Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ziyareti sırasında Türkevi'nde, gazetecilerin sorularını cevaplarken "kılıç çeken teğmenler" olayı üzerinde de konuştu. Konunun kapatılması gerektiğini savunan vesayetçileri şaşırtan bir netlik sergiledi:
"Kılıç meselesine gelince, bu mesele birkaç kendini bilmezin ne yazık ki ortaya koyduğu bir karmaşaydı. Şu anda gerek Milli Savunma Üniversitesi, gerek Kara Kuvvetleri Komutanlığı, gerekse Milli Savunma Bakanımız, müşterek çalışmalarını sürdürüyorlar ve bu işin içerisindekiler kimlerse bunların hak ettikleri cezayı almasını temin edeceğiz. Burası kendini bilmezlerin at oynattığı bir meydan değil. Biz, bu kendini bilmezlerin at oynattığı meydana, ülkemizi kesinlikle bırakamayız. Buna göre de adımımızı atacağız. Savunma Bakanımız ve Savunma Üniversitemizin başındaki hocamızla bir araya geldik, görüşmelerimizi yaptık ve inşallah en kısa zamanda bu işi neticeye ulaştıracağız."
Hatırlanacağı gibi Kara Harp Okulu'nun 30 Ağustos günü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katılımıyla yapılan bu yılki mezuniyet töreninde beklenmedik, alışılmadık bir olay oldu.
Törenin resmi kısmı sona erip devlet erkânı ayrıldıktan kısa süre sonra, teğmenlerin 200 kadarı, tören sahasının bir yerinde toplandılar. Bir saat önce Cumhurbaşkanı Erdoğan önünde ettikleri resmi yeminin dışında başka bir yemin ettiler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilk tepkisi çok sert oldu:
"Geçenlerde malum mezuniyet töreninde bazı istismarcılar ortaya çıkmak suretiyle kılıçlar çekiliyor, bu kılıçları kime çekiyorsun? Şimdi bunlarla ilgili olarak da gerekli bütün araştırmaların hepsi yapılıyor ve oradaki birkaç tane kendini bilmez temizlenecek."
Disiplin ordumuzun her şeyidir.
Bütün darbeler, 28 Şubat'lar, e-Muhtıralar; cuntacıların, ordumuzun disiplinini bozmasıyla oldu.
ABD'nin baskısı ve iteklemesiyle NATO kontrolünde, asker içindeki cuntacılar, sivil iradeyi bir türlü hazmedemediler.
Cuntalara girme çekişmeleri/kavgaları, disiplini berhava etti.
Disiplin ortadan kalktı. Hiyerarşi, cuntacılara göre şekillendi.
FETÖ ihanetinde en akıl almaz yapılanma ortaya çıktı. Menfezde yakalanan astsubayın, generallere emir verdiği ortaya çıktı.
FETÖ elebaşı Gülen'in yetiştirdiği molla, darbenin karargâhında yakalandı, sonra da kaçırıldı.
15 Temmuz şanlı direnişinde, Türk ordusuna sürülen kara leke temizlendiği, milletin gözbebeği ordumuz asli hüviyetine, karakterine kavuştuğu, sivil irade ile asker ahenginin yakalandığı bir sırada, kılıç çeken teğmenler, elbette affedilemez.
Bundan böyle, iktidar heveslisi cuntacılara, ABD'den talimat alan NATO subaylarına asla göz yumulmayacaktır.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bünyesindeki en büyük onur, cuntacıları barındırmamasıdır...
En büyük onur, Türk Milletinin ordusu olmaktır. Millet iradesine itaat etmektir.
Medyada hala cuntacıları kaşıyan, gazete manşetlerini generallerin attığı darbe günlerinin özlemini çekenler var.
15 Temmuzdan birkaç ay önce FETÖ'yü, PKK'yı savunan ve hala yüzü kızarmadan vesayete SÖZCÜLÜK yapan kalem yazıyor:
"Sevgili okurlarım, bizim bir zamanlar sonuna kadar güvendiğimiz bir ordumuz vardı... Evet, açıkça söylemek gerekirse, belli konularda ordumuza güvenimizi önemli ölçüde yitirdik."
Sonuna kadar güvendikleri ordumuz değil, ordumuz içindeki darbecilerdi.
Milletin seçtikleri iktidara gelince, "halkın oyundan bize ne, bu ülkenin sahibi biziz" diyenler... Seçilmiş başbakanı idam edenler, küfredenler, laiklik sopasını kullanarak partileri kapatanlar, demokrasinin köküne cunta suyu dökenler...
Özlenenler bunlardı.