"CIA istemediği sürece Türkiye’de ne bir bomba patlar, ne de bir kişi öldürülür. Bu, yılladır böyledir...” Kemal Tahir.
Dünya savaşının sonunda ABD’yle SSCB ülkeleri kendi aralarında paylaşmışlardı. Bu paylaşım sırasında CIA Türkiye’ye demir attı. Ankara Sovyetlerden de ABD’den de uzak durarak kendi geliştireceği paktlarla bağımsız bir siyaset izleyeceğini söyler. Bunun en önemli nedeni CHP’nin ülkede kurduğu düzenin bozulacağı, dizginlerin İsmet Paşa’nın elinden çıkacağı kaygısıdır. İsmet Paşa CHP’nin düzenlediği kapalı bir toplantıda, “Kıçı yamalı Hüsolarla Hasolar bu ülkenin yönetimine gelir, eğer demokrasiyi benimsersek,” der açık açık. Adı Halk olan parti Halkın yönetimini istememektedir kısacası. Dahası ülke savaşa girmemesine rağmen yoksulluk gün geçtikçe artmaktadır. CHP’nin yolsuzluk, iltimas ve hırsızlıkları gazetelerde tefrika edilmektedir. Aslında yolsuzluk 1938’de başlamış, CHP ülkeyi babasının çiftliği gibi yönetmektedir. Muhalefetin ortaya çıkmasıyla cesaretlenen basın, yolsuzluk başlıkları atmaktadır her gün.
İsmet Paşa’nın ABD’yle ikili ilişkilerden kaçınması ve 1946 seçimlerinde yaşanan oy sahteciliğinden, kaçırıp yakılan sandıklara değin uzanan kepazelikler, yokluk, yolsuzluk, düpedüz hırsızlıkların ülkeyi yangın yerine çevirmesi sonucu, orduda genç subaylar İnönü’ye karşı harekete geçer. Kara Kuvvetleri Karargahında görevli Kurmay Binbaşı Şefik Erensü’nün evinde bir grup subay toplanır. Subayların toplantıda vardığı ortak sonuç, “gerçek demokrasiye inananlar olarak biz, bu rezaletin (seçim sahtekarlıkları) ikinci kez yaşanmasına izin vermeyeceğiz!” Hemen İstanbul’da örgütlenme başlatılır. İlginçtir; kurulan darbeci cuntanın kilit isimlerinden biri Kurmay Yarbay Memduh Tağmaç’tır.
Daha sonra 12 Mart 1971 darbesinde Genel Kurmay Başkanı olarak demokrasiyi yakıp yıkacaktır.
Cunta toplantılarını MAH merkezinde yapar. Cuntacılar, 1950 seçimlerinde de CHP aynı oyunları oynarsa hemen müdahale etme kararı alır. Cuntanın içinde herkesçe sevilen sayılan Korgeneral Fahri Belen, seçim hileleri görülürse 1950’de iktidara el konulacağını Demokrat Parti’nin önderi Celal Bayar’a anlatır. Bayar memnuniyetini dile getirir ancak Adnan Menderes’e hiçbir şey söylemez. Çünkü Menderes böyle bir müdahaleye karşı çıkacak hatta gidip durumu İnönü’ye bile anlatacaktır. Bayar sonraları konuyla ilgili “ rahmetli Adnan Bey ‘Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir’, sözüne yürekten inanırdı..’ diyecekti.
Seçim öncesi herşey hazırdı, Subaylar İnönü’yü tutuklayarak ev hapsine alacak, CHP’nin önde gelenlerini de yargıç önüne çıkaracaktı. Ancak 15 Mayıs 1950 sabahı seçimi DP’nin kazandığı belli oldu. CHP sessizce iktidarı devrediyordu. Bu arada dört general İsmet Paşayı ziyaret ederek “ordunun CHP’nin emrinde olduğunu, emir verirse DP’lileri tutuklayacaklarını” söylemişti. İsmet Paşa’ya son dakikada karşı cuntanın varlığı da fısıldanmıştı. Gelen dört generalin ABD Büyükelçiliğiyle yakın ilişkisi vardı, elçinin davetlerinden hiç eksik olmazlardı! İnönü bir şeylerin döndüğünü anlamıştı ama tam olarak herşeyi yerli yerine oturtamamıştı. Ziyaretçilerine hiç bir şey yapmamalarını söyledi ve yolcu etti.
Karşı cuntadan haberi olmasaydı ne olurdu, nasıl bir karar verirdi kestirmek kolay değil.
Darbenin tadını alanlar ve NATO subayı olmanın nimetlerinden pek güzel yararlananlar bu kez Menderes’i devirip yerine İnönü’yü yeniden iktidara getirmek istiyordu. Ve 1954’de, darbe için hiçbir gerekçe, hiç bir neden yokken Tuzla Uçaksavar Okulunda Yüzbaşı Dündar Sayhan ve Organ Kabibay cuntayı kuracaktı! Bu konudan, darbecilerin dışında bir kişinin daha haberi vardı: CIA İstanbul Bölge Şefi J. Learson! Ancak Learson üç yıl sonra cuntanın varlığını İstanbul Emniyet Müdürü Hayrettin Nakipoğlu’na, yani iş işten geçtikten sonra, bildirecekti!
Türkiye’de tezgahlanan hiç bir darbe, hiçbir sokak hareketi, terör eylemi CIA’nın haberi olmadan yapılmamıştır, bundan böyle de yapılamaz. Bizim iki ayağımızın üstünde sapasağlam durabilmemiz, kendi silahımızı üretmemiz, bölgede var olan doğal kaynaklardan yararlanmamız Washington’un iznine bağlıdır. İzin alınmadan kolları sıvadığın an karşına her türlü kirli tezgah, iftira, yalan çıkacaktır! Çıkmaktadır da...