Son dönemlerde kamuoyunda en fazla tartışılan konulardan biri olan kıdem tazminatı, esas itibariyle işçinin işverene sadakatle ve bağlılıkla hizmetlerinin bir karşılığıdır. 1475 sayılı kanunda gösterilen fesih hallerinde en az bir yıllık çalışması olan işçiye veya işçinin vefat etmesi halinde de bu işçinin hak sahiplerine işveren tarafından ödenmesi gereken paradır.
Bu köşeden de çok sık ele aldığımız ve okurlarımızın da en fazla soru sorduğu konulardan biri olan kıdem tazminatını, 1936 yılında İş Kanunumuza girdiği tarihten bu yana çeşitli açılardan uzun bir süreden beri tartışıyoruz. Ülkemizde halen neredeyse çalışanların yüzde 86’sı oranındaki kısmını oluşturan çok sayıda kişinin bu haklardan faydalanamaması nedeniyle bir revizyon ve yeniden sistem kurulumu zorunluluk olarak görülüyor.
Kıdem tazminatı, yıllar itibariyle, çalışan lehine olarak gelişen düzenlemelerle hayatımızda kalmaya devam etti. Aşağıdaki tabloda da dönemler itibariyle kıdem tazminatındaki yasal gelişmeler görülüyor.
Her ne kadar kıdem tazminatı çalışanlar lehine gelişse de, kapsam açısından yeterince genişleyememesi bu tartışmaların giderek artmasını beraberinde getirmiştir.
Revizyon ihtiyacı var mı?
Kıdem tazminatına hak kazanmada en temel koşul ise işyerinde 1 yıl çalışmaktır. Dolayısıyla ilk olarak, işyerinde 1 yıldan az çalışan bir kişi hiçbir suretle kıdem tazminatına hak kazanamamaktadır.
Çalışma Bakanlığı verilerine göre, 2015’te toplam çalışan işçi sayısı 14 milyon, ancak aynı yıl ‘İşten Çıkış Bildirgesi Sayısı 18 milyon’ oldu. Bu da yıl içinde 18 milyon kişinin işten ayrıldığını gösteriyor. İşçilerin, işten ayrılma nedenlerine bakıldığında işten ayrılan 18 milyon işçinin yüzde 86’sının kıdem tazminatı alamadan işten ayrıldığı görülüyor.
İkinci olarak, işçi 1 yıl çalışsın ya da çalışmasın, istifa, iş değişikliği gibi sebeplerle işten ayrılması halinde tazminata hak kazanamamaktadır.
Üçüncüsü, çalışanın uzun yıllar bir işyerinde çalıştıktan sonra ayrılması halinde, işverence toplu bir ödeme yapılması oldukça güçtür.
Dördüncüsü, kıdem tazminatı çoğunlukla yargıya taşınmakta ve yargıdaki iş yükünü ciddi oranda artırmaktadır.
Son olarak da, bireysel kıdem tazminatı fonu, iktisadi yönden hane halklarının tasarruf ve sermaye birikimine katkı sağlayacaktır.
AK Parti mutabakat arıyor
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Süleyman Soylu, kıdem tazminatı fonuna ilişkin özellikle basın yoluyla da, işçi ve işveren tarafını rahatlatmaya ve aydınlatmaya devam ediyor.
Bakanımız tarafından konuya ilişkin önemli açıklamalarını yansıtan bazı ifadelerde de, çalışanların haklarında hiçbir kayıp olmayacağı vurgusu ısrarla yapılmaktadır.
Sosyal tarafların da, çalışanların neredeyse tümünün kıdem tazminatı hakkına kavuşacağını öngören bu sistem için yıkıcı değil, yapıcı eleştiri ve önerilerle gelmeleri gerekmektedir.
Bireysel kıdem hesabında çözüm nedir?
Avusturya’da uygulanan modelden fon sisteminin örnek alındığı düzenlemede, kıdem tazminatı çalışanın kişisel hesabında toplanacak.
Sayın Bakanımız Süleyman Soylu ile Çalışma Genel Müdürü Nurcan Önder tarafından yapılan sunumda, yeni kıdem düzenlemesiyle ilgili tüm detaylar Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım ile paylaşıldı.
Avusturya’da uygulanan modelin örnek alındığı yeni düzenlemeye göre, kıdem tazminatı çalışanın kişisel hesabında birikecek. Böylelikle işsizlik sigortası fonundaki gibi işveren, çalışanının kıdem tazminatını her ay sisteme düzenli olarak yatıracak.
Fondan, kaldığı süreye bağlı nemalanacak kıdem tazminatı birikimlerini çalışanlar, belli koşulları sağladıktan sonra çekebilecek.
Çalışanların hak kaybının olmaması hassasiyetiyle hazırlanan düzenlemede, mevcut sistemdeki 30 günü koruyacak katsayı da oluşturuldu. Tüm çalışanların 1 günlük de olsa kıdem hakkından yararlanmasının hedeflendiği yeni düzenleme, ilgili diğer bakanlıkların da görüşünün alınmasının ardından hükümet tarafından kamuoyuyla paylaşılacak.
Kıdemde 30 gün esası korunurken, gelir endeksli bir fon sistemi kuruluyor. İstifa eden de işyeri iflas eden de kıdem tazminatını alabilecek. Fon yönetiminde sosyal taraflar da yer alacak. Kıdem Tazminat Hesabında gelir endeksli bir fon olacak ve 1 gün bile çalışanın hakkı Fon’a yatırılacak. 1 yıl çalışmaya karşılık 30 gün brüt ücret tutarındaki tazminat miktarının fonla birlikte azalmaması sağlanacak. Çalışanlar birikimlerini tahvil, döviz, hisse senedi, altın gibi yatırım araçlarında değerlendirebilecek. Çalışan bir tercih yapmazsa bir bölümü kamu borçlanma araçları ile değerlendirilecek. Her ay sonunda hesabın hangi noktada olduğu ve neması takip edilebilecek.
Yeni işe girenlerde Fon’a katılım zorunlu, eski çalışanlarda isteğe bağlı olacak. Çalışan ve işverenin uzlaşması durumunda yeni sisteme geçiş de mümkün olacak. İşten ayrılma gibi bir durumda aynı hesap üzerinden kıdem hakkı sürecek.