ESKAD’ın (Evrensel Sevgi ve Kardeşlik Derneği) daveti üzerine gittiğim Kıbrıs’tan hepinize gönül dolusu selamlar... Kıbrıs’taki üniversitelilerin organize ettiği kültürel faaliyetler kapsamında edebiyat ve düşünce insanlarını çağırıyor gençler... Türkiye’de ve dünyada neler olup bittiğini konuştuk hemen her toplantımızın ardından. Girne, Magosa, Lefke ve Lefkoşa’da konferanslarımız oldu. Yakındoğu Üniversitesi ile Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi öğrencileri hem salonlarını hem kalplerini açtılar sağolsunlar. Selime Güntaş, yüksek lisans öğrencisi, idealist, pek dönecek gibi değil Kıbrıs’tan.
Öğrenci milletini “İbnüs’Sebil”e benzetirim bendeniz. Onlar Yol Oğullarıdır, bir harfin peşine yola revan olmuşlar... Öğrenci evinde kalmayalı epey oluyor. Rabia Yazıcı’nın yatağıymış beni yatırdıkları. Sabah uyandığımda sessizce salona geçerken ne göreyim? Bana odalarını vermiş iki kız öğrenci, koltuklara büzüşüp kıvrılmışlar, üzerlerine örtmek için bulup buluşturdukları ince çarşaflar, uyuyakaldıkları yerde düşmüş omuzlarından. Sessizce üzerlerini örtüyorum. Gözyaşlarım zonkluyor. Demek yatak ve yorganı bana verdikten sonra geceyi bu koltuklarda geçirmişler...
Kıbrıs’ın gurbeti bitmiyor nedense. Mevcut öğrenci yurtları da evleri de talebelerin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediği gibi, Türkiye’deki genel algı Kıbrıs’ta zengin aile çocuklarının okuduğuyla ilgili. Halbuki devlet bursuyla okuyan öğrencilerin sayısı hiç de az değil diğerlerinden ve bu çocuklarımızın ihtiyaçlarını maalesef farkında değiliz...
Sadece barınma, yeme içme ve öğrenim masraflarından ibaret değil Kıbrıslı öğrencilerimizin “Yol Oğlu” oluşları... Bir kere her ne kadar nüfus cüzdanınızla çıkış yapsanız bile “dış hatlar”dadır Kıbrıs’ın uçuş yolu. Eskiden daha pahalıydı öğrencilere havayolu, bu yüzden vapur ya da motorla çok güç şartlarla geçilirdi Ada’ya, sırf daha ekonomik olsun diye... Başörtü yasaklarının Türkiye’yi kavurduğu günlerde Kıbrıs gurbetine çıkmış kardeşlerimiz bu deniz yolunun çok kahrını çekmişlerdir. Bugün hem THY’nin atılımları hem de alternatif uçuş yolları ile Ada’ya gidiş geliş eskiye göre daha kolay. Lakin özel havayollarının personeli zaten sayısı oldukça az olan başörtülü yolcularına hiç iyi davranmıyor, ücret mukabilindeki suyu bile satmadılar mesela bana. Yolcular da bir alem... Eğilip eğilip yüzüme baktıktan sonra alay ederek gülen kimseleri en son 90’larda bıraktığımı zannediyordum. Maalesef Kıbrıs, kumarhaneleriyle meşhur... Hafta sonu uçuşlarında sabırsız, asabi, zevk ehliyle birlikte uçmak zorunda kalıyorsunuz...
Hala Sultan, güney kısmında Kıbrıs’ın... Hz. Peygamber Efendimizin(s) halası Hz. Safiye burada yatıyor. Bir gün Efendimiz gülümseyerek uyanmış düşünden, Halası ne olduğunu sorduğundaysa, Ümmetinden bazı kimselerin gemilere binerek uzak seferlere çıkışını gördüğünü, buna çok sevindiğini anlatmış Hz. Safiye’ye... Halası, kendisine dua etmesini ve o topluluktan olması için Allah Teala’ya niyazda bulunmasını istemiş Efendimizden... Nitekim Hz. Peygamberin(s) bu minvalde ettiği duanın kabul olduğunu ve Hz. Safiye’nin Kıbrıs seferine çıkan bir gemiyle Ada’ya vardığını orada medfun olduğunu yazar aktarır tarihçiler de... Barış Harekatından sonra yaşanan Kuzey/Güney hatlaşmasında Hz. Safiye’nin türbesi güneyde kalmıştır, Rum kesimi buraya ziyareti engelliyor. Biz de dualarımızı yolladık Hala Sultan’a... Hala Sultan İmam Hatip Lisesini ziyaret ettik. Türbe yasak olsa da bu okuldan Hala Sultan ruhu yetişecek inşallah...
Diyanet İşleri’ne bağlı görevlilerin özellikle hanım görevlilerin, daha idealist kişilerden seçilmesi gerekmez mi? İnsanları kaçırıcı veya dışlayıcı tarzda çatık kaşıyla alacağı maaşın derdine düşmüş memur zihniyetiyle nereye kadar? Madem serhaddir, madem Kıbrıs’tır, madem Beşparmak Dağlarında yatan şehitlerimizdir... Din, diyanet adına bu topraklara yolladığımız kişilere özen göstermeliyiz...