinden yurdundan koparılan, oturdukları evler ve neredeyse tüm anıları kanlı rejim tarafından yok edilen mültecilerin, hiç olmazsa yıkık dökük de olsa ülkelerine dönmelerinin yolunu açacaktır.
Şu sıralarda kaynaklarını açıklayamasa da (ki kaynak olsa bile söyledikleri yapılmalı mı, ayrıca tartışılır) hayli kocaman iddialarda bulunan, zaten vatandaşın refahının artırılması için kullanılan fon kaynaklarını kendi projeleri için ‘kaynak’ ilan etme arayışında olan bir siyasi parti, mutlaka böylesine baskıcı ve mezhep odaklı bir rejimin gitmesi için çaba gösterecektir.
Demek ki CHP lideri, Suriye’deki rejimi Ortadoğu’nun son ‘laik kalelerinden biri’ ve ‘model’ olarak gören dış politika anlayışını bir kenara bırakarak, ‘insan’ merkezli yeni bir politika inşa ediyor. Başka türlü tarihin en büyük dramlarından birisini yaşayan Suriyeli mültecilerin evlerine dönmesini bu kadar dert edinmiş olamaz.
Aksini aklıma bile getirmiyorum. Bu toprakların bugüne kadar kendisine sığınmış milyonlarca insana en küçük bir tereddüt bile göstermeden gönlünü açması, lokmasını paylaşması eninde sonunda CHP liderini de etkilemiş olmalı ki, bu yönde bir adım atmaya niyetleniyor.
Neden destek olmayalım ki!