Kıbrıs'taki Rumların Türklere yönelik katliamlarını önlemek amacıyla Türkiye'nin Kıbrıs'a düzenlediği harekatın 50. yılı.
Harekatın 50. yılı vesilesiyle Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte birçok siyasi isim Kıbrıs'taydı. Bir grup gazeteci arkadaşımla birlikte Kıbrıs'ta düzenlenen töreni takip ettim.
Kıbrıs Müslüman Türk toprağıdır. Tapusu da, Peygamber Efendimiz'in halası Ümmü Harâm'dadır (Radıyallahu anhâ). Kıbrıs'a ayak bastığımda, başta Hala Sultan olmak üzere Kıbrıs'ı Müslüman toprağı yapmak için canını feda eden şehidlerimizi selamlayıp ruhlarına Fatiha'lar hediye ettim.
Kıbrıs'ın şu anki siyasi durumu ve sosyal yapısı Kıbrıs'ın Müslüman toprağı olduğu gerçeğini değiştirmez. Hakikat olan budur, gerisi teferruattır. Geçici hallere bakıp asılı unutmamalıyız. İzlenecek siyaset ve strateji de asıla göre belirlenmelidir.
Rumlar ve onların hâmîleri bu asılı unutmuyorlar. 50 yıl önce, kilisenin liderliğindeki Rumlar Kıbrıs'taki Müslüman Türkleri katlederken amaçları adadan İslâm'ın izlerini silmekti. Çoluk çocuk demeden bizleri bunun için öldürdüler. Tıpkı terör devleti İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarında yaptığı gibi.
Bugün Kıbrıs Rum kesiminin İsrail'e lojistik destek üssü yapılması da Kıbrıs'taki asılla alakalıdır. Rum kesimindeki askeri hareketlilikle ilgili soru üzerine Başkan Erdoğan, "Adanın huzuruna asla katkı sağlamayacak, gerginlikleri artıracak ve uluslararası hukuk ihlallerine yol açacak adımlardan özenle kaçınmak gerekir. İsrail'deki katliama ortak olmak ne Rumlara ne Yunanistan'a fayda sağlar. Ayrıca gerekirse deniz üssü ve deniz yapılarını Kuzeyde yaparız. Bizim de denizimiz var." ikâzında bulundu.
Batı dünyası için "batmaz uçak gemisi" olan Kıbrıs bizim için ise vazgeçilemez İslâm toprağıdır. Kıbrıs'ı konuşurken bu asıl üzerinden konuşmak gerek ki karşı tarafın ne yapmaya çalıştığını da anlayabilelim.