TESEV Dış Politika Programı Salı günü İstanbul’da, Perşembe günü de Lefkoşa’daki ara bölgede Kıbrıslı Türk ve Rumların Türkiye algısını tespit etmeye yönelik araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Güneyden 20, kuzeyden 30 kanaat önderiyle yapılan derinlemesine mülakatların sonucunda ortaya çıkan çalışmada çoğu tecrübe ile bilinen, genellikle de hissedilen ama yine de ilginç bulgular var.
Araştırma doğal olarak 50 kişilik bir grubun tüm adayı temsil ettiğini iddia etmiyor. Kıbrıs’ta var olan eğilimleri, Türkiye hakkındaki düşünceleri gösteriyor. Ortak kanaat Türkiye’nin eskisinden farklı bir ülke olduğu yönünde. Rum tarafı bu değişimden genel olarak memnun, fakat Türk tarafı biraz kaygılı. Üstelik de Türkiye’nin kendilerine bakışından memnun değil. Türkiye’den daha fazla ilgi bekliyor.
Lefkoşa Büyükelçiliği’nin kapılarını kendilerine daha fazla açmasını istiyor. Ankara’dan ana-oğul, baba-kız ilişkisi değil kardeşlik talep ediyor. Polislerinin Ankara’da Genelkurmay yerine kendi İçişleri Bakanlıkları’na bağlanmasını arzu ediyor. Asker çekilmesini, Maraş’ın açılmasını bekliyor.
Ama aslında Türkler Türkiye’nin kendi egemenliklerini tanımasını istiyorlar. Yakın zamana kadar Türkiye’den sadece para ve sorunlarının çözümüne destek talep eden Kıbrıslı Türkler, artık egemen eşitlikten söz ediyorlar. En liberalleri, en çözüm yanlıları bile kaderlerini belli ki kendi devletlerinin çatısı altında belirlediğine inanıyor. Memleketlerine sahip çıkıyor.
***
Bana kalırsa KKTC’yi zaten devlet olarak tanıyan Türkiye açısından egemenliklerinin tanınması büyük bir sorun olmaz. Ne de olsa egemen eşitlik 1648 Westphalia Barış’ından bu yana uluslararası sistemin üç temel normundan biri. BM Şartı’nın 2. 1. maddesi de bu kuralı teyit ediyor. Bazıları belki biraz zorlanır ama KKTC’nin egemenliği sonunda her anlamda tanınır. Federal çözüm gerçekleşmezse eminim asker de çekilir.
Asıl sorun sanıldığı gibi Türkiye ile Kıbrıslı Türklerin arasının açılmasında değil. Sorun Kıbrıslı Türklerin Türkiye ile bile eşit bir ilişkiye girmek istemesinde, bu eşitliğin şartını egemenlikte aramasında. Bu eğilim belli ki adada daha da ivme kazanacak ve eski müzakereci Kudret Özersay’ın önderliğinde başlayan ‘Toparlanalım’ hareketi ile güçlenecek.
Kendine güvenen, Türkiye ile girdiği sinerjik ilişkide egemenliğine sahip çıkan Kıbrıslı Türkler federal çözüm konusunda daha da isteksiz davranacak. Krizleri ve verdiği sözleri yerine getirmemesi ile prestij kaybeden AB ise Türkler için cazibe merkezi olmaktan iyice çıkacak. Türkiye bölgesinde güçlendikçe, Kıbrıslı Türklerle egemen eşitlik üstünden ilişki kurdukça bağımsızlık dürtüsü daha da güçlenecek.
ODTÜ’den Rebecca Bryant, ICTJ’dan Christella Yakithou tarafından gerçekleştirilen araştırmada Kıbrıslı Türklerin iğneyi Türkiye’ye batırırken çuvaldızı kendilerine batırdığı, sorumluluğu tek başına Türkiye’ye yıkmadığı görülüyor. Tüm yorumların tutarlı ve doğru olduğunu söyleyemesek de durum tespitlerinin çoğu gerçekçi.
Mesela bir sivil toplum temsilcisinin araştırmacılara KKTC-Türkiye ilişkisinin nitelik değiştirmesine ilişkin yaptığı değerlendirmeye katılmamak mümkün değil. Ona göre eskiden askerlerin hâkim olduğu Türkiye’nin Kıbrıs siyasetinde Kıbrıslılara istedikleri her şey veriliyordu. Ama AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte başlayan askerle hesaplaşma süreci KKTC-Türkiye ilişkisinin normal bir raya oturmasına neden oldu.
Şikâyetleri ülkelerine yapılan yatırımlar konusunda kendilerine danışılmamasından, büyük projelerde yeterince yer alamamalarından kaynaklanıyor. Bazılarını Türkiye tarafından yeterince dikkate alınmadıklarına inanıyor. Dikkate alınmamalarını da Denktaş gibi bir liderlerinin olmamasına bağlıyor. Bu sorunu başka şekilde dillendirenler de var.
Şikâyetlerin doğru olup olmaması ayrı bir tartışma, hatta araştırma konusu. Ancak algı ilişkinin dengesiz olduğu yönünde. Türkiye bu algıyı değiştirmek için daha fazla gayret sarf etmek zorunda. Türkiye’nin KKTC’ye verdiği her türlü destek daha çok anlatılmalı, TC Lefkoşa Büyükelçiliği’nin kapıları daha çok açılmalı. Bizler de KKTC’yi yavru vatan olarak görme huyundan vazgeçmeliyiz.
Ancak asıl Kıbrıslı Rumlar bu değişim sürecinden, Kıbrıslı Türklerin kendilerini Türkiye ile eşit hissetmeye başlamasından rahatsız olmalı. Çünkü Kıbrıslı Türkler kendilerine güvendikçe, eşitlik talep ettikçe Rumlar ile birlikte özellikle de Rumların istediği şekilde yaşamaları zorlaşacak. Bence Rumların Kıbrıslı Türklerin asker çekilsin demesine takılıp kalmamalarında yarar var.