Oylarının hiç de küçümsenmeyecek bir miktarını mütedeyyin kitlelerden alan ‘muhafazakâr’ iktidar partisine siyasette ciddi bir rakip geliyor: Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘yeni CHP’si... CHP genel başkanının onuruna düzenlenen bir iftara katıldım, kendimi Refah Partisi ortamında hissettim...
İnanmadınız mı? İstanbul/Florya’da Kaşıbeyaz Kebapçısı’ndaki iftar sofrasına katılan gazetecilerin tanıklığına güvenmiyorsanız, İslâmi kesimin değişik renklerinden oluşan, bir eski Diyanet İşleri başkanıyla birkaç müftünün, imam, vaiz, mevlithan ve duahanın da aralarında bulunduğu davetlilere sorabilirsiniz...
28 Şubat’ın (1997) en önemli olaylarından sayılan ‘Başbakanlık’taki tarikat iftarı’ görüntüsünü düşünün; sakallar, takkeler ve başörtüsüne kadar... İki iftar arasındaki benzerlik CHP liderine hatırlatıldığında Kemal Bey bundan hiç rahatsız olmuş görünmedi.
Tam tersine, “Tarihin en büyük devrimcileri peygamberlerdir” dedi. Bir süreden beri kendi aralarında “Neden mütedeyyin kitleyle aramızda mesafe var?” sorusu üzerinde kafa yoruyorlarmış. “Biz de inançlıyız” dedi. Geçmişte bazı hatalarının olabileceğini, bunların telâfi edilmesi gerektiğini de söyledi. “Bu akşamki birlikteliğimiz yalnızca bir iftar buluşması değil, aynı zamanda bir muhabbet sofrası bu” tespitinde bulundu.
Geceyi organize eden CHP’nin İstanbul milletvekili İhsan Özkes ilginç bir kişilik: İmam Hatip Lisesi ve Yüksek İslam Enstitüsü mezunu. İmamlık, Kur’an Kursu yöneticiliği, vaizlik sonrası değişik ilçelerde uzun yıllar müftülük yapmış... Geceye katılan bir çoğu halen görevde dinadamlarının yakından tanıdığı biri... Telif, tercüme eserleri de var.
Eski CHP’nin din anlayışıyla ilgili anlatılan öyküyü bilirsiniz: Tek partinin DP karşısında zorlandığı dönemde muhafazakâr bir ilimize propaganda amaçlı gittiğinde, İsmet İnönü’ye, irad ettiği nutku dinleyenler, “Efendim, buranın insanı dindardır, keşke konuşmanızda hoşlarına gideceği için ‘Allah’ kelimesini de geçirseydiniz” hatırlatmasını yapmışlar... İsmet Paşa “Geçirdim ya” deyince şaşırmışlar... Şaşkınlıkları “Bitirirken ‘Allahaısmarladık’ demedim mi?” sorusu sonrası dehşete dönüşmüş...
Tuzla’da tanıştığı başörtülü bir CHP’li kadının “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” diye yaptığı ‘sosyal demokrasi’ tarifini beğendiğini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu farklı bir profil çiziyor...
Ramazanın bütününü oruçlu geçirirdi Deniz Baykal, bayram namazlarına torunlarını götürürdü, birkaç yıl üst üste Mevlâna ihtifallerinde dikkat çekici konuşmalar da yaptı; ama onun döneminde CHP geniş dindar kitlelere fazla sempatik gelmedi. Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu’ndan Ak Parti’yle aşık atacak bir CHP görüntüsü çıkar mı, çıkar...
Hiç değilse Kaşıbeyaz iftarına katılanlar kendisine böyle bir kredi açacak göründü...
“Devletin kuralları var elbette, ama kurallar zaman içerisinde değişebilir. Toplum yerinde durmuyor, tekâmül ediyor. Devrim Kanunları arasında ‘Şapka Kanunu’ da var; peki şapka takan var mı?” dedikten sonra şunu da ekledi: “Bundan 40 - 50 yıl sonra bugün tartıştığımız pek çok konu anlamsız kaçacak...”
Bu sözleri ‘başörtüsü’ konulu bir soruya cevap verirken sarf etti CHP lideri... Üniversitelerde başörtüsü yasağının kalkmasını kendisi istemiş. “Üniversitelere özgürlük ortamı hakim olmalı, öğrenciler her türlü düşünceyi özgürce açıklayabilmeli, her şeyi aklıyla, bilgisiyle sorgulayabilmeli” düşüncesiyle... “Okuyan, sorgulayan, insan sevgisi olan, önyargısız kişilerdir mütedeyyin insanlar” da dedi Kemal Bey...
İyi de CHP’nin 163. maddeyi yeniden getirmek istediği söyleniyor... Kılıçdaroğlu, “Yok öyle bir şey, biz özgürlüklerden yanayız” dedi.
Salı günleri grup toplantılarında liderlerin üslüplarına sinen sertlik ve rakipleri aşağılayıcı tavırdan kendisinin de şikâyetçi olması ilginçti. Bu yoldaki bir eleştiriye cevap verirken, “Evet, daha dikkatli olmalıyız” dediğini not ettik.
Liderlerinin konuşmasını iftara katılan CHP milletvekilleri, belediye başkanları ve örgüt yöneticileri de zihinlerine not etmişlerse, önümüzdeki dönemde farklı bir anamuhalefet çizgisiyle karşılaşabiliriz.
Hiç fena olmaz doğrusu...