Türkiye hızla -ağzımızdan yel alsın- bir iç çatışmaya doğru gidiyor. AK Parti-MHP bir blok (Evet bloğu), CHP-HDP-İyi Parti bir blok (Hayır bloğu) oldu. Yükselen siyasi tansiyon, karşılıklı dinleme, anlama ve uzlaşma zeminini berhava etti.
En kötüsü, siyasi tartışma ortamı gitti. Husumet, kin, nefret, öfke ortamı geldi. F. Gülen’in başı çekmesiyle, Kılıçdaroğlu’nun körüklemesiyle Erdoğan kin ve nefreti, ‘Hayır’ bloğunu esir aldı. Paralel şekilde ABD ve Avrupa Birliği’nde de Erdoğan kin ve nefreti peydahlandı. Öyle ki Avrupa başkentlerinde Cumhurbaşkanımızın şakağına silahın dayandığı posterler asıldı…
Tırmanan gerilim, ABD ve Avrupa Birliği’nin, müttefikliği bir kenara bırakarak yürüttükleri tahrik ve skandallar ile sınırlarımızın ötesinde bir PKK devleti kurulması tezgâhları ile –ağzımızdan yel alsın- iç harp hazırlığı yapıldığına dair endişeleri, kaygıları artırır hale geldi.
2019’daki Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar, şer ittifakı oyun üstüne oyun peşinde olacak.
Cumhurbaşkanı, “ana muhalefet partisi değil, ana hıyanet partisi” gibi çok ağır söz söylüyor.
Devletin başını bu derece ağır konuşturan nedir?
Hadi iktidar için yanıp tutuşuyordu onun için 17/25 Aralık siyasi darbe teşebbüsünü Kılıçdaroğlu destekledi, diyelim. ABD’deki küresel tezgâh olduğu besbelli bir saldırıyı, CHP nasıl olur da iktidar hayaline basamak yapmaya kalkar? Nasıl olur da Cumhuriyeti kurmakla övünen CHP; savcısı, hâkimi, jürisi, bilirkişisi FETÖ tarafından ayarlanmış bir ABD mahkemesine bel bağlar? Avrupa’dan, ABD’den medet ummak ana muhalefet partisine yakışır mı?
Zarrab davasının tezgâh olduğu açık değil mi? Reza Zarrab (Rıza Sarraf) 1.5 yıl öncesinden ayarlanmış, ABD’ye getirilmiş. Baskıyla itirafçı/iftiracı yapılmış. Eşzamanlı olarak Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanının yakınları ile ilgili iftira kampanyası başlatıyor. Erdoğan’a hiçbir zaman özel kalem müdürü olmamış bir ismi de işin içine katıyor. “Elindekileri savcılara ver” diyorsun, CHP sözcüsü, “biz suçtan bahsetmiyoruz, siyasî ahlaktan bahsediyoruz” diye çark ediyor.
CHP’de hiç mi akil adam yok? ABD’deki mahkemenin Türkiye’nin aleyhine olacağını, CHP’nin dış güçlerin taşeronu gibi davranmasının gayri milli bir duruş olduğunu hiç mi söyleyen yok?
Bunlar ne tesadüf böyle? ABD, PKK’nın Suriye’deki yapılanmasına 4 bin tır silah veriyor... NATO tatbikatında Atatürk ve Erdoğan hedef tahtasına konuyor... Ardından ABD’de Zarrab davası başlıyor… Aynı anda da Kılıçdaroğlu CHP Grup toplantısında başka bir düğmeye basıyor…
Kılıçdaroğlu’na bir soru: Sizce ABD mahkemesinde adalet mi aranıyor? Aranıyor derseniz, sizin Ankara’dan İstanbul’a yürürken aradığınız adalettir o…
Türkiye’ye bir saldırı var. CHP’nin bu saldırıdan medet umması, saldırının getireceği ekonomik krizin iktidarı yıpratacağını, böylelikle kendilerine ikbal kapılarının açılacağını düşünmesi evet, bir zillettir, siyasi ahlaksızlıktır.
Cumhuriyeti kuran parti, Türkiye’de siyaseti şekillendirmeye kalkan şer ittifakının değirmenine su taşımaz/taşımamalıdır.
Sol zihniyet, 1960’lardan itibaren Amerikan aleyhtarlığından beslenmiştir. Herhalde Kılıçdaroğlu da gençliğinde sol yumruğunu havaya kaldırarak “Go home Amerika” diye bağırmıştır.
Dün “Amerika defol” diye bağıranlar, şimdi Amerikan mahkemesinden, Batılı emperyalistlerden yardım istiyor. Sayın Bahçeli’nin dediği gibi Atatürk’ten utanmıyorsunuz, bari milletten utanın…
ABD’den yardım isteyenler, unutmasınlar; ABD’nin kendisine çalışanları sattığı çok olmuştur…