Şubat 24'ten itibaren başlayan süreç, esasen Ukrayna'nın "psikolojik" üstünlüğü ile müşahit olunuyor.
Ukrayna ordusu, Batılı müttefiklerin desteği ile ciddi "direniş" örneklerini gösterdi. "Konvansiyonel" medya ve tüm "internet" medyası; Rusya karşıtı söylem ve yayın politikası ile savaşın esas propaganda boyutunu omuzlarına yükledi ve Ukrayna desteği dünya kamuoyunda önceden planlanan noktaya oturtuldu.
Bu durumda tabii haberlerin akışı da "tek taraflı", "tek renkli" oldu ve Rusya karşıtlığı "organizasyonun" temel amacı; "hedefine" ulaşmış oldu.
Tabii herkesin istediği tarafı "sevme" veyahut "haklı" bulup bulmama hakkı vardır. Ama bunu yaparken, bu krizin "çıkma" sebeplerini, "hazırlıkları" ve "niha-i hedefin" alt yapısını görmek zorundayız. Çünkü mesele sadece iki ülke arasındaki "anlaşmazlık", "operasyon" hatta "savaş" meselesi değildir.
Uluslararası hukukun işlemediği bir dünyada, hukuk ihlallerinin çıkma sebeplerini tartışmak abes gözüküyor artık. Çünkü temel değerler tehdit altındadır. Dünya tüm tutunduğu değerleri ile birlikte yok ediliyor. O nedenle bu savaşı bu boyutlarla görme anlama ve yorum yapma şartımız vardır.
Şimdi en son olaya değinerek ortaya çıkan yeni durumu okuyalım. Ukrayna, Rusya ile Krım'ı bir birine bağlayan; Putin için de "zafer" niteliği taşıyan "köprüye" yönelik "terör" saldırısı düzenledi.
Neredeyse eşzamanlı tüm Ukrayna merkezli sosyal medyada, "yanan köprü", "resimli görüntüler", "sevinç çığlıkları" devreye girdi. "Sloganlar", "şiirler" ile dolu sevinç paylaşımları ve "Kiev"den resmi olarak gelen açıklama, patlamanın "mimarının" Ukrayna merkezli olduğunu "onanıyor" içerikte.
"Psikolojik" üstünlük mücadelesinin "seyrine" bakılırsa, bu durum daha fazla "Rusya kamuoyuna" hesaplandığı, Putin'in doğum gününe denk gelmesi ise; bunun üzerinde bayağı işlendiği ve Rusya Başkanının karizmasına yönelik hamle olduğunu görebiliriz.
Rusya içerisinde bu saldırı "ciddi" endişeleri de beraberinde getirdi. Uzun zamandır Putin çevresindeki "şahin kanat" yönteminden yana olanların eleştirisi ile karşı karşıyaydı.
Tabii savaştan yana olmayanların da olduğunu tekraren ifade etmem gerekiyor. Ama bu "yeniliyor" görüntüsü özellikle sert eylemci kafa yapısını rahatsız ediyordu.
Bu başarısız görüntüye sessiz kalan Putin, nasıl bir hamle yapacak sorusu da sıkça sorulmaya başlamıştı.
Kerç Boğazı'nı bağlayan köprüye saldırı ile birlikte, Putin'in harekete geçme emri arasında çok gün geçmedi.
Rusya Ukrayna'nın esas merkezi kentlerinde, altyapı noktalarını vurması ile; cevap içeriğini de gösterme yolunu seçti.
Psikolojik savaş en az konvansiyonel savaş kadar ağırdır ve inciticidir. Burada durum "objektif" değil ve sanırım savaş ortamında objektif olması mümkün değil. Ama her savaşın kuralları olmalıdır. Bundan önceki tüm savaşlardan farklı kurallar, özellikle psikolojik üstünlüğün kazanılması için kullanılan kurallar; yazılı ve yazılı olmayan tüm insanlık kuralları ihlal ediliyor ve maalesef bunu en fazla "Batı merkezli" "medya" anlayışı besliyor.
Unutmamamız gereken önemli şey şudur, kurallar kim tarafından "ihlal" ediliyorsa edilsin; sonuçta "kuralsızlık" "çöküştür". Ve bu çöküş, sadece hedefte olan ülkeyi veya ülkeleri değil, tüm dünyayı ve dünyanın üzerinde durduğu değerleri de yok edecektir...
"Nükleer" silahlar nasıl ki dünya için "felaket" ve "faciaysa", psikolojik üstünlük için "belden" aşağı kullanılan tüm eylemler de, aynı çerçevede insanlık için tehdittir.
Dolayısı ile bugün Ukrayna-Rusya arasındaki süreçte, küresel güç; hem de bu kuralsızlık ölçülerini deniyor. Korkunç olan bu "kuralsızlık kuralları" insanlık için çöküş anlamını taşıyor