Son günlerde sıkça duymaya başladığım ve çok da şikâyet aldığım konulardan biri Yahudilerin Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde (KTC) satın almış oldukları araziler.
Yabancıya mülk satışı çok karşı olduğum ve meslek yaşantımda da inanılmaz savaş verdiğim bir husus.
Bu nedenle üzerinde hassasiyetle durdum ve araştırmaya başladım.
Maalesef ilk emareler iddiaların doğru olduğunu gösteriyordu.
Yahudiler belli bölgelerde dönümlerce arazi satın almışlardı.
Biraz öze indiğimde meselenin çok daha derin bir geçmişi olduğunu gördüm.
Hikâye Eski...
İsrail'in KTC'ye ilgisi 2000'li yıllarda Mehmet Ali Talat denilen batı destekçisi kişinin başbakanlığı döneminde başlamış.
Bu dönemde Yahudi iş insanlarına inanılmaz kolaylıklar sağlanmış.
Erenköy yat limanına, beş yıldız otel projelerine verilen onaylar bu kolaylıkların ilkleri olmuş.
Sinsi yapılanmayı fark ederek tepki gösteren duyarlı vatanseverler "sadece yatırım için geldiler" yalanıyla uyutulmuş.
İsrail bu yatırımlar üzerinden kurduğu rüşvet ağıyla kısa sürede adadaki en etkili lobi olmuş.
Lobi öylesine güçlenmiş ki Girne Karaoğlanoğlu Köyü'nde Haim Azimov adına satın alınan bir villa gayri resmi olarak sinagoga çevrilmiş.
Peki normalde KTC'de prosedür nasıl işliyor?
Kıbrıs'ta Yabancıya Mülk Satışı...
KTC'de üçüncü ülke vatandaşlarına taşınmaz mal satışı ancak Bakanlar Kurulu kararı ile yapılabiliyor.
KTC vatandaşı olan yabancı kişiler hiçbir onaya gerek kalmadan sınırsız mülk satın alabiliyorlar.
Bu kanun Yahudiler için kurtuluş oldu.
FETÖ'nün at koşturduğu 2000'li yılların başında çok sayıda Yahudi, KTC vatandaşlığına geçerek ciddi sayıda mülkün sahibi oldular.
Üstelik bu Yahudiler sadece İsrailliler olmadı.
Öncelikle Rusya ve İngiltere olmak üzere Ukrayna, Almanya ve Türk vatandaşı olup bu yolla mülk alan yüzlerce Yahudi ortaya çıktı.
Yahudilerin uyguladığı tek mülk edinme yöntemi bu değil.
Yüksek para, şantaj, tehdit gibi yöntemleri kullanarak ikna ettikleri KTC vatandaşlarını gizli iş birliğine zorlayan Yahudiler bu kişilere kurdurdukları paravan şirketler üzerinden çok sayıda mülkün sahibi oldu.
Örgütlü İşgal...
KTC'nin nüfusu 382.000'e ulaştı.
Bu nüfusun yaklaşık 35.000'i Yahudilerden oluşuyor.
Son yıllarda Yahudi nüfus artışında inanılmaz hızlı bir tırmanış oldu ve bu hız rakamı bu seviyelere getirdi.
İşte bu Yahudiler KTC'de nüfus artışı ile birlikte bir başka sinsi politika uyguladılar ve son beş yılda özelikle inşaat ve emlak sektöründe yapılandılar.
On binlerce Yahudi KTC'de 2.000'den fazla şirket kurdu ve bu şirketler üzerinden gizli sözleşmelerle on binlerce dönüm arazi satın aldılar.
Düşünebiliyor musunuz, KTC'de faaliyet gösteren en büyük üç inşaat şirketinin sahipleri KTC vatandaşlığı almış Yahudiler.
KTC'de en büyük toplu emlak alımları bu üç şirket üzerinden yapılıyor.
Bu şirketler binlerce dönüm araziyi kapatmış durumda.
Bu konuda işler öylesine çığırından çıktı ki "Karpaz Gate Marina"yı yapan İngiliz vatandaşı David Levis, Dünya Siyonist Kongresi ve İsrail tarafından İsrail'e yaptığı hizmetlerinden dolayı ödüllendirildi.
İşgal edilen yerlere gelince...
Filistinleştirilen Yerler...
Lapta, Alsancak, Çatalköy, Ilgaz, Gaziveren bölgeleri ile Girne'den Dikkarpaz'a oradan da Karpaz Yarımadasının güney sahillerine doğru olan arazilerin neredeyse tamamı Yahudiler tarafından satın alınmış durumda.
Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlık hakkı verilen İsrail doğumlu bir iş insanı İskele bölgesinde satın aldığı binlerce dönüm arazi üzerine devasa Yahudi siteleri inşa etti.
Bir başka İsrail doğumlu KTC vatandaşı iş insanı, Girne'de bulunan "Alagadi Plajı"nda büyük bir site inşaatına devam ediyor.
Gaziveren bölgesinde inşaatı tamamlanan dev "Afrodit" Sitesinin sahibi de vatandaşlık verilen İsrail doğumlu bir başka iş insanı.
Kısacası örneklerde de sunduğum gibi Yahudilere ait çok sayıda site bir bir yükseliyor.
Gazze'de taş üstünde taş bırakmayan Yahudi burada tam tersini yapıyor.
İşin daha da tuhaf tarafı bu sitelerde yaşayan Yahudiler, KTC vatandaşlığı sayesinde elde ettikleri bu sitelere KTC vatandaşlarını almıyorlar.
Olay Artık Hükümet Bazında da İncelemeye Alındı...
İşler ayyuka çıkıp her yerde konuşulmaya başlayınca resmi makamlar devreye girmek zorunda kaldılar.
Geç bir tepki de olsa bu konuda yaşananlar artık en üst perdeden konuşulmaya başlandı.
Konuya ilişkin açıklamada bulunan KTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar şöyle dedi;
"Öyle bir yapılaşma olduğu doğru. Biz önlemimizi alıyoruz. Bu konuda hükümet yasa tasarısı hazırlıyor. Detaylıca çalışıyoruz. Başbakan ile İçişleri Bakanı tedbirler alabilmek için ilgili yasaları da düzenleyecek. Yabancılar KTC'de muhakkak güvenlik soruşturmasından sonra mal alabilmekte. Önümüzdeki günlerde bu konu Meclis'te görüşülecek. Bir kanunla halledebileceğimiz bir konu. Korkmayın."
Sayın Başkanım ben korkuyorum.
İsrail gibi gözünü kan bürümüş bir yapının yavru vatanda bu denli rahat at koşturması beni korkutuyor.
Bence siz de korkun ve bir an önce gerekli kanuni tedbirleri alarak gidişata dur deyin.
Sonrasında ah, vah, tüh para etmiyor görüyorsunuz.
En yakın örnek Filistin...