Uykuyu bu kadar çok seven bir annenin “Ya niye uyumak zorundayız!” diyen çocukları olur mu? İnanamıyorum, her akşam aynı sahne! Sanki tekrarlanan bir tiyatro oyunu gibi... Hadi Kerem artık alıştı. Ondan da az çekmediydim ya, Elvan birkaç tur bindiriyor Kerem’e. Oğlumu ilk başlarda sallayarak uyuttuğumu, dünya aleme ilan etmiştim burada, bu satırlar aracılığıyla. Hasta olduğu günlerden birinde ilaçların etkisiyle öğle uykusuna dalınca nasıl mutlu olmuştum yine siz biliyorsunuz. İşte o gün bugündür oğlum, oğulcağızım kendi kendine uyuyor. Artık yatma zamanını da biliyor, üç aşağı beş yukarı. İlk yıllardaki “Anne ben uyumak istemiyorum. Uyumadan da büyünür!” tezlerini de terk etti çok şükür. Ama Elvan bayrağı onun bıraktığı yerden devraldı.
SEN?BUNU?YAPABİLİRSİN
Ben Elvan’ı da uzunca süre salladım, hadi itiraf edeyim neredeyse üç yaşına kadar ayağımda sallayarak uyuttum. Öyle saatler boyu süren bir işlem değil de uykuya geçişi kolaylaştıran bir basamak gibiydi bu sallama macerası. Sağdan soldan da sıkıştıranlar olmuyor değildi hani, “Bu kız ne zaman kendisi uyuyacak?” diye. Ben de “O ve ben hazır olunca” diye cevap veriyordum. Karşılaşacağım itirazlara hazırlıklı olmak gerekiyordu. Küçük kızın direngen yapısı, dillere destan çünkü. Önce kendi kendime “Sen bunu yapabilirsin” dedim, sonra da Elvan’a.
İÇİME SU SERPİLMİŞTİ
Aldım karşıma “Kızım sen artık büyüdün. Bundan sonra uyuman için seni sallamam gerekmiyor. Tuvalete gideceksin, dişlerini fırçalayacaksın, ben sana kitap okuyacağım, masal anlatacağım, iyi uykular öpücüğünü vereceğim, sen doğrudan uykuya!” Teori süper. Elvan, kafasını sallayıp “Tamam!” dedi. İçime su serpildi. Akşam olup da uyku saati gelince, o su içindeki yangında buhar oldu havaya uçtu. Çünkü tam dört saat boyunca, “Uyuyamıyoruuuuum, uyumak istemiyorum! Neden uyumak zorundayız?” dedi durdu. Her seferinde onu odasına götürüp hepimizin dinlenmek için uyuması gerektiğini, çocukların özellikle büyümek için yemek kadar uykuya ihtiyaç duyduğunu anlattım. Bir süre yanında durdum.
Ben diyeyim 10 gün, siz deyin 20 gün sürdü bu direniş. En nihayetinde “Anne benim uykum geldi!” cümlesini sarf edip pandasını da kolunun altına sıkıştırınca dünyalar benim oldu. Oldu da birkaç gündür nereden çıktığını bilemediğim mesafeli bir yaklaşımı var uykuya. Geçen akşam “Anne keşke biz robot olsaydık. Onların uyuması gerekmiyor!” deyince filmi biraz başa sardık. Ben de “Onların da enerji toplaması için şarj edilmeye ihtiyacı var” dedim. İşe yaradı. Artık önce oyuncaklarını uyutuyor, sonra kendi uyuyor.