Başlıktaki bu soruyu bir gazeteci sorsa, bir de “duyduğuma göre”, “güvenilir kaynağımın bana dediğine göre”, “iddiaya göre” gibi bir giriş yapsa kendisine ne denir?
Üstüne üstlük, “etme eyleme böyle deme” itirazlarına karşılık, “kaynağıma tekrar sordum, Kılıçdaroğlu’nu parayı sayarken gözlerimle gördüm diyor” inadıyla geri adım atmıyorsa…
“Tamam, kaynağını açıklama ama parayı alanı söylemen lazım. Medyadaki bütün duayen gazetecileri suçluyorsun. Kılıçdaroğlu’nu da zan altında bırakamazsın”, “sen tetikçi misin?”, “asıl sen kaç lira aldın?”, “böyle bir tezgâhın içine seni kim ayarladı?” denilmez mi?
Bunları neden yazdığımızı konuyu takip edenler biliyor. Kısaca özetleyeyim.
Sözcü gazetesi yazarı Rahmi Turan, köşesinde, “Saray’a yakın güvenilir haber kaynağım bana söyledi” diyerek; CHP’li önemli bir ismin Külliye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüğünü, Erdoğan'ın ona: “Türkiye'nin güvenliği için senin CHP Genel Başkanı olman gerekir” dediğini, CHP'li siyasetçinin “engellerim var” demesi üzerine Erdoğan’ın “ben yardımcı olurum” şeklinde cevap verdiğini yazdı.
Yenilir yutulur bir haber değildi bu.
1. Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin içişlerine karışmakla itham ediliyordu.
2. Önemli bir CHP’li isim, partisinin genel başkanlığı için Cumhurbaşkanından yardım istiyordu.
3. İsim verilmediği için bütün CHP milletvekilleri, genel merkez yöneticileri, büyükşehir belediye başkanları töhmet altında bırakılıyordu.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, iddiaları yazılı bir açıklama ile yalanladı:
“Tamamen gerçek dışıdır, hayal ürünüdür. Kimi siyasetçilerin kendi siyasi hesap ve çıkarlarını korumak namına yaptıkları iftira ve yalan siyasetinden vazgeçmelerini umuyoruz.”
Rahmi Turan’ın Sözcü’deki yazısı üzerine herkes “Kim bu CHP’li?” diye dedikodu kazanını kaynatmaya başlayınca, Muharrem İnce ismi dolaşıma sokuldu.
İnce net açıklama ile iddiayı reddetti.
CHP’liler tam “CHP’de böyle şeref yoksunu biri yoktur, olamaz arkadaş. Rahmi Turan kime çalışıyor?” derken, ertesi sabah Kılıçdaroğlu FOX TV’de gayet pişkin şekilde, “Şaşırmadım, doğrudur. İsim vermek istemiyorum. Erdoğan, CHP'yi dağıtmak için elinden geleni yapıyor" dedi.
Şimdi sıkı durunuz, Muharrem İnce Kemal Kılıçdaroğlu’nu, FOX TV yayınından önce, yazıyı okur okumaz arıyor. “İsmi biliyorsanız açıklayın” diyor.
Kılıçdaroğlu, “Varsa ismi Rahmi Turan’ın açıklaması gerektiğini” söylüyor.
“Varsa” diyor. Yani Kılıçdaroğlu İnce’ye ismi bilmediğini söylüyor.
Ertesi sabah ise FOX TV’de “ismi biliyorum” diyor.
Bu ne böyle?
ÖZET:
1. CHP’de 2020 Nisanındaki kurultayın kavgası başladı. Ufukta kara bulutlar var…
2. Kılıçdaroğlu büyük kumar oynuyor. Rakiplerini Erdoğan ile görüşen şaibeli kişiler olarak gösterip tasfiye etme tezgâhı ters tepebilir.
3. Asparagas haberlerin kralı, mesleğimizin asla örnek alınamayacak gazetecisi Rahmi Turan sahneden adam gibi inmek varken tepetaklak yuvarlanıyor.
4. Sözcü gazetesi, kendi ayağına kurşun sıktı. Muhalefet etmesindeki ölçüsüzlüğü bir kenara bırakalım. Muhalefet lideri ile kumpas kurma algısına malzeme olmak yenilir yutulur bir şey mi?
Noktayı dün Cumhurbaşkanı Erdoğan koydu:
“Bay Kemal senin hayatın yalan. Sana İzmir'den sesleniyorum. Eğer yiğitsen, ben Cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum. Acaba sen Genel Başkanlığını ortaya koyabiliyor musun? İspat etmediğin takdirde CHP Genel Başkanlığı bu yalancıdan kurtulsun ve çek git...”